Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

12 EYLÜL ASKERİ DARBESİNİ NİÇİN SEVMİYORUZ? 

1980 askeri darbesinde Sağlık Meslek Lisesi son sınıf öğrencisiydim. Askerler yönetime el koymuştu. Akabinde Milli Birlik Komitesi Başkanı Kenan Evren yurt gezilerine başlamıştı. Her gittiği yerde milli bir kahraman gibi karşılanıyordu.
Kenan Evren, kan gölüne dönen bir ülkeyi bir gecede süt liman haline getirmiş görünüyordu. Anarşinin, terörün bir anda bitmesi herkese rahat bir nefes aldırmıştı. Kardeş kavgası bir anda son bulmuştu. Darbenin ardından algı yönetimiyle darbe kutsallaştırılmış, darbeyi yapanlar kahramanlaştırılmıştı. Darbe aleyhinde konuşanlar hain, terörist ilan ediliyor ve hapse atılıyordu. Darbeyi alkışlamak milli bir görev gibiydi.
Bu sosyal iklim içinde “demokratik düzene” geçmek için anayasa oylaması yapılmış, aynı oylama içinde Kenan Evren’in de cumhurbaşkanı olması yer alıyordu.  Yani halk alternatifi olmayan bir zorunluluğu oylayarak hem anayasayı kabul edecek hem de Kenan Evren’i Cumhurbaşkanı seçmiş olacaktı. Bu durumda doğal olarak Anayasa  cumhurbaşkanlığı kesin olan Kenan Evren’e göre hazırlanmıştı. Nihayetinde yetkisi neredeyse sınırsız, sorumluluğu ise yok denecek kadar az olan bir cumhurbaşkanlığı oylandı. Türk toplumu %92 oy oranıyla hem Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı olmasını  hem de anayasayı kabul etti. Devam eden süreçte Cumhurbaşkanının sorumsuzca yetki kullanması sürekli yönetim krizlerine yol açmıştı. Daha sonraki hükümetler döneminde “Anayasayı sivilleştirelim” diyerek 17 kere anayasa değişikliği yapılmış ancak en antidemokratik olan darbeci Evren’in yetkilerine dokunulmamıştı. 18. Anayasa değişikliğinde ise bu yetkiler daha da artırılmıştı. 
Antidemokratik darbe koşullarının demokratik düzen altında devamı ve toplumun bunu %92 oyla kabul etmesi karşısında Aziz Nesin, “Türklerin yüzde 60’ı aptaldır” demesi büyük tepkilere yol açmıştı. Müjdat Gezen konunun 1982 Anayasa Referandumuna dayandığını belirtip bu olayı şöyle anlatmaktadır:
“İzmir Torba’da şenlik vardı, İlhan Selçuk ve Aziz Nesin’le birlikte bir panele katılmıştık. Panelin konusu mizahtı. Birisi kalktı ‘Nasrettin Hoca’nın torunları olarak zeki insanlarız değil mi?” diye sordu Aziz Nesin’e. O da ‘Yüzde 60’ı aptaldır’ dedi. Herkes alkışladı. Sonra kuliste kendisine sordum neden böyle bir şey söylediğini. O da ‘Evladım, yüzde 92 diyecektim dilim varmadı’ dedi. O zaman referandum yapılmıştı ve oy verenlerin yüzde 92’si Kenan Evren’e oy vermişti. Bu söz oradan kaldı.”
!982 Anayasası halen yürürlüktedir ve Kenan Evren’in Cumhurbaşkanlığına özel olarak hazırlanmış maddeler halen uygulanmaktadır. 
Bir dönem 12 Eylül Askeri darbesi kutsanırken nasıl oldu da bu darbe kötü bir duruma dönüştü.  Çünkü; halk bu darbenin bir mizansen olduğunu, kurgulandığını,  darbeyi yapanların ise sahte kahraman olduğunu öğrendi. Kenan Evren bir basın toplantısında “Müdahaleye karar vermeden bir yıl düşündük” lerini belirtmişti. 12 Eylül döneminin II. Ordu Komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel, “Bir yıl önce planlamıştık. Ama şartların olgunlaşmasını bekledik” demişti. Yani şartların olgunlaşması, darbenin meşrulaşması, kendilerinin kahramanlaşması için daha fazla kan dökülmesi, kardeşin kardeşi öldürmesi gerekiyordu.  Darbenin olgunlaşmasına yardım etsin diye bu kavganın, bu siyasi cinayetlerin teşvik edildiğini düşünmeden edemiyor insan.  Çünkü  gelişen olaylar bunu teyit ediyor.
Daha sonra yine basından öğreniyoruz ki, 12 Eylül darbesi döneminde CIA’nın Türkiye istasyon şefi olan Paul Henze darbe sonrasında ABD Başkanına “Bizim çocuklar başardı” diye haber vermiş. 
Bir zamanlar milli kahraman olarak görülenlerin sahtelikleri ortaya çıkınca akıbetleri tüm insanlar için ibret verici bir sonla bitiyor. Nitekim 2015 yılında 98 yaşında ölen Kenan Evren’in ardından Gazeteler şu başlıkları atmıştı.: “Kenan Evren ölümüne en az üzülen insan oldu', “Kenan Evren öldü, 12 Eylül yaşıyor!”, “Kenan Evren'in cenazesinde 'Haram olsun' haykırışları”, “Kenan Evren’in Cenazesine Sadece Askerler Katıldı”, “Dört Parti de Evrenin Cenazesine gitmiyor” İmam, “Merhumu nasıl bilirdiniz?” diye kalabalığa sorunca “İnsanlık suçlusu bilirdik” şeklinde bağıranlar olmuştur.
12 Eylül başlangıç ve sonuçlarıyla bize bir ibret tablosudur.  Bir gün önce kan gölü olan ülke, bir gün sonra süt liman olamaz.  Bu hayatın olağan akışına aykırıdır. Ülkeyi bir gün sonra süt liman yapan kişi ya da kişiler aynı zamanda bir gün önce onu kan gölü haline getirenlerdir.  Siyasi manevraları değerlendirirken bu önemli bir ölçüttür.  Eğer birileri toplumu sarsan bir krizi, kaosu, kargaşayı bir gün içinde düzeltilebiliyorsa belli ki o krizi, kaosu, kargaşayı kendileri oluşturmuştur, kontrol kendilerindedir. Bunu başka türlü izah etmek akla uygun değildir.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar