Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

DÜNYAYA BİR TEBESSÜM DE SİZ EKLEYİN

Fıkralar sohbetlerin tadı, tuzudur. Çoğu zaman eğlence amaçlı olarak anlatılır. Ancak geleneksel kültürümüzde fıkra anlatmak, bir meseleyi açıklığa kavuşturmak için çok sık başvurduğumuz etkili bir yöntemdir.

Fıkralar bir toplumun karakterini, kültürünü, tarihini ve zeka düzeyini yansıtan önemli bir göstergedir.

Mahalli fıkralar, mizah kültürümüzde önemli bir kaynaktır.  Bu nedenle hızla değişen çağımızda mahalli  fıkraların derlenip toplanması  zaruri bir durumdur.

Televizyon ve internet etkisiyle mahalli kültürler her geçen gün kayboluyor.  Anadolu’nun  köylerinde ilçelerinde, hep mahalli bir Nasreddin Hoca vardır. Bu kişiler toplumun hem neşesi hem de bilgelikleriyle yol gösterenidir. Bunların sayısı her geçen gün azalıyor. 

Memleketim olan Elbistan’ın zengin bir mizah kültürü vardır. Dilden dile dolaşan mahalli fıkraları vardır. İnşallah bu konuda derleme bir eser yazmak bize nasip olur.

Elbistan’dan  sevgili dostum Mehmet Gözükara Av. Şırahbil Ketizmen’den derlediği anekdotu göndermiş. 

Avukat Hasan Uçak, Elbistan adliyesinde avukatlara ayrılan odanın penceresinden arada bir havaya bakmaktadır.

Mesleğe yeni adım atan Avukat Hasan Uçak’ın bunu sık sık yapması, -meslekte bir hayli tecrübeli ve bir o kadar da muzip tarafı olan- Avukat Şirahbil Ketizmen’in dikkatini çeker. Ve;
“Hayrola Hasan Bey, öyle ikide bir pencereden neye bakıyorsun” diye sorar.

Hasan Bey’in; “Abi, Küçük Yapalak’a Rus buğdayı ekmiştim. Bu sene su kıt, ekin de su istiyor; havaya, yağmur yağmaz mı ola diye bakıyorum” demesi üzerine,

Ketizmen; “Al haaa… Seninki de hiç olacak iş mi Hasan? Hem komünist ol, hem Küçük Yapalak’a Rus buğdayı ek, hem de Allah’tan yağmur bekle. Bu iş eşyanın tabiatına aykırıdır...” der.

Hacı Abddullah Kurnaz’da bir anekdot anlatmıştı:

 Elbistan’da ilkokulda öğretmenlik yapan biri çocuklara harfleri öğretiyor.

Ertesi günü “m” harfini öğretecek. Bu nedenle konuyu somutlaştırmak için o gün bir mantar alıp sınıfa öyle giriyor. Plana göre mantarı öğrencilere gösterecek, sonra o nesnenin  ismini soracak, devamında “m” harfini anlatacak.

Sınıfa girmiş,  derse başlamış, çantasından çıkardığı mantarı çocuklara göstererek, “Bu nedir çocuklar?” diye sormuş.

Çocuklar hep bir ağızdan “Göbelek öğretmenim” demişler.

Bu tür daha önce yazıya dökülmemiş fıkra türünde olayları paylaşırsanız memnun olurum. 

Haydi, dünyaya bir tebessüm de siz ekleyin. Duyduğunuz, gördüğünüz fıkramsı olayları yazın ki, başkaları da bundan istifade etsin.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar