Mahmut Övür

Mahmut Övür

Mail: hygjh@hotmail.com

Atatürkçüler neden siyasette tutunamıyor?

CHP içinde geçmişten farklı ve çok derin bir Atatürkçülük tartışması var.
Bunun son örneği, İzmir Bağımsız Milletvekili Mehmet Ali Çelebi üzerinden yaşandı. Çelebi'nin Millet İttifakı'na "milli kaygılar"la sorduğu 20 soru ve Cumhur İttifakı'na destek veren açıklaması müthiş sarsıcı oldu.
Buna ünlü televizyoncu-sosyolog Doç. Dr. Hulki Cevizoğlu'nun, "Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde bir kadın ilk kez Erdoğan döneminde General (Özlem Yılmaz) oldu! Kutluyorum. Her yönüyle ele alınacak bir konu" sözleri eklenince ortalık karıştı.
Öfkelenenler, saldıranlar, ağza alınmayacak hakaretler birbirini izledi. Bu sığ ve düzeysiz tartışmaya sadece sosyal medya trolleri değil, "devrimci" gazeteciler ve aydınlar da katıldı.
Bu cenahta geçmişte Sol Kemalist, Atatürkçü, "Gardırop Atatürkçüsü" gibi kendi içlerinde farklı tartışmalar vardı ama hiçbir zaman "milli" konularda bu kadar derin kopuş yaşanmamıştı. CHP her dönem büyük oranda Atatürkçülerin değişmez adresiydi. Son 10 yılda kapısını, savrulan muhafazakârlara, Sorosçulara, HDP'lilere veya FETÖ'cülere açmasına rağmen bu değişmedi.
Şu tabloya bakar mısınız? Kemal Kılıçdaroğlu döneminde klasik Atatürkçü Onur Öymen de, ulusalcı Birgül Ayman Güler ve Ümit Kocasakal da, kaçak FETÖ'cü Aykan Erdemir de, AK Parti'ye operasyon çeken Abdüllatif Şener de CHP'deydi.
Çoğu "AK Parti'ye yarar" diye bu ilkesizliğe itiraz etmedi. Yılmaz Ateş gibi yüksek sesle "Partimiz FETÖ'ye teslim edildi" diyen birkaç kişi de ya ihraç edildi ya da tasfiye edildi.
Bu dalganın son sembol ismi Mehmet Ali Çelebi'ydi. Gerçi o partiden atılmadan istifa etti ama saldırıdan ve itibarsızlaştırma operasyonundan kurtulamadı. Sadece o da değil, eleştiren, farklı düşünen kim varsa topa tutuldu.
Mesela yılların gazetecisi, siyasetçisi eski "devrimci" Uluç Gürkan, o Atatürkçüleri topa tutanlardan biriydi ve şöyle diyordu:
"Mehmet Ali Çelebi, Nedim Şener, Metin Feyzioğlu, Hulki Cevizoğlu ve benzerlerine... Atatürk bir kutup yıldızı gibi, yolunu kaybedenlerin takibini bekliyor..."
Buna cevap gazeteci Nedim Şener'den geldi:
"Merak etmeyin beni Sayın Uluç Gürkan, tavsiyenizi FETÖ'cülere evladı gibi sarılan, terörist PKK sözcüsü Demirtaş'a özgürlük isteyen, Atatürk'e 'kefere' diyenleri CHP'ye dolduran Kılıçdaroğlu ve CHP'li dostlarınıza ve sessizce olanı biteni izleyen kendinize saklayın."
Bütün bunlar belki de ilk defa kendilerini Atatürkçü-Kemalist diye niteleyenler arasında derin bir yol ayrımı yaşandığını gösteriyor. CHP'den ayrılanlar, ihraç edilenler ve benzer düşünceye sahip aydınlar, FETÖ, PKK ve Doğu Akdeniz gibi meselelerde daha yerli ve milli bir çizgiyi savunurken, karşı çıktıkları Kılıçdaroğlu ve çevresini de açık açık küreselcilerle iş tutmak ve FETÖ'cülere kucak açmakla suçluyorlardı.
Peki, ortada bu kadar açık bir fotoğraf varken, "milli" kaygılar taşıyan Kemalistler ya da Atatürkçüler, neden kendi laik sosyolojilerine bu gerçeği anlatamıyor? Üstelik son yıllarda yapılan bütün sosyal araştırmalarda, "Kendinizi siyasi olarak nasıl tanımlarsınız?" diye sorulduğunda ilk sırada "Atatürkçüyüm" diyenler çıkmasına rağmen...
Hâlâ "hiç değişmedikleri" ve CHP'nin bu noktaya gelişine katkı verdikleri için olabilir mi?

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar