Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

BİRAZ TEBESSÜM - SÖZCÜKLERİ YEMEYİN, YEDİKLERİNİZE DİKKAT EDİN!

Polonya asıllı Amerikalı bilim adamı Alfred Korzybski (1879-1950) dili kullanma ve dile tepki verme biçimlerinin incelenip arındırılması yoluyla insanın düşüncelerini kuşaktan kuşağa aktarma yeteneğini geliştirmeyi amaçlayan bir dilbilim felsefesi oluşturmuş düşünürdür. Ünlü bir vecizesi var: “Harita arazinin kendisi değildir.”

Ben de bundan ilham alarak, “Sözcükler olgunun kendisi değildir” diyorum. Nasıl ki harita bir sembolse arazinin kendi değilse sözcükler de olguların sembolüdür, kendisi değildir. Ancak zihnimiz sembolle olguyu birbirine karıştırabilmektedir. Sembolle olgu özdeş olarak algılanınca bizi sembollerle gerçeklikten uzak bir şekilde yönetmek mümkün olmaktadır.

Korzybski şöyle bir deney yapar. Sınıfa girer. Öğrencilerden ön sıradakilere düz beyaz kâğıda sarılmış, sarı bisküviler ikram eder. Öğrenciler ikramdan memnun kalırlar. Korzybski,” Güzel bisküvi” diyerek öğrencilerin onayını alır. Sonrasında bisküvinin üstündeki beyaz kâğıdı yırtar orijinal pakette köpek resmi ve köpek bisküvisi yazısı ortaya çıkar. Öğrencilerin ikisi kusmaya başlar. Bir diğeri de ağzını tutarak lavaboya koşar.

Korzybski, öğrencilere şöyle söyler: “Görüyorsunuz ya!” “Size az önce insanların sadece yemek değil, sözcükleri de yediğini, ikincisinin (sözcüklerin) tadının genellikle ilkinin (bisküvinin) tadını bastırdığını gösterdim.”

**
Günlük hayatta da bize sürekli sözcük yediriyorlar. En kötü olguların üstündeki etiketi değiştirerek yani olguyu yansıtmayan sözcükle bizi rahatlıkla yönetebiliyorlar. Yoksul musun? Sana, “sabır sınavında başarı fırsatı verdiklerini” söylüyorlar. Hakkın mı yeniyor? Sana, “Kadere rıza gösterirsen en büyük ödül senin” diyorlar. Adaletsizliğe karşı mı geliyorsun? Sana, “İsyan şeytanın, teslimiyet Müslümanın özelliği” diyorlar.

Gümrükte sık anlatılan bir fıkra var. Adamın biri, valiz dolusu saati gümrükten kaçak olarak geçirmek ister. Gümrük memuru valizi açar ve sorar: “Bunlar ne?” Adam “tavuk yemi” der. Memur bu kez, “hiç böyle tavuk yemi olur mu” diye sorunca, Adam, “Valla ben tavukların önüne koyuyorum, yerlerse” diye cevap verir.

Sözcükleri yememiz için önümüze koyuyorlar. Sözcük olgunun kendisi değildir. Olguya bakıp neyi yiyip yemeyeceğimize ondan sonra karar vermemiz gerekiyor.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar