Beş yıldızlı iftara artık net karşıyım

Eskiden “Ramazan coşkusunun her yerde yaşatılmasının ne sakıncası var?” falan diyerek beş yıldızlı iftarlara pek sesimi çıkarmazdım.

Ama artık net karşıyım.

*

Bunun en temel nedeni tabii ki ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor olmamız.

*

Ayrıca...

Beş yıldızlı iftarlarla ramazan coşkusunun yaşanabileceğine de artık pek inancım kalmadı.

*

Sonuçta beş yıldızlı iftar dediğin...



Janjanlı bir otel salonunda, cafcaflı masalarda, envaiçeşit yemeklerle tokların tokları ağırlamasından ibaret bir şey.

Buradan bırakın ramazan coşkusunun çıkmasını, herhangi bir kutsal havanın belirmesi bile mümkün değil.

*

Beş yıldızlı iftara harcanacak parayla yapılacak o kadar çok şey var ki...

Seç, beğen, al:

Yoksulu doyur, yetimi sevindir, ihtiyaç sahibini gözet, fukaraya yardım et, öğrenciye burs ver...

AKŞENER İYİ PARTİ’Yİ CHP’LİLEŞTİRİYOR

KORAY Aydın’a yönelik operasyon...



Yavuz Ağıralioğlu’na yönelik operasyon...

*

Bu iki operasyona baktığımda benim gördüğüm şudur:

*

İYİ Parti, gitgide daha çok CHP’lileşiyor.

*

Milliyetçi ve muhafazakâr unsurları yönetimde etkisizleştirme çabasına giden bir İYİ Parti’nin, CHP’den ne farkı kalacak ki?

*

İYİ Parti’nin CHP’lileşmesinden nasıl bir sonuç çıkar?

Zaten küçük olan CHP pastasına, Meral Akşener’in de ortak olması sonucu çıkar.

*

Bana “Türk siyaset tarihinde gördüğün en kötü 10 stratejiyi say” deseler...

Hazırlayacağım listede Akşener’in bu son operasyonuna kesin yer veririm.

EYVAH! EĞİT-DONAT

HÜRRİYET Dış Haberler Müdürü Nilgün T. Gümüş’ün dünkü yazısını okurken birden irkildim.

Çünkü yazıda “Eğit-Donat” tabiri geçiyordu.

*

ABD, Ukrayna’da bir Eğit-Donat programı uyguluyormuş, bunun için 3 milyar dolar harcamış falan...

*

Yaşadığımız deneyimler bize öğretti ki...

Ne zaman “Eğit-Donat” diye bir şeyden söz edilirse...

Daha çok kan akar, daha fazla gözyaşı dökülür, daha sık bombalar patlar, çatışmalar daha çok uzar.

*

O yüzden, “Eyvah” dedim.

ÇUBUKLA ANLATMAK

CNN Türk’te Tarafsız Bölge’de harita önünde elde çubukla bir şeyler anlatılmasına kendimi öyle kaptırmışım ki...

“Naber? Nasılsın? İşler nasıl gidiyor” falan diye sorsalar...

Hemen elime bir çubuk alıp harita başına geçesim geliyor.

ETHEM SANCAK BUNU HAK ETMİŞTİ

DAHA önce Moskova’da yaptığı tuhaf açıklamalar nedeniyle eleştirdiğim Ethem Sancak, en son bir toplantıda yaptığı konuşmada şöyle demiş:

*

“Biz Amerika’nın desteğiyle iktidara geldik.”

*

Ethem Sancak’ın bu zapt edilmezliği, sonunda AK Parti’nin de canına tak etmiş olacak ki...



AK Parti İstanbul İl Yönetim Kurulu, Ethem Sancak’ı kesin ihraç istemiyle İl Disiplin Kurulu’na sevk etti.

*

İki şey söyleyeceğim:

*

- BİR: Ethem Sancak, bunu çoktan hak etmişti.

*

- İKİ: AK Parti, ihraç adımında geç bile kaldı.

NASIL DA HER ŞEYE ALIŞILIYOR AZİZİM

“KEMAL Kılıçdaroğlu aday olacak” cümlesi, ilk kez dile getirildiğinde...



Genelde tepkiler şu şekilde gelişiyordu:

*

Hadi canım sen de. Olur mu öyle şey? Yok artık. Mümkün değil. Bu senin niyet beyanın herhalde.�

*

Aradan günler, haftalar, aylar geçti...

Ve tepkilerde de belirgin bir yumuşama başladı.

*

Son durum şudur:

*

Evet, yine “Hadi canım sen de” deniyor ama ilk günkü kadar iştahla değil. “Olur mu öyle şey?” diyenler, “Aldığım son kulis bilgisini veriyorum: Kılıçdaroğlu kesin aday” diyorlar. “Yok artık” diyen pek kimse kalmadı. “Mümkün değil” demeye cesaret eden pek yok. Hatta ve hatta “Bu senin niyet beyanın herhalde” çıkışı bile neredeyse unutma bahçesine atılmış durumda.

GALATAPORT’U GEZDİM

- AVM’lere genelde mesafeliyimdir. Ancak Galataport’un AVM kısmını, dünyanın yedi güzel AVM’sinden biri seçebilirim.

- Kısa özeti şöyle Galataport’un: Bir yanın püfür püfür esen bir Boğaz... Bir yanın uzun, upuzun bir yürüyüş alanı... Ve bir yanın da sevimli sokaklarıyla şık bir çarşı...



- “Dev gemilerle gelen yolcuların yeraltından girişleri nasıl olacak?” sorusunun cevabını da gezerek ve görerek öğrendim. Cevap şu: Çok şık, çok ferah, çok otomatik, çok organize olacak.

- Eskiden Amerikan Pazarı diye bir yer vardı, kot falan satın alırdık oradan. Bir de sıralanmış nargileciler... Hepsi gitmiş. Şahane bir meydan çıkmış ortaya. Ve 1850 yılından beri orada var olan ve hiçbirimizin dikkatini çekmeyen saat kulesi, anlı şanlı biçimde ortaya çıkmış. Valla pek beğendim.

- Mimaride inceliklere ve detaylara çok önem vermişler. Postane binası, çok güzel bir yerel pazar haline getirilmiş. İstanbul Modern binası, mimarisiyle ışıldamakta.

- Şöyle düşünün: Burası eskiden neydi? Şuydu: Kıyısı vatandaşa kapalı bir çirkinlik abidesi... Şimdi ne olmuş? 24 saat vatandaşa açık, upuzun ve çok şık bir yürüyüş alanı... Bu bile yeter de artar Galataport’u anlayışla karşılamaya.