Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

“GÖZ VAR İZAN VAR” DERİZ AMA HERKESTE İZAN VAR MI?

“Göz var izan var” deyiminde göz ve izan özellikle birlikte kullanılmıştır. Bir şeyi görmek onu doğru kavrayacağımız anlamına gelmez. Kavramak akılla, anlama yeteneği ile ilgidir. Gördüğümüz şeyi zihnimizdeki verilerle, yaşanmışlıklarımızla ve öğrendiklerimizle birleştirerek bir anlam çıkarıyoruz. Görmek sadece bakmak değil zihinsel bir sürecin tamamlanmasıdır. Bu nedenle göz bir penceredir, algılama beynimiz tarafından gerçekleşmektedir.
Zaman zaman “Göz var izan var” yerine “Göz var nizam var” denilmektedir. İzan kavramı sık kullanılan bir kavram olmadığı ve anlamı pek bilinmediği için ses benzeşimi nedeniyle bir galat-ı meşhur olarak dilimize yerleşmiştir.
David Eagleman, Beyin Senin Hikayen isimli eserinde görme konusunda bir örnek verir.
Üç buçuk yaşındayken görme yetisini kaybeden Mike May, başarılı bir iş adamı ve paralimpik şampiyona kayakçısıdır. Kör olarak kırk yıl geçkin bir süre sonra yeni gelişen bir tedavi usulüyle başarılı bir ameliyat sonucu gözleri açılmıştır.
Doktor sargıları açınca Mike karşılaştığı durumu şöyle anlatır. “Bir anda ışıklar çakmış ve görüntüler gözüme doğru yağmaya başlamıştı. Aniden serbest kalmış bir görsel bilgi seli düşünün. Bu etki benim için çok güçlüydü.”
Mike gördüğü şeylere anlam veremedi. Doktorların ve ailesinin yardımıyla muayene odasından çıkıp koridora yürürken bir yandan bakışlarını halıya, duvardaki resimlere kapı kirişlerine yöneltiyor ancak bunların hiçbiri bir anlam ifade etmiyordu. Hastaneden eve giderken arabalara, binalara çevresindeki insanlara bakıyor bir anlam veremiyordu. Otoyola çıktıklarında önlerindeki büyük dikdörtgene çarpacaklarını düşünerek irkilmişti. Büyük dikdörtgen aslında altından geçtikleri otoyol levhasıydı. Nesnelerin kimliklerini ve derinliğini algılayamıyordu. Bu nedenle insanlar, ağaçlar, delikler ve gölgeler arasındaki farkı bilmiyordu. 
Mike ameliyattan sonra 15 yıl geçmesine rağmen kusurlu görme algısını diğer duyularından yaralanarak gidermeye çalışmaktadır.
Görme duyusu kaybolunca beyindeki görme ile ilgili bölge diğer duyular tarafından kullanılmaya başlıyor. İşitme, koklama, dokunma gibi duyular o bölgeyi kullanarak kapasitelerini artırıyorlar. 
Beyindeki görme bölgesi fonksiyonunu yitiriyor.
Görmek bu nedenle sadece bir göz işi değil bir akıl ve değerlendirme işidir. İnsanın aklı ve değerlendirmesi ne ölçüde ise o kadar görebiliyor.
Hukukta öğrenciyken çok sevdiğim ve saydığım bir abim-arkadaşım Japon dilinde okuyordu. Derslerinde oldukça başarılıydı ve Japon dilini derece ile bitirdi. Öğrencilik dönemi sırasında bel fıtığı rahatsızlığı artmıştı. Bu durum derslerini etkilemekteydi. Doktorlar çareyi ameliyatta görüyordu.   Ancak dersler nedeniyle ameliyat olmak istemiyordu. Derslerindeki efsane başarısı nedeniyle yakın çevresindekiler nazara uğradı vs. dediler. Bu nedenle çevresinin de telkiniyle nazara karşı kurşun döktürmeye karar verildi. Kurşun dökülmesi sırasında ben de oradaydım. Kurşuncu kadın ısıtılmış sıvı kurşunu abimizin başının üstündeki bir tas suya döktü. Suyla karşılaşan sıvı kurşun amorf bir şekil aldı. Kurşuncu kadın bunu yorumlamaya başladı.  “Burada bir deve görünüyor. Sen hacca gideceksin” vs. dedi. Abimiz o kurşunu görür görmez. “Bu tam Japon haritasına benziyor” dedi. Daha sonra onu Japon haritası diye duvara asmıştı.
Kant, “Biz gerçeği olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz” der. Aklımız, izanımız, kavrama yeteneğimiz ne kadarsa o ölçüde görüyoruz ve öyle değerlendiriyoruz.
Yazımızı bir fıkra ile bitirelim.
Bir ördek lağım suyunda yüzüyor ve yayılıyormuş. Yayılırken de “Vak! Vak! Vak!” diye ötüyormuş. Dini duygular içinde olan biri de oradan geçiyormuş. İnsan neyi işitmek isterse onu duyar. 
Adam ördeğin ötüşünü, “Hakk! Hakk! Hakk!” şeklinde duymuş. Şöyle bir ördeğe bakmış, bir de yayıldığı kanalizasyon suyuna. Sonra üzgün üzgün söylenmiş: 
- Beslendiğin yurda bak, dilindeki virde (rutin hâlinde devamlı çekilen zikir) bak!
Bu yazıdan sonra görüp algıladığınız şeyleri düşünün bakayım. Belki de böylelikle aklımızın ve izanımızın farkına varabiliriz. Gördüğümüz şeylerin ne ölçüde gerçek olduğunu düşünme fırsatımız olur.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar