Ömer Baysal (Topal Omar), eski belediye binasının olduğu yerde, ön cephesi iki metre, derinliği altı-yedi metre olan bir dükkânda ticaretle uğraşmaktadır. İki yan duvara yaslanmış tahta rafların gözlerinde tuz, sabun, kil, üzüm, leblebi, şeker vs bulundurur. Üst taraflarda da Amerikan yağından İngiliz tuzuna kadar her şey vardır. Ogünlerde aranan bir şey olduğunda, Topal Omar’da vardır, denilirdi.
Bir gün, yabancı bir şahıs alışveriş için dükkâna gelir. Aradığı şey arka taraflardadır. Lazım olan şeyi alırken, raftan gizlice bir de sabun alıp cebine sokar. Topal Omar bunu görür. Adam, aldığı şeyin parasını verirken “Eeeey Hak!” diye esner.
Topal Omar işte burada taşı gediğine koyar: -Hak’kı biliyorsan sabunu bırak!
**
(Erol Civeliklioğlu, S.D.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü, Senirkent Fıkraları Üzerine bir araştırma, Yüksek Lisans Tezi, 2010)
**
Günümüzde en büyük sorunlardan biri budur. Adam hem Hak der hem de hırsızlığı bırakmaz. Adam cahildir ama ukalalığı da bırakmaz. Adam mizahtan anlamaz ama fıkra hakkında ahkam kesmeyi de bırakmaz.
Yorum Yazın