Mevlüt Tezel

Mevlüt Tezel

Mail: dfdklggl@hotmail.com

Depremde yargı dağıtan Fazıl Say duvar mı yıktı?

GÜNAYDIN yazarı Bülent Cankurt yine bomba bir habere imza atmış.
Say, Nişantaşı Hüsrev Gerede Caddesi'nde yan yana iki apartmanın bahçe katlarını satın alıp birleştirmiş ve tek daire yapmış.
İddialara göre ünlü piyanist bu genişletme işlemleri sırasında aradaki perde duvarlarını yıktırmış.
Bu habere "Yok artık" diyorum.
İki apartmanın zemin kattaki birer perde duvarları eksik mi yani?



Ayrıca iki apartmanın bahçe katları aynı hizada olmadığından bahsediliyor. Durum böyleyken perde duvarlarının yıkılması daha büyük risk teşkil etmez mi?
Cankurt'un haber kaynakları sağlamdır ama bu haberin doğru çıkmasını istemem.
Say gibi toplumsal meselelere duyarlı, örnek sanatçı profili çizen dünyaca ünlü bir piyanist bunu nasıl yapar?
Daha yeni deprem felaketi yaşadık üstelik. Tek konuştuğumuz konu da binaların güvenliği.



Birçok konuda Twitter'da yargı dağıtan Say, 6 Şubat depreminden sonra da gördüğü yanlışlar hakkında sert eleştiriler yapmıştı.
Say daha sonra da yine Twitter'da İstanbul depreminin konuşulmasından sıkılıp, insanların psikolojisinin bozulduğundan bahsetmişti.
Acaba bunları yazarken yıktırdığı perde duvarlar mı aklına gelmişti?
İddialar vahim, umarım doğru çıkmaz.
Say'ın acilen bir açıklama yapması gerekiyor.

***


SESSİZ LÜKS
Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, İngiliz stilinin benimsendiği ünlü bir markanın mağazasında alışveriş yaparken objektiflere yansıdı.
Bu markanın koleksiyonun zamansız ve klasik giyim tarzına hitap etmesini beğendiğini dile getiren Koç, "Klasik giyinmek daima modadır, yani bir anlamda demode olmak da modadır. Siz değişmezsiniz ama moda devamlı değişir, moda gelir geçer değişmeyen klasik giyimdir" demiş.
Demode olmak da modadır! Tuttum bu lafı.



Koç yine güzel bir tavsiyede bulunmuş. Modayı takip ederken kendilerine yakışmayacak kıyafetler alanlar var.
Son dönemde Koç gibi elit zenginler arasında 'quiet luxury' (sessiz lüks) tercih ediliyor.
'Yavaş moda' diyebileceğimiz 'sessiz lüks' akımı, sadelik ve zarafet arasında doğru orantılı bir ilişki kuruyor.
Bu tarz giysilerde materyal ve işçilik en yüksek kalitede ama sadelikten ödün verilmiyor.
Kalitesini insanların gözünün içine sokmayan, abartıya kaçmayan bu giysilerin değerini de sadece aynı statüde insanlar anlıyor.
'Quiet luxury' akımına meraklı olanlara 'Succession' dizisini izlemelerini öneririm.

***


NE YAPTIN ARDA?
Seçil Erzan'ın kırık cep telefonuna ait bilirkişi raporunda, Arda Turan'la arasında geçen bin 179 mesaj ortaya çıktı.
Konuşmalarda, Turan'ın kendi kaybını kurtarmak için fona para aktarabilecek farklı isimleri Erzan ile değerlendirdiği anlaşılıyor.
Konuşmalarda, Erzan'ın para gerektiğini söylemesi üzerine Turan'ın ise nakit para verecek kimseyi bulamadığını yazdığı görülüyor.
Arda'nın fona katmak için yeni isim arayışına giriyor "Bir iki kişiye sordum nakitleri yok. Emre aradı da pazartesiye kadar olmuyor" diyor.
Erzan, Galatasaraylı Sabri ve Hakan Balta'yı soruyor.



Arda da "Futbolcular olmaz Seçilim bunlar canımızı yerler ne zaman ne oluyor" diye yanıt veriyor.
Ve ekliyor: "Bunun tek yolu bence yüklü mevduatı olan müşterilerinden birine, güvendiğin samimi olduğun, size bir aylık bir işlem yapacağız.
2 milyon dolarına makul bir şey kazanacak birini bulmak." Arda o 2 milyonluk sazanı buldu mu acaba?
Arda'nın yönlendirip Erzan'ın dolandırdığı kişiler var mı henüz bilmiyoruz.
Ama bu konuşmalar Arda'nın parasını kurtarmak için Erzan'a müşteri bulmaya çalıştığını gösteriyor.
Yazışmalarda şu bölüm ilginç:
Erzan; "Sen benim ölene kadar canım kanımsın kader birliği yapmışız biz artık..." diyor.
Arda da "Canımsın inşallah iyi olacak her şey..." diye karşılık veriyor.
Kader birliği!
Bu yazışmalar Arda'yı çok zor duruma soktu. Eğer Erzan'la ortak hareket ettiği saptanırsa gerisini düşünmek bile istemiyor.
Kariyerinde Barcelona'ya kadar yükselen Arda'nın sonra yaşadığı serbest düşüş gerçekten trajik.
Filmlere konu olacak bir düşüş bu.

***


'HER ŞEY DAHİL' BİTİYOR MU?
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı Kaan Kavaloğlu, otellerdeki 'her şey dahil' sistemini değiştirmeye yönelik bir çalışma yaptıklarını açıkladı:
"Her şey dahil sistemini düşük, orta ve yüksek seviye olarak planladık.
Otellerin gelirine göre de bunu raporladık.



Bu sistemin standardını belirleyeceğiz artık." 'Her şey dahil' sistemini bu köşede çok eleştirmiştim. İsrafa yol açar, ucuz turisti çeker, turistlerin otellerden dışarı çıkmasını önler ve onlara daha fazla para harcatmaz.
Bu sistemin başta tutmasının en büyük nedeni de Akdeniz'deki rakibimiz olan ülkelerden daha geç turizm sektörüne yatırım yapmamızdı.
Oteller yeni ve 'her şey dahil' sistemi ucuz olunca müşteriyi mıknatıs gibi çektik. Ama gelenler zengin turist değildi.
Zamanla bu kısır döngü aşılmaya başlandı, umarım turizm gelirimizi artıracak doğru modeller bulunur.

***


'İNDİ-BİNDİ' 120 TL ÇOK!
İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu, taksi ücretlerine yüzde 65 zam istedi. "İndi bindi" ücretinin de 120 TL olması gerektiğini söyledi.
Her şeye zam gelirken elbette taksiciler de zam isteyecek. Ama "İndi-bindi ücretinin 70 TL'den 120 TL'ye çıkması yüzde 71 zam demek.
Asgari ücrete yüzde 49 artış yapılan bir ülkede yüzde 71 zam yüksek!
Eğer bu çağrı kabul görürse taksi şoförleri bu sefer kısa mesafe tercih etmeye başlar. Uzun mesafe yolcuları taksi bulmakta zorlanır.
15 milyon 907 bin 951 nüfusu olan İstanbul'da 19 bin 16 taksi çok az. Taksi başına 837 kişi düşüyor.
Bu sayı, Paris'te 366, New York'ta 309! Taksi sayısı artırılmalı.
Taksi ücretlerinde yapılacak artışta müşteri tarafı da düşünülmeli.

***


Altyazı
"Sürekli şüphe içinde ve telaşlıyız. Durup düşünmeye zamanımız yok." (Ayna)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar