Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

BİR DÜŞÜNME HATASI - NEDEN VE SONUCU BİRBİRİNE KARIŞTIRMAK

Dışarıdan bize intikal eden iletiler önce önyargılarımıza sonra düşünme biçimimize çarptıktan sonra algılıyoruz. Bu nedenle önyargılı ve yanlış düşünme malulü kişilere bir meseleyi anlatmak oldukça zordur. Sizin anlattıklarınız onun ön yargılarıyla değişir, yanlış düşünme biçimi ile bambaşka bir şeye dönüşebilir.

Günlük hayat içinde çoğu zaman neden sonuç ilişkisini birbirine karıştırıyoruz. Bu durumda olayları, olguları anlayamadığımız gibi sorunlara çözüm üretmemizi de önlemektedir. Çünkü nedenler ortadan kalktığı zaman sonuçlar ortadan kalkar ama sonuçlar ortadan kalktığı zaman neden ortadan kalkmaz. Bu durum başka sorunlara yol açar.

Çocukluğumda bir rüya görmüştüm. Rüyamda bir mağarada altın topluyordum. Sabah uyandığımda anneme anlattım. Annem biraz kaygılı “rüyada altın görmek sıkıntıya işarettir.” dedi.

Ailecek geçim sıkıntısının, yoksulluğun yoğun olduğu bir dönemde yaşıyorduk. O sıra şunu düşündüm. Ben rüyamda altın gördüğüm için sıkıntı olmuyor. Geçim sıkıntısı yaşadığım için altın görüyorum. Rüyalar bilinçaltına ittiğimiz korkularımızın, kaygılarımızın, sıkıntılarımızın sembollerle ortaya çıkmasıdır. Rüyalar kişinin tamamen öznel dünyasıyla ilgilidir. Bu nedenle Freud, “Bir rüyayı en iyi o rüyayı gören kişi yorumlar” der. Özetle rüyada altın gördüğüm için sıkıntı oluşmuyor, sıkıntıda olduğum için altın görüyorum. Rüya bir neden değil bir sonuç olarak ortaya çıkıyor.

Memlekete gittiğimde kız kardeşim pencerelerinin baktığı apartmanın çatısında bir baykuş gördüğünü, o apartmandan bir ölü çıkacak diye düşündüğünü ama bir yıldır ölü çıkmadığını anlattı.
Ben ona baykuşun uğursuz algılanmasıyla ilgili bilgi verdim. 

Elektriğin olmadığı zamanlarda evler geceleri gaz lambalarıyla aydınlatılıyor. Genelde gaz fazla gitmesin diye gece belli bir zaman diliminde gaz lambaları söndürülüyor. Ortalık karanlığa bürünüyor. Ancak ölümcül hastalar olduğu zaman gaz lambası söndürülmüyor, ölmeye yüz yutmuş hastaların başında dua okunuyor. Bu nedenle karanlık evler arasında bir tek ölümcül hastanın evinin ışıkları yanıyor. Baykuşlar bu ışık nedeniyle evin damına konuyor ötüyorlar. Baykuş ötüşüyle ölen hasta arasında bağlantı kuruluyor. Evin damında baykuş öterse o evden ölü çıkar inancı yaygınlaşıyor. Oysa baykuş öttüğü için evden ölü çıkmıyor. Ölü evinde ışık yandığı için baykuş orada durup ötüyor. Aynı şekilde horoz öttüğü için sabah olmuyor, sabah olduğu için horoz ötüyor.

Yöneten ve yönetilenler konusunda neden sonuç ilişkisini kurarken de yanlışa düşüyoruz.

Antik yunanda demokrasinin ilk oluşumu sırasında demokrasi konusu oldukça çok tartışılmıştır. Herkes eşit şekilde bir oy kullanıyor ve bu oyların sayımı sonrasında sayısal çoğunluğu elde eden grup tarafından yönetim belirleniyor. Burada şöyle bir sorun görülmüş. “Bilgili, bilinçli ve erdemli bir insanın oyu ile bilgisiz, bilinçsiz ve erdemsiz bir insanın oyunu nasıl eşit kabul edeceğiz.” Bu soruna çözüm olarak, “oylar sayılmamalı tartılmalıdır” diye fikirler ortaya atılmıştır. Diğer yandan “ancak bilgili, bilinçli ve erdemli insanlar bir toplumda çoğunluktaysa orada demokrasi olur, eğer bilgisiz, bilinçsiz ve erdemsiz insanlar çoğunluktaysa yönetimi de bu türden insanlar oluşturacağı için orada demokrasi olmaz” demişler. Bu nedenle “Demokrasi ancak erdemli insanların rejimidir” mottosu ortaya çıkmıştır.

Yönetimi oluşturan kişiler yönetilen kişilerin tercihleri sonucudur. Biz nedenleri değil sonuçları yargılıyoruz. Nedeni göz ardı edip sonucu yargılamak bir çeşit akıl sakatlığıdır. Nedenler ortadan kalktığı zaman sonuçlar da ortadan kalkacaktır.

Bir Çin atasözü vardır. “İşler kötüye gidiyorsa bir aynaya bakın” der. Yani kötü giden şey sonuçtur, neden sizsiniz.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar