Mevlüt Tezel

Mevlüt Tezel

Mail: dfdklggl@hotmail.com

Akşener yüzünden kriz geçiren vatandaş!

Meral Akşener'in Altılı Masa'dan ayrılmasının ardından bir vatandaşın sinir krizi geçirerek hastaneye kaldırıldığı iddia edildi.
Sosyal medyada yapılan bir paylaşımda vatandaşın muayene raporu çok konuşuldu.
Raporda, "Bugün Meral Akşener, 6'lı masadan ayrıldı. Bütün ümitlerim bitti diyerek evde her tarafı dağıtmış. Sinir krizi geçirmiş. 112 geldiğinde kendisini yerlere atmış. Polis eşliğinde tarafımıza getirilmiş" ifadeleri yer alıyor.
Bu olaya şaşırdınız mı? Ben hiç şaşırmadım.
Çünkü Türkiye'de son iki yıldır doğal afetler derbi maçları, market zamları ve EYT gibi vatandaşın cüzdanını ilgilendiren konular dışında hep siyaset ve yaklaşan seçimler gündemde kaldı.



Arkadaş arasında geçen sohbetlerde bile söz dönüp dolaşıp siyasete ve seçimlere bağlanıyordu.
"Altılı Masa ne yapar?", "Altılı Masa kimi Cumhurbaşkanı adayı yapar" gibi sorular özelikle muhalif kesimin kafasından hiç çıkmıyordu.
Muhaliflerde "Yine seçimi kaybedecek miyiz?", "Yine Erdoğan mı kazanacak?" endişesi artarak devam etti.
Altılı Masa, Cumhurbaşkanı adayını açıklamayı erteledikçe muhalif seçmenlerde gerilim arttı.
Ve Akşener'in Altılı Masa'yı devirmesiyle bu gerilim hüsrana dönüştü. Birçok muhalif vatandaş sosyal medyada isyan etti, kahroldu.
Sosyal medyadaki isyanın evdeki yansıması kat kat daha fazla olmuştur.
Yani doktorun raporda belirttiği gibi Akşener'e kızıp sinir krizi geçiren daha çok insan olabilir.
Bu sinir krizinin bir de seçim sonrası depresyonu oluyor!
Son 22 yılda her seçimden sonra özellikle beyaz yakalı muhalifler arasında "Türkiye'den ayrılma vakti geldi" diye konuşmalar geçer.



GÜNDEM HASTA EDİYOR!
Bu aslında trajik bir durum. Türkiye'de vatandaş siyasi gündem zehirlenmesi yaşıyor!
Eskiden böyle değildi. İnsanlar hobilerinden, spordan, magazinden, sinemadan, günlük dertlerinden daha çok konuşurdu.
Ama şimdi birçok insan 'büyük resmi görme' kursundan mezun olmuş gibi sürekli komplo teorileri ve siyaset konuşuyor.
Akşener'e kızıp sinir krizi geçirip hastaneye düşen vatandaş, şimdi İyi Parti'nin Altılı Masa'ya dönmesine ne diyecek?
Sevinsin mi, üzülsün mü? O vatandaş "Bunlar daha seçim olmadan birbirine girdi, ülkeyi yönetirlerse neler yaparlar acaba?" diye mutlaka düşünmüştür!
Özetle Altılı Masa'da çekişmeler, kavgalar, krizler bazı muhaliflerin psikolojisini altüst etti.
Bakalım bundan sonra ne olacak?

***


RUSLAR DEPREMDEN Mİ KORKTU?
Kahramanmaraş depremleri Rusların, Türkiye'de ev alma iştahını düşürdü.
Son bir yıldan bu yana neredeyse yabancıya yapılan konut satışlarının yarısını sürükleyen Rusların, deprem nedeniyle alımlarının şubat ayında yüzde 40-50 oranında düştüğü belirtiliyor.



Rusyalı alıcıların istikametini Tayland, Endonezya ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne çevirmiş.
Herhalde bu habere inşaat sektörü ve ev sahipleri dışında herkes sevinmiştir.
Çünkü Rusya-Ukrayna savaşı başladığından beri Ruslar, özellikle Antalya ve İstanbul'dan çok konut aldılar.
Hatta Antalya'da Ruslar emlakçılığa başladı. Ukrayna ve İran vatandaşları da Türkiye'de konuta yatırım yapınca turistik bölgelerde hem konut fiyatları hem de kiralar yükseldi.
Yabancıların deprem korkusu yüzünden fiyatlar daha ne kadar düşer bekleyip göreceğiz.

***


YASTIKALTI TARİHE Mİ KARIŞACAK?
Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Yakın "İnsanlar enkazda kalır korkusuyla, yastıkaltı olarak tabir edilen sistem dışındaki birikimlerini, bankalara teslim etmeye başladılar" diyor.
Yıllarca yastıkaltında tutulan birikimlerin ekonomiye kazandırılması için büyük kampanyalar düzenlendi.



Vatandaşa "Evde fiziki altın tutmak risk, gelin size altın hesabı açalım" dendi ama vatandaş, kara günde gerekir diye özelikle altınlarını yastık altında tutmaya devam etti.
Ta ki, bu son deprem felaketine kadar... Depremden etkilenen 10 ilde bazı vatandaşlar hem canından hem evinden hem de enkazda kaybolan ziynet eşyalarından oldu.
"Ee bankalar da yıkıldı" diyebilirsiniz. Yıkıldılar ama büyük banka kasalarına genelde bir şey olmadı!
Deprem psikolojisi hiçbir şeye benzemiyor! Artık insanlar en kötü ihtimali düşünecek ve ona göre hareket edecek.

***


SAVAŞTA HAYAL GÜCÜ
Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı gelecekteki askeri tehditleri değerlendirmek için bilimkurgu yazarlarını topladı.
Yazarlar Peter Warren Singer ve August Cole, gelişmekte olan teknolojilerin 20 yıl içinde sunabileceği potansiyel tehditlere dair sekiz kısa öykü yazdı.
Bakanlık "Hikâye anlatıcıları, hayal edilemeyeni hayal etmede benzersiz bir yeteneğe sahip ve bu tür senaryolar değerli olabilir" diyor.
Bence de mantıklı bir yaklaşım.



Askeri uzmanlar zaten olası savaş senaryoları üzerinde sürekli çalışıyorlar ama hiç hesapta olmayan, öngörülemeyen savaşlar da yaşanıyor.
Örneğin Falkland Adaları için Arjantin ile İngiltere'nin savaşacağını kimse tahmin etmemişti.
Daha doğrusu Margaret Thatcher'ın seçim kazanmak için savaş başlatacağı öngörülmemişti.
Daha eskiye gidersek II Dünya Savaşı'nda tüm Batı uygarlığıyla savaşan Almanya'nın barış antlaşması imzaladığı Sovyetler Birliği'ne karşı yeni bir cephe aşacağını kim tahmin edebilirdi?
Büyük İskender'in Persleri yendikten sonra ülkesine geri dönmesi bekleniyordu ama daha haritası çizilmemiş coğrafyalarda ölene kadar savaştı!
Hannibal'in de filleriyle Alpleri geçeceği öngörülmemişti.
O yüzden bilimkurgu yazarlarının fikrinin alınması çok mantıklı. Çılgın liderleri anlayabilmek için hayal gücüne ihtiyaç var.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar