Engelli olmak, insan yaşamında her bireyin karşı karşıya kalabileceği dramatik bir yaşam sürprizidir.
İnsan doğuştan olabileceği gibi doğduktan sonra da yaşamının bir döneminde engel tuzağına takılabilir.
İstatistiki veriler nüfusumuzun % 10 civarındaki bir kesimin yaşamını engelli olarak sürdürdüğünü ortaya koyuyor.
Yaşamın engelleri saymakla bitmiyor!
Doğuştan engelli olmanın yanında, geçirdiğimiz ağır bir hastalık ya da trafik kazası, terör eylemi, kapatılmamış bir çukura düşmek insanı engelli yapmaya yetebiliyor.
Engelli olmak her şeyin sonu değil, hayat her halükarda hepimiz için devam ediyor.
İnsanı engelli yapan ortamlarla mücadele etmek devletin yanında yerel kurum ve kuruluşlarında önemli görevleri arasında yer alıyor.
İnsan yaşamını zora sokan değişik engel türleri var, en büyük engel elbette sevgisizliktir. Bu engel türlerini tanımak engellikle mücadelede önemli bir yer teşkil etmektedir.
Teknoloji sürekli olarak değişim ve gelişim aşamasında. Engellerin insan yaşamı üzerindeki olumsuz etkisi gelişen teknoloji ile en aza indirilebiliyor.
Gelişen teknoloji yanında insan desteği de engelli vatandaşlarımızı hayata tutunma yolunda önemli bir rol üstlenebiliyor.
İnsan duygusal bir varlıktır, moral desteğe, motive olmaya her insanın gereksinimi vardır.
Özellikle engelli kardeşlerimiz bu moral desteğe daha fazla ihtiyaç hisseder.
Engelli yaşamlara olan desteğimiz onları yaşama daha sıkıca bağlamalı, engellikle mücadelede öncü rol üstlenebilmelidir.
Günlük yaşam bize engelli vatandaşlarımızın değişik sorunlarla karşı karşıya kaldığını gösteriyor.
Bu sorunlar engelli insanlarımızı yaşamdan soğutuyor, eve mahkum bir birey konumuna sokuyor.
Yaşadıkları sorunlara göz attığımızda; kaldırıma park eden araçlar, engelliler için yapılmış sarı çizgilerin yıpranmış olması, trafik ışığından geçerken yayalara yönelik seslendirmenin çalışmaması, engelli asansörlerinin ve park yerlerinin engelli olmayan insanlar tarafından kullanılması ve en önemlisi engelsiz vatandaşlara sunulan hizmetlere engelli kardeşlerimizin erişememesi gibi hususları sayabiliriz.
Önce zihnimizdeki engelleri kaldırarak her insanın kullandığı sosyal ve fiziki ortamdaki engellere karşı bir dik duruş sergileyebiliriz.
Yerel ve sivil toplum kuruluşlarınca başlatılan engelli ortamların ıslahına yönelik çalışmalara destek verebilir veya yaşamı zorlaştıran ortamlar konusunda ilgilileri uyarabiliriz.
Engelli yaşamlara destek olan değişik sosyal etkinliklerden daha fazla engelli kardeşlerimizin yararlanabilmesinin önünü açma yolunda bizlerde etkin bir rol üstlenebiliriz.
Bu tür etkinliklerin başında sanatın değişik dalları ve sporla engelleri aşma gibi etkinlikler gelmektedir.
Sanatta ve sporda, takım oyunlarında bireysel olarak kendini kanıtlamış şampiyonluklar kazanmış ya da ülkemizi milli müsabakalarda temsil etmiş çok sayıda engelli vatandaşlarımız bulunmaktadır.
Eve mahkum engelli yaşam tarzından engelli kardeşlerimizi kurtarmak, anayasamızın da öngördüğü önemli bir vatandaşlık görevi olarak kabul edilmelidir.
Engellikle mücadelede, her insanın kullandığı fiziki ve sosyal ortamları iyileştirmenin yanında, engelli yaşamlara destek olabilmeyi de ilke edinebilmeliyiz.
Engelli kardeşlerimizi yalnızca ‘ Engelliler Günü’nde, hatırlamakta yanlıştır, onlara her durumda yanlarında olduğumuzu destek vererek gösterebilmeliyiz.
İnsanları engellerden kurtaracak bir projeyi tasarlamak veya engelli yaşamlara maddi ve manevi destek olmak insani bir yaklaşım tarzıdır. Yaşadığımız dünyayı yaşanır kılmanın, yaşanan engellerden kurtarmakla mümkün olacağı gerçeğini unutmamamız gerekiyor.
Yorum Yazın