Mahmut Övür

Mahmut Övür

Mail: hygjh@hotmail.com

CHP’liler neden şaşırmadı?

CHP'nin F-Tipi dediği, daha sonraki tanımıyla da FETÖ ile ilişkisi 17-25 Aralık 2013'teki yargı darbesinden sonra çok tartışıldı.
Çünkü CHP, bu kirli yapının yasadışı elde ettiği bütün verileri hiç sorgulamadan kullandı. MİT TIR'ları dahil Türkiye'ye yönelik bütün operasyonlarına destek verdi, hatta foncu medyasıyla birlikte FETÖ'cülerin kapılarında bile yattılar.
Aslında bu ilişki birdenbire ortaya çıkmış değil, bir arka planı var. Kasım Gülek, Bülent Ecevit, Hikmet Çetin ve İsmail Cem ile Gülen'in gizli-açık ilişkisi bir yana, dönüm noktası Deniz Baykal'a yönelik kaset operasyonuydu.
O operasyonla CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu dönemi başladı. Bir anlamda CHP Milletvekili Yılmaz Ateş'in deyimiyle, CHP'nin "FETÖ'ye teslim olma" dönemi.
Bu ilişki öyle gizli saklı da yürütülmedi. 2012 Şubat'ından sonra ikili görüşmeler başladı, yurt dışı gezilerine Adnan Keskin gibi klasik CHP'lilerin de katıldığı bir süreçti bu. Derin ilişkinin mimarı da bizzat Kılıçdaroğlu'ydu.
Bu süreçte, Kılıçdaroğlu'nun Bosna ve ABD gezilerine alınmadıkları için Sözcü ve Halk TV bile tepki göstermişti. Ama nedense dışlanan birkaç ulusalcı dışında kimse bu gidişatı sorgulamadı.

TEK SORUMLU KILIÇDAROĞLU MU?
Faik Öztrak, Faruk Loğoğlu, Engin Altay, Engin Özkoç, Sezgin Tanrıkulu, Gökhan Günaydın gibi mangalda kül bırakmayan CHP'li aktörlerin hepsi Kılıçdaroğlu ile birlikte New York'taydı ve FETÖ'cülerle bir araya gelip, "AK Parti iktidarını nasıl yıkarız" hesabı yaptılar.
Hepsi de hızlı bir şekilde F-Tipi'ni unutmuş, bizzat kendilerinin "CIA ajanı" dediği FETÖ ile "dost" olmuşlardı.
Bu nasıl bir ilişkiydi?
CHP gibi laik, kendi deyimleriyle solcu bir parti nasıl olur da ABD'nin korumaya aldığı, kullandığı kirli bir yapıyla ilişki kurardı? Bu CHP'lileri, onların referans aldığı aydınları rahatsız etmiyor mu?
Diyelim tek bir kişi, mesela Kılıçdaroğlu böyle bir ilişki kurmuş olsa şaşırtıcı olmaz. Ama bütün bir CHP yönetimi bu ilişkinin içindeyse ne diyeceğiz?
Ortada bir "suç ortaklığı" mı var yoksa geçmişe dayanan daha derin bir Atlantik örgütlenmesinin açığa çıkmış hâli mi emin değilim. Bu basit bir ittifak veya oy devşirmeyle açıklanamaz.

NOTLARDA BAYKAL'LA İLGİLİ ŞAŞIRTAN AYRINTI
Önceki gün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ısrarla sorduğu ve aylarca tartışılan "Kılıçdaroğlu, Pensilvanya'yı aradı mı aramadı mı" sorusuna cevap veren diş hekiminin tanıklığını yazdım. İnanılır gibi değil, CHP cenahından yine "tık" yok. Anlaşılan FETÖ'yü içselleştirmişler... Öyle bir içselleştirmişler ki hiçbir CHP'li, "Bizim genel başkanımız neden bir dişçi muayenehanesinde FETÖ'cü Mustafa Yeşil'le buluşur?" diye sorgulamadı.
Kimse de buna şaşırmıyor.
Bu duruma sadece İzmir'deki CHP'liler biraz şaşırmış. Onlar da sadece işadamı Bedri Serter'in "hızlı yükselişi"ni hatırladıkları için şaşkınlar. İzmirli bir CHP'li şöyle diyor: "Şimdi jeton düştü, o tarihte bu adamın bu kadar hızlı yükselmesine bir anlam verememiştim."
Yazıyı okuyan CHP'liler fark etti mi bilmiyorum, o yazıda beni de FETÖ elebaşı Gülen'in Deniz Baykal'la ilgili şu sözü şaşırttı:
"F.G. zaman zaman Deniz Bey'le bir araya geldiğini, uçakta sarıldıklarını anlattı."
Eski Bakan Mehmet Sevigen, "Mümkün değil" dedi ama yine de merak ettim.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar