Mevlüt Tezel

Mevlüt Tezel

Mail: dfdklggl@hotmail.com

Gazetecilerden özür dileyin!

Show TV'de 'Güldür Güldür' programında Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'yi konu alan skecin yayınlanmama nedeninin sansür değil ve reklam gelirini artırmak olduğunu sonradan öğrendik. Ve skeç yayınlandı, izledik, güldük, eğlendik.
Bakan Nebati de skeci olgunlukla karşıladı.
Zeki, seviyeli mizah toplumun bilincini de artırır. Yine aynı programda geçmiş bölümlerde bir haber toplantısı skeci vardı. Gazetenin müdürü haberlere sürekli pozitif başlıklar atıyordu. O skeci de beğenmiştik, özeleştiri yapma fırsatı bulmuştuk.
Bakan Nebati'nin skecinin yayınlandığı programda markete giden bir çiftin ürünlere sürekli zam yapılmasına isyan ettiği bir skeç daha vardı. Vatandaşın ekonomik sıkıntılar çekmesine rağmen gazetelerde 'Ekonomide altın çağ', 'Almanya bizi kıskanıyor' manşetlerine yer verilmesi eleştiriliyordu.



İşte o skeçte "Tuvalet kâğıdına gerek yok, bunları (gazeteleri) kullanabiliriz" denildi. Ve bu çok ağır oldu!
Elbette medya da eleştirilecek, gazeteciler bunu olgunlukla karşılamalı. Ama tuvalet kâğıdı yerine poponuzu gazeteyle silin demek hakaret içeren, tahrik edici, berbat bir dil.
Doğrusu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden skece tepki gelmemesine şaşırdım.
Günümüzde gazetecilik mesleğiyle ilgili eleştirilecek çok konu var. Dünyada her gazete bir siyasi hareketi, partiyi tutar. Apolitik olsa bile gazete patronunun tarafını tutar.
Örneğin Irak'ta bir milyondan fazla sivilin yaşamını yitirmesine neden olan savaşı İngiliz ve Amerikan gazetelerin 'Irak'ın biyolojik silahı var' yalan haberi başlatmıştı. Günümüzde Batı medyasının algı operasyonlarını rahatlıkla görüyoruz. Dostoyevski'yi bile yasakladılar!
Yani 'tarafsız basın' diye bir şey yok! Her gazete kendi çıkarının tarafındadır.
Dikkat edin BKM'nin yapımcısı olduğu 'Güldür Güldür'de son bir buçuk yıldır muhalif skeçler yapılıyor. Yapabilir, bu çok doğal.
Peki, daha önce de hayat pahalılığı yok muydu? Eleştirilecek çok konu vardı ama 'Güldür Güldür' etliye sütlüye karışmazdı. Ne olduysa bu son bir buçuk yılda oldu. BKM birden gemiden inmeye karar verdi!
Oysa BKM'nin patronu Necati Akpınar, film yapımcıları mısır parasına bilet satmasın diye yasa çıkarılması için hükümetin kapısını aşındırmıştı.
Akpınar'ı gazeteciler iyi bilir! Filmleri, dizileriyle ilgili olumlu haber ve yazıların çıkması için Akpınar çok çalışır! O, en önemli köşe yazarlarının, genel yayın yönetmenlerinin, sunucuların kankasıdır. Kolay değil onun işi de!
Akpınar bu skeci yayımlanmadan önce izlemedi mi? Bu rezilliğe nasıl izin verdi?
Yoksa Akpınar bundan sonra basın gezilerinde, galalarında, yemeklerinde ağırladığı gazetecilere tuvalet kâğıdına gerek yok poponuzu gazeteyle silin mi diyecek?
BKM ve bu skeci yayımlayan Show TV özür dilemeli. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de mesleğimizi aşağılayan bu skeci kınamalı.

***

KISKANDIĞINIZ İSVEÇ, FİNLANDİYA...
Arkadaşlarla sohbetlerde, sosyal medya paylaşımlarında hep İskandinav ülkeleri örnek gösterilir. En demokrat, en medeni onlardır.
Sosyal devlet anlayışı gelişmiştir, eğitimde bir numaradırlar. Özgürlük zirveye çıkmıştırlar vs. Ama insan haklarını işlerine geldiği gibi yorumlarlar! Bebek katili PKK gibi terör örgütlerini beslerler!
NATO'ya muhtaç kalınca lütfedip "PKK'ya terör örgütü diyebiliriz" derler!
O çok kıskandığınız İskandinav ülkelerinin doğru dürüst ordusu da yoktur! İşte böyle güçlü ordusu olmayan, başkalarına güvenen ülkeler kolay haritadan silinirler!



Bu iki ülke tıpkı bu karikatür de olduğu gibi Rusya'nın işgal etmesinden korktukları için NATO'ya girişte Türkiye'de veto yememek için bir anda şirinleşirler! Takla atmaya başlarlar!
Türkiye, NATO'ya girebilmek için Kore Savaşı'na 14 bin 938 asker gönderdi. 712 askerimiz şehit oldu. Büyük bedeller ödedik.
Şimdi NATO'nun en güçlü dördüncü ordusu Türkiye'de. En hazır ordu da bizde.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya girmesi bu kadar kolay olmamalı! PKK katliamlarında İsveç ve Finlandiya'nın da katkısı var! Bu iki ülke için önce şehit aileleri ve gazilerden onay alınmalı!

***


ÖNEMLİ OLAN FORMAT
'MasterChef' programının yeni sezonu başlamadan güya jüri krizi patlak verdi. Mehmet Yalçınkaya'nın jüride yer almayacağı konuşuldu.
Aslında bu tartışma Yalçınkaya'dan bağımsız gelişti. Ünlü şef de bu konuda sessiz kaldı.
Belkide başkalarının konuyu konuşmasını, hayranlarının bu duruma tepki göstermesini ve piyasasının yükselmesini de istemiş olabilir.



Sonunda Mehmet Şef, programa devam edeceğini açıkladı.
Programa devam etmeyip de ne yapacaktı? 'MasterChef'ten önce Mehmet Şef'i tanıyanınız var mıydı?
Elbette Mehmet Şef de başarılı bir iş çıkardı.
Ama yarışma programlarında asıl önemli olan formattır!
Mehmet Şef'in yerine başkasını koyun o yarışma yine izlenir!

***


GIDA TERÖRİSTİ!
Şanlıurfa'nın Açıksu Caddesi'nde baharat satışı yapan esnafın yere dökülen isotu süpürüp, toplayıp, tekrar çuvala koyduğu görüntüler gündem olunca zabıta harekete geçti.
Esnafa 8 bin 500 lira ceza kesildi. İş yeri hakkında yasal işlem başlatıldı. Belediye de iş yerinin kısa süreli faaliyetten men edilmesi için encümen kararı çıkarılacağını açıkladı.



Daha önce kim bilir ne pislikler yapmıştır bu vicdansız esnaf! Belki de her gün yere dökülen isotu toplayıp çuvala dolduruyordu. Biri onu videoya çekmeseydi halkın sağlığıyla oynamaya devam edecekti.
Ülkemizde büyük bir insan kalitesi sorunu var. Fırsatçılık, stokçuluk, hilecilik vs. ne ararsan var.
Böyle gıda teröristleri yakalanınca komik para cezaları ve kısa süreliğine iş yeri kapatma yerine can yakıcı cezalar uygulamalı.

***


Altyazı
"Kimseye sana ihanet etmesine izin verecek kadar güvenme." (Şahsiyet)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar