Mahmut Övür

Mahmut Övür

Mail: hygjh@hotmail.com

CHP ne veriyor, DEVA ve Gelecek ne istiyor?

Gerçekten tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Mesele dünyadaki tuhaflıklar değil, Türkiye siyasetindeki tuhaflıklar...
Son dönemde en tuhafıma giden şeylerden biri, sokaktaki insanın güvenini kazanamadığı için sürekli savrulan Yedili Koalisyon'un CHP'li cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na sol liberal aydınların övgüler düzmesi.
Onlardan biri de Prof. Dr. Nilüfer Göle... Göle, T24'teki "Masa, Meclis ve Meydan: Toplum ve siyasetin değişen koordinatları" başlıklı uzun yazısında tam 13 yıldır girdiği hiçbir seçimi kazanamayan, "çözüm süreci" ve "yeni anayasa" yapımı dâhil hiçbir demokratik adıma destek vermeyen Kılıçdaroğlu'nu "dünyaya örnek" gösteriyor:
"Kılıçdaroğlu'nun siyasal iletişim ve liderlik performansının bugün sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok ülkesinde popülist lider hegemonyasına ve temsili demokrasinin girdiği krize karşı yeni bir alternatif sunmakta olduğunu söyleyebiliriz."
Kendi sosyolojisini bile ikna edemeyen Kılıçdaroğlu'nun yaptığı siyaset mühendisliğinin böyle bir sonuca yol açması tuhaf değil mi?

YEDİLİ MASA'DAKİ TUHAFLIKLAR
İyi Parti'nin masayı dağıtıp sonra tıpış tıpış geri dönmesi o partiyi nasıl sarstıysa şimdi de milletvekili listeleri kavgası, masanın diğer partilerini sarsıyor.
SP ve DP'yi bir yana bırakırsak en büyük sarsıntı da AK Parti'yi tırtıklamak için kurulan DEVA ve Gelecek Partisi ile CHP arasında yaşanıyor.
Hiçbiri sokakta gerçek bir varlık gösteremediği için ne tek başlarına seçime girebiliyorlar ne de ittifak içinde bir ittifak yapabildiler. Oysa bir yıl önce Ali Babacan da Ahmet Davutoğlu da iddialı biçimde "Kendi logomuzla seçimlere gireceğiz" diyorlardı.
Daha ilginci, henüz Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı ilan edilmediği günlerde piyasaya, DEVA ve Gelecek partilerine CHP listesinden grup kuracakları 20'şer kadro verileceğinin söylenmesiydi.

DAVUTOĞLU 8 KİŞİDE DİRETİYOR
CHP kulisleri ayağa kalkınca ve adaylık da netleşince işin rengi değişmeye başladı. Sanki o sözler hiç verilmemiş gibi 3-4 kişiden söz edildi.
Sonuç böyle mi olur yoksa Davutoğlu'nun "En az 8 olmalı" dediği gibi biraz yükseltilir mi bilemem ama her ihtimalde DEVA ve Gelecek kadrolarının CHP listelerinde gösterilmeleri, CHP'lileri öfkelendirmese de küstürecek.
İstanbul'dan bir CHP milletvekili aday adayı şöyle diyor:
"Kendi adaylığımın elimden gitmesi değil, istemediğim isimlere oy vermek zorunda kalmam ağırıma gidiyor. Nâzım'ın dediği gibi, kabahatin çoğu bizde."
CHP cenahında yaşananlar ne kadar tuhafsa DEVA ve Gelecek partileri açısından da durum bir o kadar tuhaf...
Tuhaf, çünkü dün AK Parti'de başbakanlık yapan Ahmet Davutoğlu ile bakanlık yapan Ali Babacan ve siyasi kadroları, beklenen oyları alamadıkları için bugün çaresizce CHP listelerinden aday gösteriliyorlar.
Doğrusu Yedili Masa'daki tuhaflıklar bu kadarla da sınırlı değil. Kılıçdaroğlu, "Genel başkanlar aday olmamalı, partili cumhurbaşkanı da olmamalı" dedi ama tam tersini yaptı.
Meral Akşener, "Ben başbakan olacağım" dedi, partisini çöküşün eşiğine getirdi. "HDP'yle aynı masada olmam" dedi, HDP'nin vereceği oya mahkûm oldu.
Ama en vahimi, büyük beklentilerle yola çıkan DEVA ve Gelecek partilerinin CHP'ye "sığınmak" zorunda kalmalarıydı. Adları tarihe "sığınmacı partiler" olarak geçerse şaşırmam.
Türkiye'yi ve siyaseti doğru okumayan bu kadroları "zoraki" bir araya getiren siyaset mühendisi mi dünyaya örnek olacak?

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar