Mahmut Övür

Mahmut Övür

Mail: hygjh@hotmail.com

Afrika’da yükselen ikinci dalga

Kara Afrika, Batı sömürgecilerinin 500 yıldır iliğine kadar sömürdüğü, hatta sömürmekle kalmayıp köleleştirerek mahvettiği talihsiz kıta. Sadece bugün öne çıkan ABD veya Fransa'nın değil, AB'yi oluşturan ve gelişmişlikleriyle övünen Hollanda'dan Danimarka'ya, Portekiz'den İtalya'ya hepsinin Afrika'dan Uzak Asya'ya dünyanın birçok bölgesinde sömürgeleri vardı ve o ülkeleri sömürgeleştirdikleri için zenginleşmişlerdi. Geçen yüzyılın ortasında başlayan ilk dalgayla bu ülkelerin birçoğu ayaklandı; ama tam anlamıyla bağımsızlıklarına kavuşamadı ve Batı'nın sömürüsü yeni sömürgecilik tuzağıyla devam etti.
Tıpkı Fransa'nın Libya, Nijer gibi onlarca Afrika ülkesinde yaptığı gibi...
Ancak artık o eski sistem sarsılıyor ve Afrika'da yeni bir dalga yükseliyor. Bunda kuşkusuz çok kutuplu dünyaya gidişin büyük katkısı var. Rusya ve Çin'in Ortadoğu ve Afrika'da boy göstermesi, Türkiye'nin 2005'te başlattığı Afrika açılımı ve yeni bir ilişkiler ağı kurması, Batı'yı rahatsız etti. Fransa bunu açık açık söyledi. Söyledi; çünkü Türkiye Afrika'da özellikle 2011'den sonra Batı'yı korkutan, kendi tarihine yakışan insani, siyasi ve ticari yeni bir ilişki kurdu. Başkan Erdoğan'ın Afrika'ya düzenlediği birçok gezide gördük, sadece devlet katında değil sokaklarda da çok farklı bir Türkiye algısı var. Daha önce de yazdım; Türkiye Afrikalıların yaşadığı acıya merhem olmaya çalıştı ve bunu da hayatın içinde gösterdi.
Başkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın "Afrika Seyahatlerim" kitabındaki şu satırlar çok şey anlatıyor:
"Somali'de Türkiye'nin vicdani desteği ve iyi niyetiyle çok şey değişti. Bugün bu yatırımların meyvesini topluyoruz. Somali'nin 2011'deki çaresizliği inşallah uzak bir hatıra olarak kalacak."
Şu rakamlar da gelinen noktaya anlatmaya yetiyor: 2002 yılında Türkiye'nin 12 Afrika ülkesinde büyükelçiliği vardı, bugün 44 ülkesinde. THY ise Afrika'nın 40'ı aşkın ülkesinin 60 noktasına sefer düzenliyor. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Maarif Koleji'nin insani hizmetleri ise saymakla bitmez.
Afrika'daki bu değişim o ülke halklarını ülkelerine sahip çıkmaya yöneltirken, sömürgeci Batı'yı da ürküttü. Buna karşı özellikle ABD, Ukrayna'da başlattığı kaos siyasetini bir hançer gibi Afrika'ya kadar uzatmak istiyor.
Sevgili Nedret Ersanel, Yeni Şafak'taki yazısında bu açıdan çarpıcı bir tespit yapıyor:
"Ukrayna Savaşı'nın bedelini Batı bu kıtada ödeyebilir."
Sonra da ABD'nin Ukrayna'dan Afrika'ya uzanan kirli elinden söz ediyor:
"2014'ten itibaren Ukrayna rezilliğinin fatihi Viktoria Nuland'ın Nijer'e ve komşu ülkelere gizli ziyareti artık ortadadır. 'Cunta'lar tarafından terslendi. Üç askeri üssü bulunan Amerika, cunta liderleriyle görüşemediği gibi, devrik Başkan'la buluşmasına da izin verilmedi."
Daha önce de yazdım, Ukrayna'nın bugün yaşadığı kanlı savaşın tohumları işte Nuland'ın bizzat içinde yer aldığı, yönlendirdiği 2014'teki ayaklanma ve darbeyle atıldı.
Görünen o ki, Afrika'yı 500 yıldır sömürenler, onları hâlâ açlık ve yoksulluğa mahkûm edenler bu tür kirli oyunlarından vazgeçmeyecek. Ama artık ne dünya eski dünya ne de Afrika eski Afrika.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar