Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

BİRAZ DÜŞÜNCE 

Öncelikle şehit olan asker ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu acımızın son olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.

Politika güç savaşıyla beslenir.  Güçlü olan aynı zamanda haklı olduğunu ilan eder. Zaten yenik olanın itirazı da bir işe yaramaz. Herkes güçlüden yana olur. İbni Haldun’un deyimiyle “Mağlup galibi taklid eder”ek, ona  içten içe biat eder.

Mademki güç savaşında kazanmak  haklılığı ve meşruiyetini beraberinde getiriyor o halde  türlü hile ve ahlaksızlığın kullanılması işin doğası gibi görülür. Ne de olsa kazanınca haklılık ve meşruiyet kendiliğinden gelecektir. 

Esasında güçlü olan haklı değil haklı olan güçlü kabul edilmelidir. Ama biz tarih okurken hep savaşların tarihini okuruz ve zaferleri kutsarız. Tarihte siyasal gücü eline geçirenlerin kahramanlıklarını okuruz. Öğrendiğimiz tarih toplumun bütün yüzü değil değil sadece  siyasal güçlerin hikayesidir. 

Topluma huzur, barış ve sevgi getiren önderlerin tarihte yeri yoktur. Tarih okurken onları göremeyiz, savaş kahramanlarını öğreniriz. Savaşların değil barışların tarihini okumak gerekir.

Siyasal güç uğruna kardeş ve evlat katli bile bize garip gelmez. "Siyaseten katl “dediğimiz bir cinayeti bile başında siyaset olduğu için meşru kabul ederiz.

Güçlü olan gücünün şiddetiyle herkesi korkutmak ister. Onun için gerçekleri kimse söyleyemez. Bu durum birbirini yıkan ve kısır döngüye dönüşen bir güç savaşına döner.

Krusçev’le ilgili bir anekdot bunu bize çok güzel anlatır.

Stalin'in öldüğü ve Krusçev’in başbakan olduğu gün, kabinesinde ilk kez kendi düşüncesini açıkladı. “Kırk yıldır yanıyorum. Stalin’in tarih boyunca kimsenin yapmadığı şeyleri yaptığını gördüm. “ dedi. Stalin devrimden sonra yaklaşık 10 milyon insanı öldürmüştü.  Arkalardan biri sordu. “madem durum böyleydi ve o insan bir katildi, sen ne yapıyordun? Neden bunu daha önce söylemedin.”

Krusçev güldü ve: “Yoldaş ayağa kalk da yüzünü göreyim. Ve lütfen bize adını söyle.” Kimse kalkmadı. Iki kez tekrarladı ve sonra “ Şimdi neden sessiz kaldığımı anlıyor musun? Cevabımı duydun mu? Ayağa kalkmış olsaydın, Staline karşı tek kelime etseydim başıma neler geleceğini anlamış olacaktın” dedi.

Devlet yönetiminde adalet, ehliyet liyakat, istişare ve şeffaflık olmalı ki demoktratik  bir yönetim olabilsin.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar