Köyde biri komşusunun horozunu çalmış, koltuğunun altında paltosuyla da örterek götürürken komşusuyla karşılaşmış. Komşusu horozunun çalındığını ve bulamadıklarını anlatmış.
Bunun üzerine horozu çalan, hırsızlığın ne kadar çirkin olduğuna dair bir vaaza başlamış. Sonunda hırsızlığı lanetleyip hırsızı nasıl bulacağına dair komşusuna öğütler vermiş. Derken birdenbire paltonun açık yerinden horozun ibiği görülmüş.
Horozu çalınan,“Yahuu hırsızlık konusunda çok doğru şeyler söylüyorsun, hırsızı bulmam konusunda da bana güzel öğütler veriyorsun. Ama şu horozun ibiğini görmemiş olsam bütün bunlara inanırdım.” demiş.
Horozu çalan ciddileşmiş. “Kardeşim sen benim dediğimi tut, verdiğimi yut. Şimdi ibiği ne karıştırıyorsun?” demiş.
**
İDEALİZMİN GERÇEKLE DANSI
Bir delikanlı kitap evine girdi. Kitapçıya siyaset üzerine ne tür kitaplar olduğunu sordu.
Kitapçı ne istediğini anlamaya çalışarak;
-Ödev mi yapacaksın, tez mi hazırlayacaksın? diye sordu.
Delikanlı bir ideali ifşa ediyormuş gibi konuştu:
-Hayır! Bu ülkede dürüst siyaset yapılmıyor. Ben bu ülkede dürüst siyaset olsun istiyorum. Bunu gerçekleştirmek niyetiyle siyasete atılmayı düşünüyorum. Örneğin “Dürüst siyaset nasıl yapılır?” diye bir kitap var mı?
Kitapçı gülümsedi sonra devam etti.
-Bu isimde bir kitap hatırlamıyorum. Ama mizah kısmına bak belki bulabilirsin, dedi.
Yorum Yazın