Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Mail: dfdkgjdlgk@hotmail.com

Akşener’in sessizliği ne anlama geliyor?

Meral Akşener, Çankırı’da bir esnafın, “Siz HDP ile bir oldunuz” diye tepki göstermesi üzerine sessiz kalmamış, HDP ile bir ilişkileri olmadığına dair yemin billah edip, beddualı yanıtlar vermişti.

“PKK ile iş tutanın Allah belasını versin. Ben tutmuşsam benim belamı versin. Başkası tuttuysa onun belasını versin” demişti.

İYİ Parti’nin CHP ve HDP ile ittifak yapacağı yönündeki iddialara ise “İYİ Parti’yi, CHP ve HDP ile yan yana getirme çabası çirkin, saygısız ve çok ayıp” diyerek tepki göstermişti.

Akşener, Balıkesir’de kahvehane ziyareti sırasında, “Senin HDP’yle ne işin var?” sorusu üzerine, “Biz HDP’yle yan yana yürümedik. HDP; PKK’nın uzantısıdır. PKK da terör örgütüdür” demişti.

Meral Akşener’in çıktığı canlı yayınlarda HDP ve PKK ilişkisine dair söylediklerini ise burada aktarmaya gerek duymadım.

İKİ İHTİMAL

Çünkü kahvehanedeki vatandaşımızın ya da bir esnafın HDP’yle ilişkili sorusuna sitem eden, tepki gösteren hatta beddualı yanıtlar veren Meral Akşener, partisinin kurucularından, aynı zamanda İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Danışmanı Aytun Çıray’ın, “HDP’yi PKK üzerinden şeytanlaştırıyorlar” şeklindeki sözlerine karşı ise sessiz kaldı.

Bu durumda ya Akşener, Aytun Çıray’ı kahvehanedeki vatandaş kadar cevap vermeye değer bulmuyor ya da HDP konusunda bir politika değişikliği var.

TRİBÜNLERDEKİ O SLOGANLAR

TÜRKİYE
’de yabancı düşmanlığını Ümit Özdağ’ın paylaşımları üzerinden takip ediyorum. Ümit Özdağ’ın bir Fenerbahçeli olarak Beşiktaş’ı kutlayan mesajı da o nedenle dikkatimden kaçmadı. Ümit Özdağ, Çaykur Rizespor maçından sonra Beşiktaş’ı tebrik etti. Ancak maçı kazandığı için değil, maçta Beşiktaş tribünlerinden atılan, “Ülkede mülteci istemiyoruz” sloganı için tebrik etti. Ümit Özdağ’ın futbolla bu denli ilgili olduğunu bilmiyordum. Çünkü daha önce spor müsabakalarıyla ilgili sosyal medya paylaşımlarına tanık olmamıştım. Ümit Özdağ aynı gün bir de Altay-Kayserispor maçından bir paylaşımda bulundu. Hem de, “An itibarı ile İzmir’de, Altay-Kayseri maçı. Altay taraftarı haykırıyor. Bravo Altay!” notunu düşerek. Ümit Özdağ’ı heyecanlandıran belli ki Altay tribünlerinden atılan, “Ülkede mülteci istemiyoruz” sloganıydı. Dikkatinizi çekti mi? Biri İzmir’de, diğeri İstanbul’da. Biri Altay, diğeri Beşiktaş tribünleri ama atılan slogan aynı. Hem de kelimesi kelimesine aynı.

MAÇLARA GİRMELERİ YASAKLANACAK

Ancak bu nefret dilinin Altındağ’da Suriyelilerin ev ve işyerlerine saldırıya dönüşmesi üzerine güvenlik birimleri harekete geçti. Çünkü bu iş ciddi bir güvenlik sorununa dönüştü. O nedenle spor karşılaşmalarında tribünlerde nefret dilini körükleyen slogan attıranlar tespit edilip, lig bitene kadar stadyumlara girmeleri yasaklanacak.

ABD, TALİBAN’A ALTIN TEPSİ İÇİNDE SUNDU

1- ABD, Sovyetler’in Afgan işgaline karşı Taliban’ı kurdu.

2- 11 Eylül’den sonra ise Taliban ve El Kaide gerekçesiyle Afganistan’ı işgal etti.

3- 20 yıl sonra ABD, Afganistan’ı altın tepsi içinde Taliban’a sundu.

4- Böylece Taliban’ın, El Kaide’nin, DEAŞ’ın ABD’nin ülkeleri işgal edeceği zaman meşrulaştırma adına kullandığı aparatlar olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

5- ABD, Afganistan’ı Taliban’a teslim ederek tüm dünyayı şaşırtmış olabilir ama sakın siz şaşırmayın. Çünkü ABD, şimdiden bir sonraki Afganistan işgalinin gerekçelerini hazırlamaya başladı.

6- ABD, Taliban’la anlaşarak bir kez daha kendisiyle işbirliği yapanları aldattı.

7- Bu da sizi şaşırtmasın. ABD bunu hep yapar. ABD, Irak’ta Molla Mustafa Barzani’nin ayaklanmasını desteklemiş, İran Irak’la Cezayir Anlaşması’nı imzalayınca, Kürtleri Irak ordusu karşısında sahipsiz bırakmamış mıydı? Telefonlarına kimsenin cevap vermediği Molla Mustafa Barzani ise Başkan Carter’a yazdığı mektupta, “Sayın Başkan, biz dostlarımızın yardım vaadine güvenerek bir savaşa girdik; fakat ansızın savaş alanında kendimizi yalnız bulduk” dememiş miydi? Molla Mustafa Barzani, Amerika’da kimseyle görüşemeyerek, yalnızlık içinde ölmüştü.

8- İbret alınmadığı sürece tarih tekerrür eder. Her tekerrürde de ABD, önce kullanır, sonra aldatır.

ALGI OPERASYONUNA SOYUNDU

RİZE’DEKİ
 sel felaketinin yaraları sarılmadan tarihimizin en yaygın ve en uzun süre devam eden orman yangınları ile boğuşmak zorunda kaldık. Orman yangınlarını söndürme çalışmaları sürerken bu kez Kastamonu, Sinop ve Bartın’da selden etkilenen yerler afet kapsamına alındı. Canlarımız gitti.
Kimi kaybettiği canlara, kimi yok olan malına, milletimiz ise başındaki felaketlere yanarken, Sedef Kabaş gibiler için değişen bir şey olmadı. Onların derdi farklı. Sedef Kabaş, “İnsan içine çıkamayacaklar... Çoğu ülkeyi terk edecek... Tarihe not düşün!” diye tweet attı.

Bunlar tarafsız gazeteci ya. Bir de taraflı gazeteci olsalar ne yaparlardı acaba?
Kemal Kılıçdaroğlu, Sedef Kabaş’tan daha öngörülüymüş. Kılıçdaroğlu 14 Mart 2014 tarihinde FETÖ’nün televizyonu STV’ye çıkıp, “Emin olun, bunun yurtdışına kaçmaktan başka bir çaresi yoktur. Erdoğan için söylüyorum, kaçsa da onu bu ülkeye getireceğiz” demişti.

Tarihler farklı olsa da, dil aynı dil, zihniyet aynı zihniyet.

ORTAYA KOCAMAN BİR YALAN ATIN

Peki bunu neden yapıyorlar? İsterseniz bu sorunun cevabını da Sedef Kabaş versin.

“Kitleleri etkilemek istiyorsanız, ortaya kocaman bir yalan atın. Ama çok büyük bir yalan olsun. İkinci kriter çok basit bir yalan olsun. Sonrasında da bu basit ve çok büyük yalanı sürekli tekrar edin. Ve ardından kitlelerin o yalanı gerçekmiş gibi nasıl kucakladığını oturup seyredin.”

Ülkemiz tarihinin en büyük felaketlerinden birini yaşıyor. İnsanlarımız ölüyor. Ormanlarımız yanıyor ama bunlar algı operasyonundan vazgeçmiyorlar.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar