Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

BİR YAŞ HİKAYESİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Dünyaya geldiğimde, babam abime evde bulunan kuranı kerimin son sayfasındaki boş sayfaya doğum tarihimi yazdırmış. 

İlkokula kaydolduğumda kaydeden öğretmen benim çok küçük olduğumdan bahisle kaydetmek istememişti. Küçük olduğumu söylediğini hatırlıyorum. Sonra gelsin, gitsin hevesini alsın, diye kayıt yaptı. Başarılı olunca küçüklüğüm sorun olmadı ve ilkokulu birincilikle bitirdim. Ancak bir sorun vardı. Diploma veremiyorlardı. Çünkü nüfus cüzdanım yoktu. Öğretmen bana birkaç nüfus cüzdanımı getirirsem diploma verileceğini söyledi. Babama söyledim ama babam o tür işlerle pek ilgilenmeyi sevmezdi. Öğretmen nüfus cüzdanım konusunda benim çaresiz kaldığımı öğrenince nüfus müdürlüğüne gidip kendisi almış. Doğum tarihim 20.5.1960 olarak yazılmıştı. O zaman için tarihin hiçbir önemi yoktu. Önemli olan nüfus cüzdanı ve diploma meselemin çözülmesiydi.

Uzun süre doğum tarihimin ne olduğu hiç umurumda bile olmadı. Ailenin içinde kimsenin de umurunda değildi. Çünkü doğum günü kutlanması diye bir kavram ve adet de yoktu. 

Aradan çok zaman geçince doğum tarihi gündeme geldi. Nüfus cüzdanında yazılan gerçek doğum tarihim değildi. Küçük yaşta okula gitmeme rağmen normal yaş üzerinden gitmiş gibi hesaplanıp yazılmış olabilirdi. Ya da benden önce doğduktan sonra bir süre yaşayıp ölen iki kardeşimden birinin kaydı üzerine yapılmış olabilirdi. Kuranı Kerimi ise kardeşim camiye hediye etmişti. Dolayısıyla benim doğum tarihi de camiye hediye edilmişti. Camiden hediye edilen kuranı kerimin peşine düştük ama kuranı kerim buharlaşmıştı, yoktu bulunamadı.

Gerçek doğum tarihim üzerine hatırlanan ve bilinen tek delil, komşu ve teyze oğlu ile aynı ayda doğduğumuz aramızda sadece hafta olduğu bilgisi idi. Geçenlerde teyze oğlunun doğum tarihini öğrendim. 20.8.1963 olarak bildirdi. Komşumuzun oğlunun ise nüfus cüzdanındaki kaydın 5.5.1963 olduğu bilgisini edindim. Arada haftalar değil aylar vardı. Ancak iki dönem belediye başkanlığı da yapan komşu oğlunun varlıklı bir aileye mensup olması ve zamanında kayıt yaptırma ihtimalinin yüksek olduğu kanısına vardım. Böylece doğum tarihimin mayıs ayının yirmisi olduğu tam bilinmemekle birlikte mayıs ayı içinde 1963 yılında doğduğum ortaya çıkmış oldu. Böylece resmi yaşıma göre üç yaş daha gençleşmiş oldum.

Yaşanan yılların sayısı değil niteliği önemlidir. Her canlı yaşadıkça yaşı ilerler. İnsan yaşadığı zamanın hakkını veriyorsa hem kendine hem çevresine faydalı bir hayat sürüyorsa değerlidir. Yaşadıklarından ders alıyorsa, dünyaya ve hayata artı değer katıyorsa bir anlamı vardır. Hz. Ali’ye atfedilen bir söz var. “Sen doğarken ağlıyordun, başkaları gülüyordu. Öyle bir hayat yaşa ki öldüğünde, sen gülesin başkaları ağlasın.”

UNESCO yaşlılık tanımı: "Bir insan konfor alanının dışına çıkamıyorsa yaşlıdır" Diğer ifadeyle, yeni şeyler öğrenmiyorsa, artık şaşırmıyorsa ve çoğu şeyi bildiğini düşünüyorsa yaşlıdır. Merak etmiyorsa, keşfetmiyorsa yaşlıdır. Geçmişte, geçmiş anılarında yaşıyorsa yaşlıdır, sürekli eskiyi tekrar ediyorsa yaşlıdır
Her gün yeni bir gündür. Her gün yeni bir başlangıçtır. Her gün yeni bir keşiftir. Hayat öğrendikçe güzelleşir.

Doğum günümü kutlayan dostlara ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İyi ki hayatımda varsınız. Hepimiz hayat şarkısını oluştururken bu şarkının farklı ama ahenkli kelimeleriyiz. Hayat melodimiz, farklı seslerimizin ahenkli bütünlüğü içinde doğuyor. Sonra da onu yine zevk ile dinliyoruz. Hayat böyle güzeldir.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar