Mevlüt Tezel

Mevlüt Tezel

Mail: dfdklggl@hotmail.com

Bu mitinge mutlaka izin verilmeli

Kovid-19 aşısı karşıtları 11 Eylül'de İstanbul Maltepe'de 'Büyük Uyanış' ismiyle miting düzenlemeye hazırlanıyor ama mitinge Maltepe Kaymakamlığı'ndan izin çıkmadı.
Miting için izin başvurusunu yapan Anadolu Birliği Partisi'nin Genel Başkanı Bedri Yalçın ise mitingin açıklanan tarihte Maltepe'de yapılacağını söyledi. Gazeteciler Yalçın'a "Valilikten izin alındı mı" diye sordu. O da "Evet" yanıtını verdi.
Öyleyse biri yalan söylüyor!
Gazeteciler sonra aynı soruyu İstanbul Valiliği'ne yöneltti. Valilik de şu ana kadar bu yönde verilen bir iznin olmadığını açıkladı. 'Şu ana kadar' derken, ileride belki bir değişiklik olur mu denmek istendi acaba? Kafam iyice karıştı!
Bence mitinge izin verilmeli. Düşünce özgürlüğü de bunu gerektirir. Bırakın fikirlerini açıklasınlar. Mitinge izin verilmezse aşı karşıtlarının eli güçlenir. "Bakın bizi konuşturmuyorlar bile" derler.
İzin verildi diyelim. Mitinge katılanlar Kovid-19 aşı olduklarını, hastalığı geçirdiklerini ya da PCR testi sonucunu göstermek zorunda değiller mi? Böylece tarihin en az katılımlı mitingi gerçekleşmiş olur.

AFİŞİ DE ENTERESAN
Hadi valilik aşı karşıtlarına özel mitingde PCR testi istemesin. Ama o zaman da mitinge katılanlar arasında Kovid'li olanlar çıkarsa ne olacak?
Mitingin afişi de enteresan. 'Büyük resmi gör'enler toplanmış sanki! 'Büyük uyanış', 'Küresel çetelere karşı tek ses!', 'Özgürlük için pandemiye dur de!' sloganlarının yer aldığı afişte Türkiye bayraklı bir şemsiyenin altında insanlar duruyor.
Konuşmacılar arasında unvanı en yüksek kişi bir operatör doktor. Medyatik, tanınmış olan ise iki kişi var; gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak ve en son ne zaman albüm çıkardığını hatırlamadığım şarkıcı Bora Gencer. Yani konuşmacı kadrosu çok zayıf!
Galiba aşı karşıtlarını gözümüzde fazla büyütmüşüz! Aşı karşıtları isterlerse her hafta miting yapsın! Katılımcılar mesafesiz, maskesiz kol kola girip coşkuyla fikirlerini açıklasınlar. Ne de olsa "Aşı gereksiz" diyorlar!
Mitingde Bora Gencer meşhur şarkısı 'Seve Seve Ölürüm'ü söylesin, Dilipak da katılımcılara her fırsatta mucizevi faydalarını anlattığı keneviri dağıtsın. Küresel güçler şöyle bir kendine gelsin!

***


TACİZ Mİ, BEĞENMEK Mİ?
Marmaray'a binen bir erkek yanında duran bir kadın tarafından gizlice videoya alındı. Kadın yanındaki erkeğin yakışıklı olduğunu ima eden kaş göz hareketleri yapıp, dudağını ısırıp "Yanımdakine bakın çabuk. Ben düştüm" diye paylaşım yaptı. Ve bu video paylaşım rekoru kırdı, tartışma yarattı.
Evet, bu videoyu bir erkek çekse linç yerdi ama videoyu çeken cool, havalı bir kızdı! Ortalama bir tip de olabilirdi, fark etmez.
Kızın yaptığına 'taciz' diyenler de var. Zaten tacizin kadını erkeği olmaz. Öte yandan kız videoyu çekerken erkeğin yüzünü tam göstermemeye çalışmış ya da net çekememiş. Erkeğin yüzünün net gözükmemesi yapılan eylemi taciz sınıfına sokar mı ya da taciz eylemini hafifletir mi bilmiyorum. Ama video eğlenceli, küfür ya da hakaret yok. Kızın tavırları biraz komik ve fonda çalan müzik ise baştan çıkarıcı. Videoyu çeken gerçekten 'düşmüş' ama nereye!

Aslında video izinsiz çekilse bile yapılan paylaşımda seksi ve yakışıklı olduğunun söylenmesi birçok erkeğin hoşuna gider. Hatta kıza DM'den yürüyenler bile olabilir.
Asıl tartışmamız gereken; hangi hareketler tacize girer ya da flört girişimi kabul edilir.
Bir kişi masumane flört girişiminde bulunsa bile karşı taraf tipini beğenmezse onu tacizci ilan edebilir. O kişi olay yerinde dayak yiyebilir, tutuklanır, sosyal medyada linç yer. Tacizle-flört girişimi arasında ince bir çizgi var.
Özetle geldiğimiz nokta şudur; bir insanın karşı tarafı beğendiğini söylemesi veya ima etmesinin bile zor olduğu bir dünyada yaşıyoruz!

***


SAHTE PCR TESTİ İSTEYENLER DE SUÇLU
Türkiye'de birçok alanda PCR testi zorunlu hale gelince beklendiği gibi sahtecilik yapanların sayısı arttı. İnternette site açıp 300 TL karşılığında negatif PCR testi garantisi verenler var. Bunların arasında mutlaka sahte PCR arayanları kandıran dolandırıcılar da vardır.

Geçtiğimiz hafta İstanbul'da özel bir hastanede sahte aşı kartı düzenlediği tespit edilen üç hemşire tutuklandı.
Bazılarında aşı karşıtlığı fanatiklik boyutunda. Hem kendinin hem de toplumun sağlığını riske atmak için yasa dışı yollara başvuruyorlar. Bu nasıl bir bencilliktir?
Bence sahte PCR testi talebinde bulunanlar, sahte test sonucu verenler kadar suçlu. Sahtecilere göz açtırılmamalı. PCR testinde sahteciliğin önüne geçilirse, aşı yapanların sayısı artar.

***


GÜNEŞ KONTROLÜ KAYBETTİ
A Milli Futbol Takımı'nın başarısızlığından sadece Şenol Güneş sorumlu tutuluyor ama Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) da bu hezimetten sorumlu. TFF, son Avrupa Futbol Şampiyonası'nda yaşanan fiyaskodan sonra Güneş ile yollarını ayırmalıydı.

Dünyanın neresinde olursa olsun "Beni milli takımın başına getirmek için yalvardılar" diyecek kadar kontrolü kaybeden bir teknik direktörün anında istifası istenir! Ama TFF'de tık yok!

***


TFF UYUMA!
Brezilya Futbol Federasyonu, İngiltere'den milli maç için gönderilmeyen oyuncularının takımlarına ceza verilmesini talep etti. Bunu da FIFA'nın oyuncuları milli takıma göndermeme ile ilgili bir kuralına dayanarak yaptı.

İngilizler'in tutumu şımarıkça ve kibirliydi. Son Brezilya-Arjantin maçında yaşanan skandal hiç unutulmayacak. İngiltere bizim de bazı futbolcuların milli maça çıkmasına engel oldu. Türkiye Futbol Federasyonu, Brezilya gibi FIFA'ya başvurmayı düşünüyor mu acaba? Sonuçta İngiliz kibrinden biz de zararlı çıktık!

***


Altyazı
"Bir erkek sana umurunda değilmişsin gibi davranıyorsa, gerçekten umurunda değilsindir." (The River Why)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar