Derste, kitap okumanın önemini anlatıyorum. Okuyan, sorgulayan, düşünen bir toplum olmadıkça demokratik bilincin ve hukuk bilincinin gelişmeyeceğini anlatıyorum.
Bir yazarın, “Sadece ders kitaplarıyla yetişen kişiler dadısından başka kimseyi tanımamış çocuklar gibidir.” Sözünü hatırlatıyorum. Bu nedenle zekanın verimin artması, muhakeme ve hayal gücünün gelişmesi için bol bol kültür kitapları okumalarını tavsiye ediyorum.
Japonya’yı gezmiş bir turistin Japon mucizesini, “Kitapçı dükkanlarında kuyruk olmasına” bağladığını aktarıyorum.
Derken arka sıralardan bir el kalkıyor. Konuyu destekleyecek ya da meraklı bir soru gelecek umuduyla söz veriyorum. Söz alan kişi:
-Hocam, kuyruk deyince, dersten biraz erken çıkabilir miyiz? Yemekte kuyruk oluyor, bazı yemek çeşitleri kalmıyor, diyor.
Ben artık bunun üzerine ne diyeyim? “Buyurun cenaze namazına" diyorum.
**
Yayıncım zaman zaman telefonla arayıp kitabımı sipariş verenlerle ilgili bilgi veriyor. Para kazandığı için değil, kendisi de bir kitap sevdalısı aynı zamanda. Kitap maddi bir nesneden ziyade manevi bir ışıktır. Christopher Morley, “Bir adama bir kitap sattığınız vakit, ona yalnız 250 gram kâğıt mürekkep ve tutkal satmazsınız, bütün bir yeni hayat satmış olursunuz.” der.
Birçok insanın bir öğündeki bir porsiyon yemek fiyatına bir kitap almayı tercih etmemeleri paradan ziyade bir kültür meselesidir. Namık Kemal, “İnsanın hayvaniyeti yemekle, insaniyeti okumakla kaimdir.” diyor. Midemize gösterdiğimiz ilgi kadar beynimize de ilgi gösterirsek, ancak o zaman, daha iyi yaşamak yolunda mesafe alırız.
Yorum Yazın