Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Mail: dfdkgjdlgk@hotmail.com

Babacan’ın bir adım sonrasında ne var?

Son dönemlerde küçük partiler önemli hamleler yaparak gündemi belirleyebiliyorlar. Ümit Özdağ’ın Mansur Yavaş çıkışından sonra Ali Babacan da seçimlere DEVA Partisi olarak katılacaklarını açıklayarak dikkatleri üzerine çekti.

Babacan’ın seçimlere tek başına gireceklerini açıkladığı sırada İstanbul Mushafı’nın tanıtım toplantısı nedeniyle AK Partililerin olduğu bir grupla birlikteydim. İlk tepkileri, “El yükseltiyor” oldu. “Taktik hamle” diyen de çıktı.

CAN ALICI SORU

AK Partililerin asıl merak ettiği ise 6’lı masa ve cumhurbaşkanlığı seçimiydi. 6’lı masadan ayrılıyor mu, muhalefetin cumhurbaşkanı adayını destekleyecek mi, cumhurbaşkanı adayı olacak mı soruları havada uçuştu. Babacan o sırada basın toplantısına devam ediyordu.

MUHALEFETTE PANİK

Muhalefet cephesinin nabzını tutmak için AK Partili grubun arasından sıyrıldım. Muhalefette kaygı vardı. Kısa süreli “6’lı masa dağılıyor mu?” paniği yaşandı. Babacan, “6’lı masada verdiğimiz bütün sözlerin arkasındayız” deyince biraz rahatladılar.

CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI

Sonra asıl soru geldi. Cumhurbaşkanı adaylığı konusu. Babacan, “Ortak cumhurbaşkanı adayı seçimlerde başarı sağlamak için önemli olacaktır. Mutabakat sağlanamazsa farklı seçeneklere de bakılır. A planımız 6’lı masada ortak aday oluşturup tek adayla seçimlere girmek. A planımız bu” dedi. Bu yanıt muhalefetin kafasını karıştırdı. Bir de Temel Karamollaoğlu’nun gündeme getirdiği üçlü ittifak konusu vardı. DEVA kendi başına seçimlere girecekse o zaman üçlü ittifak nasıl olacak? Babacan, “Bize gelebilecek farklı tekliflere, farklı işbirliği alanlarına açık olduğumuzu, her zaman diyalogdan yana olduğumuzu ifade ettik” diye konuştu.

MASA DAĞILDI

Babacan ve yardımcısı İdris Şahin cumhurbaşkanı adayı konusunda 6’lı masa ile birlikte hareket edeceklerini söylediler ama ikna edici olmadılar. Bu durumda muhalefet 6’lı masaya nasıl devam edecek? Babacan seçimlere ayrı girecekse CHP’li bir cumhurbaşkanı adayını neden desteklesin?

CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI

Babacan’ın elini güçlendirmek için bir hamle yaptığı belli. Siyasette bu tür taktik hamleler olur. Tabii başarılı çıkacaksan. Yoksa kendi taktiği ile sırtı yere gelen pehlivana dönersin. Babacan’ın bir sonraki hamlesi kendisinin cumhurbaşkanı adaylığı olabilir mi? Babacan bu çıkışı Abdullah Gül için yaptı deniliyor ama pek katılmıyorum. Aralarının iyi olmadığı geliyor kulağıma. Hem kendisi varken yıpranmış bir Abdullah Gül’ü neden ileri sürsün? Konuştuğum AK Partililerde “Bu daha başlangıç” havası vardı. “6’lı masa dağıldı” yorumları ağırlıktaydı. “Bize ihanet eden onlara da ihanet etti” yorumları da yapılmadı değil. İki kanada kulak vermem yararlı oldu. Çünkü bu yazıyı ben yazmadım, sıcağı sıcağına yaptıkları değerlendirmelerle onlar yaptı.

YENİ SÜPRİZLER OLUR MU?

Cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecinde ve milletvekili listelerini hazırlama aşamasında bu tür kopmalar bekleniyor. Testi çatladı. Bu testi artık su tutmaz. 6’lı masa şeklen ortada dursa da siyaseten anlamını kaybetti.

KILIÇDAROĞLU SARSILDI

Babacan’ın kararı en çok Kılıçdaroğlu’nu sarstı. Hem ortak cumhurbaşkanı adaylığı suya düştü hem de Babacan’a diğer liderlerden daha çok değer veriyordu. Öyle ki bir lider, “Babacan’la Kılıçdaroğlu arasında ayrı bir ittifak var gibi. Her nedense ona çok kıymet veriyor” demişti. Zaten demokrasinin yıldızı ilan etmişti. Kılıçdaroğlu’nun prensi gözüyle bakılıyordu. Babacan, Erdoğan ve Gül’den sonra Kılıçdaroğlu’na da kazık attı. Babacan’ın açıklamasının Kılıçdaroğlu’nu sarstığı ve devamı gelecek mi kaygısı yaşattığı söyleniyor. Ben Kılıçdaroğlu’nun ilgisini Abdullah Gül faktörüne bağlamıştım ama meğer Kılıçdaroğlu, Babacan’ı elinde tutmak istiyormuş.

AKŞENER VE KILIÇDAROĞLU’NUN ÇABASI

Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener erken seçim diye bastırırken bu tür kopmaların önüne geçmeye çalışıyorlarmış. Ama başarılı olamadılar. Testi çatladı. Bu testi artık su tutmaz.

Babacan’ın bir adım sonrasında ne var

İSTANBUL MUSHAFI

ÇAMLICA Camisi Erdoğan’ın hayaliydi. İstanbul’a vurduğu bir mühür oldu. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte İstanbul Mushafı’nın tanıtım toplantısı nedeniyle Çamlıca Camisi’ndeydik. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a “Kadir Gecesi Mescid-i Aksa’da mı olacaksınız?” diye sorduğumda, “Yok, İstanbul Mushafı’nın tanıtım toplantısı nedeniyle İstanbul’da olacağım. Cumhurbaşkanımız Kuran-ı Kerim’in İstanbul Mushafı olarak hazırlanmasına çok önem veriyor” dediği için toplantıya davet gelince hiç düşünmeden evet dedim. İyi ki katılmışım.

MUHTEŞEM BİR ÇALIŞMA

Dünyaca ünlü hattatımız Hüseyin Kutlu İslam medeniyeti tarihine armağan olacak çağdaş bir çalışma yapmış. Kaderin garip cilvesi, 20 yıldır üzerinde çalıştığı eserin tanıtım toplantısına koronavirüse yakalandığı için katılamadı. Konuşmasını videodan dinledik. Hüseyin Kutlu’nun İstanbul Mushafı’nı hazırladığı ekibin çoğunluğu kadın hattatlardan oluşuyordu. Bu kadar başarılı kadın hattat olduğunu bilmiyordum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam medeniyetinde sanatın önemine vurgu yapan bir konuşma yaptı. “İstanbul Mushafı’nı medeniyetimizin yeni bir sembolü olarak görüyorum. Osmanlıdan sonra Cumhuriyet tarihinde bir ilk olması en büyük mefahirimizdir” dedi. Maskesiz ilk toplantıydı. Cumhurbaşkanı koronavirüs önlemlerine çok dikkat eder. Ama maskesizliğe çabuk alışmış.

BATI’YA YANIT

Erdoğan konuşmasında günceli de ihmal etmedi. Kavala davası nedeniyle sesini yükseltenlere, “Yüzümüze tokat atanlara, çelme takanlara eyvallah edecek değiliz” dedi. Salondan en çok alkış alan sözleri bu oldu.

ERDOĞAN OLMASAYDI

Hattat Hüseyin Kutlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Mushafı’nın yazılması çalışmasını 2015 yılında başlattığını anlattı. Kendilerine her türlü desteği verdiğini ifade etti. “Projeyi sorduğumda bana sadece ne zaman biter diye sordu” dedi. O zaman düşündüm. Erdoğan değil de başka bir cumhurbaşkanı olsa Kuran-ı Kerim yazdırmak için bu çabayı gösterir miydi? Erdoğan değil, Ahmet Necdet Sezer gibi bir cumhurbaşkanı olsaydı İstanbul Mushafı olarak 19 ciltlik bir Kuran-ı Kerim yazdırır mıydı?

KILIÇDAROĞLU YAPAR MIYDI?

Hadi Sezer’i geçtik. Erdoğan değil, Kılıçdaroğlu ya da İmamoğluAkşener veya Mansur Yavaş olsa Ayasofya’yı açar mıydı? Taksim Camisi’ni yaptırır mıydı? Başörtüsü yasağını kaldırıp okullara Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin Hayatı dersini koydurur muydu? Benim bunu düşündüğüm gibi seçim günü muhafazakâr seçmen de seçim sandığının başına gidince bunu hesap edecek.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar