Osman Müftüoğlu

Osman Müftüoğlu

Mail: gfghjhg@hotmail.com

Antikor mu T hücresi mi

Pandemi sayesinde çok şükür neredeyse hepimiz birer bağışıklık uzmanı (!) olduk.

“B hücreleri ne yapar, T hücreleri nasıl bir koruma sağlar?” gibi sorularının yanıtını bile öğrendik. Biliyoruz ki B hücreleri, antikor üreterek, T hücreleri de virüsün bulaştığı hasta hücreleri yok ederek görevlerini yerine getiriyor. Etkin bir bağışıklık için ise B ve T hücrelerinin birlikte çalışmaları, işbirliği yapmaları vazgeçilmez ve mühim bir ayrıntı. B hücrelerinin ürettiği “antikorlar”a da, enfekte hücreleri ortadan kaldıran “T hücresi aklı”na da ihtiyacımız var. Peki, öncelik hangisinin? Daha doğrusu hangisi daha önemli? B hücrelerinin antikor üretim kabiliyetine mi, T hücrelerinin aklına, hafıza yeteneklerine mi güveneceğiz? Daha da önemlisi bizi hangisi daha uzun bir zaman dilimi içinde koruyabilir? Soru çok! Yanıtlar için buyurun...

Antikor mu T hücresi mi
 

BANA GÖRE
T LENFOSİTLERİNİZE GÜVENİN

İSTER hastalığı geçirmiş olun, isterseniz de aşılanın fark etmiyor, neticede kısa ya da uzun bir bağışıklık gücü kazanacağınız kesin. O bağışıklığın bir ayağında B lenfositlerinizin ürettiği “antikorlar”, diğer ayağında ise virüse karşı güçlenen “T hücresi hafızası/aklı” var. Antikor cevabını (seviyesini) ölçmek kolay ve ucuz. Ne var ki T lenfosit bağışıklığını belirlemekse zor ve pahalı. Zaten bu nedenle de hastalığa karşı bağışıklık derecesini merak eden herkes -ister hastalığı geçirmiş, ister aşılanmış olsun- bağışıklık gücünü, antikor seviyesini ölçtürerek anlamaya ve izlemeye çalışıyor. Oysa uzmanlar bize bağışıklık yanıtında sadece antikorlara güvenmenin en azından şimdilik doğru bir yaklaşım olmadığını söylüyor. İyİ haber şu: Kore’de yapılan yeni bir çalışma, antikor seviyesi azalsa bile T hücresi bağışıklığımızın oldukça uzun bir süre devam edebileceğini gösterdi. Bu araştırmaya bakılırsa hastalığı geçiren kişilerde, hastalığın ağırlığına ya da hafifliğine bağlı olmaksızın T hücresi bağışıklığı ortalama 10 ay bize hizmet edebiliyor. Peki, bunun anlamı ne? Yanıt “KISA BİLGİ” kutusunda.

KISA BİLGİ
NEDEN T HÜCRELERİMİZE GÜVENELİM

KONUŞTUĞUM uzmanlar, T hücresi hafızasının B hücrelerine oranla daha etkili ve güvenli hatta uzun süreli bir savunma sağlayabileceği fikrindeler. B lenfositleri güçlerini kaybedip bizi virüsten koruyan nötralize edici antikorları yeterince üretemeseler bile T hücrelerinin aklı ve hafızası bizi koruyup kollamaya devam edebiliyor. T hücreleri enfeksiyonu önleyemeseler bile önceki tecrübeleri ve hafıza kayıtları sayesinde hastalığın şiddetli bir şekilde ilerlemesini engelleyebiliyor. Kısacası COVID-19’dan korunmada belleği güçlü T hücrelerine antikorlardan daha çok güvenmemiz daha doğru gibi görünüyor.

İYİ HABER 1
OMEGA 3 GÜCÜ MİGRENE KALKANDIR

MİGREN çok yaygın bir sağlık sorunu. Özellikle genç kadınlarda sık görülen bir problem, baş ağrılarının bir numaralı nedeni. Yeni bir araştırma, bedendeki Omega 3 gücü arttıkça (Omega 3 depolarımız doldukça) migren ağrılarının gücü ve sıklığının da azalabileceğini gösterdi. Güçlü bir “Omega 3 diyeti” yani yağlı balıklardan, gezen tavuklardan, organik yumurtalardan, mera hayvanlarının etinden, sütünden, yoğurdundan, peynirinden, Omega 3 zengini bitkisel besinlerden zengin bir beslenme planı migren ataklarının sıklığını neredeyse yarı yarıya düşürebiliyor. Bunun için de günde ortalama 1.5 gram civarında Omega 3 kazanmamız yetiyor. Bilindiği gibi beynimizin yarıdan fazlası yağlardan oluşuyor. Bu yağların da önemli bir kısmının Omega 3 yağları olduğu biliniyor.

Antikor mu T hücresi mi
 

İYİ HABER 2
SIKI YÜRÜ, GÜZEL UYU

BU köşenin okurları, şunu iyi bilirler: Biz düzenli yürüme alışkanlığının hemen her yaşta, özellikle de 40’lı yaşlardan sonra çok önemli bir sağlık ayrıntısı olduğunu ısrarla vurgularız. Her ne kadar “Ertuğrul Özkök” gibi “kronik itirazcılarımız”, “Sedat Ergin ve Ahmet Hakan” gibi tedavisi zor “tembel dostlarımız” olsa da “Günlük ortalama adım sayısını 10 bine yaklaştırın ve tempolu yürümeye çalışın” cümlesini sık sık tekrarlarız. Sydney Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırma tempolu ve düzenli günlük yürüyüşlerin uyku sorunlarına da çözüm üretebileceğini gösterdi. Daha da önemlisi uykusuzluğun yol açabileceği kalp hastalığı ve kanser gibi sorunlara engel olabileceğini gösterdi. 11 yıl süren bu çalışmada 380 bin orta yaşlı insanın sağlık verilerinin dikkatle izlenmesi ve incelenmesi çok önemli. Ertuğrul Özkök’e bir daha hatırlatayım. BİR: Bu çalışma 2017 tarihli temeli zayıf, vaka sayısı küçük Harvard araştırmasından çok daha önemli ve güvenlidir. İKİ: Yürüme meselesi testosteron meselesinden çok daha mühim bir meseledir. Benden söylemesi!

KISA BİLGİ
GÜÇLÜ VE GÜR SAÇLAR İÇİN...

GÜÇLÜ, gür ve parlak saçlara sahip olmak herkesin ortak dileği. Ne var ki saç kalitesini belirleyen sayısız parametre var. Bunlardan biri de yiyip içtiklerimizdeki besinsel unsurlar. Mesela mı?

- DEMİR: Saça güç verir.

- BİOTİN: Saç vitaminidir.

- ÇİNKO: Saçın ömrünü uzatır.

- FOLİK ASİT: Saçın tohumu gibidir.

- E VİTAMİNİ: Saçı parlatır.

- D VİTAMİNİ: Saçı besler.

- SİSTEİN: Saçın temel aminoasitidir.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar