Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

DOSTUM SEN DERDİMİZİ EKONOMİ SAN ASIL SORUNUMUZ NİTELİKSİZ İNSAN

Ralp Waldo Emerson, (1803-1882) “Medeniyetin gerçek ölçüsü; ne nüfus çokluğu, ne kentlerin büyüklüğü, ne de üretim bolluğudur. Gerçek ölçü, ülkenin yetiştirdiği insanların nitelikleridir” der.

Nitelikli insan yetiştirebiliyor muyuz? Bir ülkede insanlar birbirini sevmiyor, birbirine güvenmiyor ve düşman oluyorsa, insanlar aydınlanmıyor, düşüncelerini söyleyemiyorsa, toplumda sürekli suç oranı, uyuşturucu kullanımı artıyorsa, sürekli çevre tahrip ediliyorsa, insanlar yetenekleri ve çalışkanlıklarıyla üretmeyi amaçlamadan hep tüketmeyi hedefliyorsa eğitim kurumlarının nitelikli insan yetiştirdiğini söyleyebilir miyiz? Okullarda;  kendine, topluma ve insanlığa faydalı insan yetiştiriyor muyuz? Okul masraflarını dert eden bu toplum acaba okulların kaliteli insan yetiştirmesini de dert ediniyor mu?

Bir Latin atasözü var. “Biz okul için değil, hayat için öğreniriz.” Hayatımız cennete değil, cehenneme dönüyorsa, kaliteli insan yetiştiremiyoruz demektir. Okumak sadece geçim için midir? İnsan eğitimle düşünmeyi, sevgiyi, erdemi, sorumluluk bilincini öğrenmiyorsa hem kendisi, hem de o toplum huzur içinde olabilir mi?  Biz kafayı bilgiyle doldurarak insan eğittiğimizi sanıyoruz. Peki, onların kalbini de eğitiyor muyuz? Toplumdaki merhametsizlik, adaletsizlik nereden doğuyor?

Eğitim insanlara bilgiden bilgi üretmeyi öğretmiyorsa, kişiler hep dışarıdan gelen bilgiye bağımlıysa bu kişi nasıl üretken olacaktır. Eğitimle bilgiyi üretemeyen insanın samanı bile üretemeyip dışardan almasını niye yadırgıyoruz? Üretimsizlik eğitimden başlıyor. Hazır bilgiye alıştırıyoruz. Hep dışardan gelecek bilgi. Biz okullarda üretme yeteneğini geliştirmiyoruz ki! Eğitimde insan zekası uyanacak, düşünce üretilecek, ruh canlanacak ve insanlar birşeyler ortaya koyacak hale gelecekler ki, o ülkenin aydınlık bir geleceği olsun.

Bir toplumda üretmeden tüketmek alışkanlık halini almışsa, çalışma ile kazanma arasındaki orantı bozulmuşsa, kişiler marka maymunu haline gelmişse, maddi istekler kışkırtılmışsa ekonomik çöküntü orada bir sebep midir, bir sonuç mudur? 

Toplumun kültürünü, karakterini, ahlakını insanca bir zemine oturtmayan, vahşi kapitalizmin ilkelerine göre insan yetiştiren eğitim kurumlarını yaşadığımız sorunlar içinde başa alıyor muyuz? Yoksa sonuçları lanetleyip sebepleri gözardı eden bir akıl zaafiyeti içinde miyiz? 

Bir anekdot anlatılır.

Eski Yunan’da bir adam Filozof Aristippos’u ziyaret ederek oğluna eğitim vermesini ister. 

Filozof: “elbette” der, “Yalnız, oğlunu eğitmek için bin altın isterim.”

Baba: “Ne..! Bin altın mı? Bin altın ile ben bir köle satın alırım.” Der.

Aristippos babaya dersini verir: “Evet, bu bin altın ile bir köle satın alırsın ama o zaman evinde iki kölen olur.”

Gerçek bir eğitim olmazsa bizim köleden farkımız kalmaz. Eğitim; aydınlık beyinler ve aydınlatıcı beyinler ile kendini, toplumu, insanlığı seven ve onun için üretip faydalı olan insanlar yetiştirmiyorsa, başımıza gelen belaların bile nereden geldiğini anlayamayız. Ekonominin ve savaşın birinci gündem konusu olduğu ülkemizde sorunumuzun temelini de unutmayalım istedim. Halkımız da okul masrafları kadar eğitimin niteliğini biraz dert etse diye aklımdan geçirdim. Benden söylemesi. Benim ancak buna gücüm yeter.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar