Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

FIÇIDA YAŞAYAN AMA DÜNYANIN KRALINA REST ÇEKEN ADAM, DİYOJEN

MÖ 412-MÖ 323 yıllarında yaşamış Sinop’lu Diyojen  egodan nefsten, tutkulardan ve diğer insanlara bağımlılıktan kurtulmayı ilke edinen bir erdemi savunmuştur.

Gündüzleri el feneriyle adam arayan Diyojen’in dünya malı olarak bir, içinde yaşadığı fıçı, bir de su içtiği çanağı vardır. Bir gün avuçlarıyla su içen bir çocuğu gördüğünde çanağı kaldırıp fırlatmış. “Demek ki, avuçla da su içiliyor bu servet bana fazla” demiştir.

Bir gün Büyük İskender ordularıyla giderken Diyojen'i görmüş yanındaki komutanlara, "Kim bu adam? “ demiş. “Fıçıda yaşayan garib bir adam” demişler.

Büyük İskender, Diyojen'e yönelmiş, yanına varınca: “Ben ki Büyük İskender, büyük komutan, büyük kral! Dile benden ne dilersin?” demiş. Büyük İskender Diyojen'i  bir sözüyle onu zengin yapabilir, makama getirebilir ve şöhret edebilir”

Büyük iskender bu arada güneşin önünde durmuş, gölgesi Diyojen'in üstüne düşüyor. Diyojen fıçıdan başını kaldırmış ve o ünlü sözünü söylemiş: “Gölge etme başka ihsan istemem.” 

Diyaloğun devamında “Sen benim kölemin kölesisin, sen bana bir şey veremezsin” demiş. Büyük İskender “Ne demek bu?” demiş. Diyojen “Ben nefsin (egonun) efendisiyim, sen ise  nefsin (egonun) kölesisin o halde sen benim kölemin kölesisin sen bana bir şey veremezsin”

Büyük İskender, bu söz karşısında bir şey diyememiş. Cevap veremeden sessizce uzaklaşmaya başlamış. Komutanları sormuşlar. “Diyojen'i nasıl buldun?” Büyük İskender “Mükemmel bir insan, ben onun yerinde olmak isterdim” demiş.

Bir gün Büyük İskender’e “Dünyaya yeniden gelsen, nasıl gelmek isterdin?” demişler. “Diyojen olarak gelmek isterdim” demiş. Peki, şimdi Diyojen ol” demişler. “Olmaz daha fethedilecek çok topraklar var” demiş.

Dış başarı; yani servet, şöhret, makam insanı bencil yapar. Büyük İskender döneminin en büyük  toprağa sahip kralıyken bile bununla  yetinmeyip dünyanın tümüne egemen olmayı istemiştir. Oysa 33 yaşında bir seferden dönerken yakalandığı hastalık ağırlaşmış ve ölmüştür. Doktorlara yalvarmış “ Ne olur beni 24 saat daha yaşatın, anneme söz verdim seferden dönüp ziyaret edeceğimi”  "mümkün değil"demiş doktorlar. “24 saat için tüm servetimi verebilirim. Anneme verdiğim sözü yerine getirmem gerek” demiş. Doktorlar “Ölümlü bir insan söz vermemeli” demişler.

Yine bir rivayete göre, Büyük İskender Diyojen'i, birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri içinden bir şey ararken görüp  ne yaptığını sormuş, Diyojen, "Babanızın kemiklerini arıyorum, ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum" demiş.

Bir gün krala yakın olanlardan biri “Eğer krala biraz yakınlık gösterseydin bu kuru yerlerde yatıp kuru ekmek yemek zorunda kalmazdın” demiş. Diyojen de o adama “Eğer sen de kuru ekmek yiyip kuru yerlerde yatmayı göze alsaydın alçak adamlara yalakalık yapmak zorunda kalmazdın” demiş.

Diyojen’in hayatı gibi bir hayat tavsiye ettiğim anlaşılmasın. Ama insanın egosunu aşması, kendini dünyevi değerlere bağımlı hissetmemesi dünyanın kralına bile eyvallah etmeyen bir onurlu duruşa imkan veriyor. Üç kuruşluk menfaat için eğilip bükülen, sökülüp takılan portatif naylon tipli insanları gördükçe Diyojen’in  resmini rozet yapıp sürekli yakama takmak istiyorum.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar