Mevlüt Tezel

Mevlüt Tezel

Mail: dfdklggl@hotmail.com

Doktorun hiç mi hatası yok?

Dün İstanbul- Fatih'te bir halk otobüsünde yaşanan kavganın videosu medyada gündem oldu. Olay şöyle gelişiyor; doktor olan bir yolcu şoföre otobüsün Cevizlibağ'dan geçip geçmediğini soruyor.
Şoför "Görmüyor musun, orada yazıyor" şeklinde tepki gösterince doktor cep telefonu kamerasıyla kayıt almaya başlıyor.
Doktor: "Böyle kaba davranmaya hakkınız yok."
Şoför: "Sormana gerek yok orada tabelada yazıyor."
Doktor: "Göremedim."
Şoför: "Göreceksin"!
Doktor: "Ne biçim konuşuyorsunuz siz ya"
Şoför el frenini çekiyor: "Sen kaşınıyor musun oğlum? Psikolojimi mi bozacaksın lan? O elindeki ne senin elindeki?"



ŞOFÖRLE KONUŞULMAZ
Bu noktada doktor "Elimde bir kız, bir de papaz" var deyip tartışmayı bitirmeliydi ama "Sen beni kovamazsın lan" diyor.
Şoför, doktoru yumruklayarak otobüsten aşağı atıyor.
İETT Genel Müdürlüğü olaya karışan şoförün sertifikasının iptal edildiğini duyurdu.
Yani doktor dayak yiyerek bizi bir maganda şoförden kurtarmış oldu.
Peki, doktorun hiç mi hatası yok? Otobüslerde "Şoförle konuşulmaz" diye bir yazı vardır. Onlarca insanın canından sorumlu olan şoför meşgul edilemez, hele tartışmaya hiç girilmez.
Yaşlı, gözleri iyi görmeyen ya da okuması olmayan bir yolcu olsa hadi neyse...
Koskoca doktor da tabelayı okuyamıyorsa ya da okuma zahmetinde bulunmadan durak soruyorsa şoförlerin vay haline!
Kısacası telefon ile video çekmeyi bilen ama adres bulmayı bilmeyen bir doktor var karşımızda!
Birçok kez şahit oldum; genci, eğitimlisi vs. hiç fark etmiyor insanlar tabelaya bakmadan şoförlere sürekli durak, güzergâh, hatta adres bile soruyorlar.
Şoförler yoğun trafikte belki günde 100 kez bu tarz saçma sorularla karşılaşıyordur. Ve o sırada kaza olmasın diye hem yolu hem de inen binen yolcuyu da takip etmek zorundalar.
Doktora saldıran şoförün barbarca tavrının savunulacak bir tarafı yok ama tabelaya bakmak bu kadar mı zor?
Şoför adres mi tarif etsin, otobüs mü kullansın?

***


DENETİMLE SORUN ÇÖZÜLMÜYOR!
Dün İstanbul'da Taksim ve Fatih bölgelerinde polis taksileri denetlerken hem birçok ceza yazıldı hem de ilginç olaylar yaşandı.
Telefonla konuşan sürücüye 427 lira, yol ortasında yolcu alıp indiren sürücüye 196 lira, trafik işaretlerine uymayan sürücüye 196 lira gibi cezalar kesildi.



Taksim'de ters yönden dönmeye çalışan taksi şoförü, ceza yazan polislere tepki göstererek, "Bazen size yapılanları hak ediyorsunuz" dedi iyi mi?
Sonra hatasını anlayıp özür diledi ama bu söylenecek laf mı? Bu nasıl bir zihniyet?
Fatih'te ise yolcu seçtiği için bin 823 lira para cezası kesilerek, aracı 10 gün trafikten men edilen şoför gazetecilere küfür etti.
Hep yazıyoruz işini iyi yapan, dürüst taksicilerin en büyük düşmanı bu düzenbaz, küfürbaz şoförler.
İstanbul'da hem taksi az, taksi terörü fazla! Boş taksi bulamıyorsunuz. Bulduğunuzda yolda trafik varsa şoförün üfleyip püflemesine, psikolojik baskısına maruz kalıyorsunuz.
Sanki adam F16 pilotu! Nereden geliyor bu kibir?
Taksim, Mecidiyeköy gibi merkezi semtlerde taksi bulmak imkansız.
Bir sürü boş taksi var ama kazıklayacak turist bekliyorlar.
Biz bunları yazınca polis ara ara denetim yapıyor, cezalar kesiliyor ama ertesi gün taksi terörü devam ediyor.
Piyasadaki az plaka sayesinde tatlı kazanç sağlayan 17 bin 395 taksi plakası sahibinin çıkarları mı yoksa 16 milyon İstanbullunun hakları mı daha önemli?

***


HİÇBİR ŞEY İSTEMEMEK 1 TL!
Yemeksepeti'nin uygulamadan verilen yemek siparişlerinde ekstra malzeme 'istenmemesine' 1 TL ücret istediği görüldü.
Önce şaka sandım ama söz konusu görsel sosyal medyada gündem oldu. Eğer görüntü sahteyse şirketin bir açıklama yapması gerekirdi.
Dün bu yazıyı yazarken (saat 13.00) bir açıklama yapılmamıştı.



Eğer böyle bir uygulama varsa, müşteriye "1 TL farkla ekstra hiçbir şey istememeyi düşünür müsünüz?" diye soruluyor demektir.
Yoksa müşterinin "Madem hiçbir şey istemezsem 1 TL kesilecek bari 2 TL'ye ketçap alırım" diye düşünmesi için yapılmış bir satış stratejisi midir bu?
Yani bedavaya hiçbir şey yok! 'İstemiyorum' demek bile 1 TL mi? Daha neler göreceğiz?

***


İLKAY'IN EŞİ HAKLI MI?
Manchester City'nin yıldız futbolcusu İlkay Gündoğan'ın eşi Sara Arfaoui'ne bir takipçisi Manchester'daki favori restoranlarını sordu.
27 yaşındaki model de gerçek bir İtalyan yemeği, iyi bir suşi ya da sadece taze yiyecek bulamadığını belirterek "Üzgünüm, dürüst olmak gerekirse hiçbiri. İyi bir restoran bulmak için çok uğraştım ama her yerde korkunç yiyecekler var. Her şey donmuş. Belki Londra'da olabilir ama Manchester'da hiçbir şey yok" dedi.



Ve Manchester halkı Sara'ya tepki gösterdiler.
Sara'nın sözleri şımarık futbolcu eşi algısı yaratsa da haklı olduğu yönler var.
Eski bir Fransız atasözü "Cehennem aşçıların İngiliz olduğu bir yer olmalı" der. Fransa'da doğmuş, İtalya'da büyümüş ve eşi Türk olan biri için İngiliz mutfağı fakir gözükebilir.



Bir zamanlar güneşin batmadığı imparatorluk olan İngiltere'nin ulusal mutfağının 'fish and chips', haşlanmış sebze, fırında et, Yorkshire puddingi ve kekten ibaret olması şaşırtıcı.
Kahvaltı da konserve fasulye ve reçelli ekmekten ibaret!
Bir de gravy sosları var, o da olmasa yemeklerin tadı da olmayacak.
Sara'ya tavsiye edilen yerlerin genelde Çin, Fransız, İtalyan restoranları olması da ünlü sunucunun haklı olduğunu gösteriyor.

***


Altyazı
"Bazen sizden daha üstün birinin saygısını kazanmanın tek yolu ona karşı çıkmaktır." (House of Cards)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar