Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

BİRAZ TEBESSÜM - VELVELENİN BÖYLESİ

Köyde ağa keyfine düşkün şatafata düşkün bir hayat yaşıyor. Fakat köylünün ciddi geçim derdi var, tabiri caizse ekmeğe muhtaç hayat yaşıyorlar. 

Bir gün ağa sofrayı hazırlatmış, kâhyayı da çağırmış hem rakı içecekler hem de sohbet edecekler. Her şey hazır ama konakta rakının kalmadığı anlaşılmış, O saatte temin etmek de pek mümkün görülmüyor. Ağanın keyfi kaçmış ama yapacak bir şey yok. Ağa kâhya ile hem yemek yiyor hem de sohbet ediyormuş. Kâhya köy halkının sıkıntılarından bahsetmiş, eve ekmek götüremediklerini söylemiş. Ağa o gece rakı bulamadığına gönderme yaparak biraz da kahırlı bir şekilde; “Yav bırak kâhya” demiş, asıl dert benimki, köylünün derdi dert mi, onlarınki velvele” demiş.
**
Bir kimsenin acı ve sıkıntısı başkasına dert gibi görünmez anlamında “Eldeki yara, duvardaki kovuk” diye bir deyim var. Nasreddin Hoca bir kış günü hamamda yıkanırken “Millet soğuktan donuyor” demişler. “Yok yav bu havada hiç donulur mu?” demiş. Kendisi hamamda sıcak ortamda ya herkesi de aynı konumda sanıyor. Çünkü üzüntü içinde olan kendisi değil. Bir Japon atasözü “Bir yaşlı hamallık yapıyorsa ondan herkes sorumludur.” Der. Bizi insan yapan en temel özelliğimiz empati yeteneğidir. Hepimiz insanlık ailesinin bir ferdiyiz. Birimizin derdi aslında hepimizin derdi olarak bilinmedikçe gerçek insanlığımıza yükselemeyiz.
**
(Velvele: Gereksiz telaş, gürültü ve heyecan. TDK sözlüğü)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar