Mahmut Övür

Mahmut Övür

Mail: hygjh@hotmail.com

68 kuşağı bir solcunun Akkuyu Nükleer Santral özlemi

Başkan Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı olarak yola çıktığında, parti programına koyduğu hedeflerini 21 yılda büyük oranda gerçekleştirdi. O hedeflerin başında da enerjide dışa bağımlılık geliyordu. Parti programında; güneş, rüzgâr ve termik enerji santralleri yanında Türkiye'nin 60 yıllık hayaline de yer verilmişti:
"Çevreci nükleer enerji kaynakları devreye sokulacak."
İşte bu hedefin ilk adımı 12 Mayıs 2010'da, yani 13 yıl önce Rusya'yla yapılan Akkuyu Nükleer Enerji Santrali anlaşmasıyla atıldı.
Başkan Erdoğan, 2018'daki temel atma töreninde şöyle diyordu:
"Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin ilk reaktörünün 2023 yılında devreye alınmasıyla Türkiye de nükleer enerji kullanan ülkeler ailesine dâhil olacaktır. Böylece Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılını enerji alanında da tarihi bir eserle taçlandırmış olacağız..."
Bu konuda bugün Başkan Erdoğan'la yarışan Kılıçdaroğlu'nun nasıl bir vizyon ortaya koyduğunu anlamak için sadece yardımcısı Gülizar Biçer Karaca'nın ne söylediğine bakmak yeterli:
"Akkuyu ve Sinop nükleer enerji santrallerini, uluslararası yükümlülükler dâhilinde iptal edeceğiz."
Tabii sadece siyasiler değil "çevre hassasiyetini" bahane eden birçok aydın da Türkiye'nin kalıcı enerji üretimine karşı çıkıyor.
Oysa nükleer enerji, dünyanın en gelişmiş ülkelerinin vazgeçmediği, hatta Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan sonra yeniden dönüş yaptıkları, çevreye en az zarar veren bir enerji kaynağı... Nihayet Türkiye, ayağına vurulan nükleer prangaları parçalayarak bu enerjiye Akkuyu Santrali'yle kavuşuyor.
Bu adımın Türkiye için ne anlama geldiğini anlamak için ODTÜ mezunu, solun simgesel isimlerinden Mahir Çayan ve Münir Ramazan Aktolga'nın yakın arkadaşı "Nükleer Mühendis" İrfan Uçar'dan dinleyelim. Uçar'ı bu köşede birkaç kez yazdım. 2019'da tanışmamızdan kısa bir süre sonra da onu kaybettim. Rahmetle anıyorum. Kısa sohbetimizden geriye içinde "nükleer ve termik enerji"yle ilgili çarpıcı bilgilerin olduğu bir mektup kaldı.
O mektupta Türkiye'nin nükleer santral kurma özlemiyle ilgili çok ayrıntılı ve ezber bozan bilgiler vardı. Ayrıntıya girmeden birkaç tespitiyle başlayalım:
"Master tez konum itibarıyla Türkiye'nin ilk nükleer güvenlik mühendislerindenim. Keza meslek hayatıma da Akkuyu Nükleer Santral projesiyle başladım ve gözüm hep kurulacak nükleer santral projelerinde olmuştur."
CHP'li Prof. Dr. Tolga Yarman'ın da öğrencisi olan Uçar, şöyle devam ediyor:
"Türkiye'nin birkaç nükleer santral girişimi oldu ama hepsi akim kaldı. Ta ki 2010 yılında Rusya ile Türkiye arasında nükleer santral yapım anlaşması imzalanıncaya kadar. Anlaşmaya göre ilk ünitesi 2017 yılında devreye girecekti. Yakın çevreme şunu söyledim: Bu santral 2017'de değil, 2027'de devreye girsin, öpüp başımızın üstüne koyalım. Halen de aynı düşüncedeyim. Neden?
Çünkü 45 yıllık meslek hayatım boyunca hep hissettim ki, Türkiye'de yerli kömüre dayalı termik santraller ile nükleer santrallere ve bunların teknolojisinin Türkiye'de geliştirilmesine karşı büyük bir direnç ve reaksiyon var."
Rahmetli Uçar, eski Sovyetler'de uygulanan nükleer teknolojinin çok değiştiğini, artık kuantum mekaniğinin ve bilişim teknolojisinin devrede olduğu belirterek şöyle yazıyordu:
"Akkuyu'da kurulacak nükleer santral tipi, kendi sınıfının en gelişmişi hatta ODTÜ MD Enerji Komisyonu toplantısında memnuniyetle öğrendik ki, şimdiye kadar dünyada meydana gelen bütün kazaların herhangi bir benzerinin Akkuyu'da meydana gelme ihtimali tamamen sıfırlandığı gibi halen dünyada hiçbir santralde uygulanmamış ilave bir güvenlik tedbiri daha alınmaktadır."
Solda sadece şiddeti alkışlayanlar değil, kalkınmaya ve bağımsızlığa kafa yoranlar da vardı.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar