Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

HANGİ YÖNE BAKIYORSUNUZ? KEDERE Mİ NEŞEYE Mİ?

Zaman zaman “Neşeli Düşünme Sanatı” üzerine sunum yapıyorum. Neşeli düşünmenin bilgi olarak sırrını öğrenmek isteyenler çıkıyor. Benden sihirli formüller bekliyorlar. Aslında söylediklerim herkesin bildiği şeyler. Ama bilmek başka yapmak başka şeydir. Doğrular bilindiği halde yapılmazsa hiçbir anlamı yoktur. 
Zihninizi neyle besliyorsunuz? Neşeyle besliyorsanız içiniz neşe dolacaktır. Kederle besliyorsanız içiniz keder olacaktır. Peki dünyaya, hayat, insanlara nasıl bakıyorsunuz. Hayattaki kederlere odaklanarak mı bakıyorsunuz yoksa güzelliklere, neşeye odaklanarak mı bakıyorsunuz. Kedere odaklanarak bakıyorsanız kaygı ve huzursuzluk yakanızı bırakmayacaktır. Hayattaki güzelliklere ve neşeye odaklanarak bakıyorsanız onun yansıması içinize dolacaktır. 
Neticede neye bakıyorsanız onu göreceksiniz. Onunla dolacaksınız.
İbn-i Sina’nın anlattığı bir hikâye var. İki kuzu iki ayrı kafeste duruyor. Ancak bu kuzulardan biri yine başka bir kafeste bulunan kurdu görüyor. Kurdu gören kuzu korkuyor, huzursuz oluyor, yemeden içmeden kesiliyor sonuçta hastalanarak ölüyor. Diğer kuzu ise kurdu görmeksizin normal hayatına devam ediyor. Önüne konan yiyecekleri huzur içinde yiyor. 
Bu yazı başlığına da verdiğim misale de itiraz edenler çıkacaktır. “Ne yani dünyadaki çirkinliklere, kötülüklere sırtımızı mı dönelim onları görmeyelim mi? Hayat sadece neşeden mi ibarettir.” Elbette değildir. Hayatta neşe de var keder de, iyilik de var kötülük de. Ancak burada elimizde olmayan ve değiştiremeyeceğimiz ve bizim kederimizi artıran şeylere gereksiz bir şekilde odaklanmamak gerektiğinden bahsediyorum.
Kurt kuzu metaforunda, kurt sadece orada bir görüntüdür, ona zarar verme ihtimali yoktur. Ama onda odaklaştığında korku ve kaygının kaynağı haline gelmektedir.
Günlük hayatta bize kurt görünen ve huzurumuzu kaçıranlar nelerdir? Her gün haberlerde siyasi kavga izliyoruz, Çirkin sözler, galiz ifadeler, iftiralar… Bunları bizim kişisel olarak değiştirme şansımız yok. Ama bunlarda odaklaşırsak insana ve yönetime olan güven duygusunu kaybediyoruz. Medya kötü haberi sever. Çünkü daha çok reyting yapar. Bu nedenle felaket senaryolarıyla bizim ilgimizi, kaygımızı, korkumuzu köpürtmeye çalışır. Sürekli bakışımızı oraya çevirmişsek ruh sağlığımı koruyamayız.
Sosyal medyada da ölüm ve hastalık görüntüsü paylaşıp dua isteyenler, ölüm haberleri paylaşıp herkesi acısına davet etmeye çalışanlar o kadar çoğunluktaki. Bazıları ölümle ilgili hiçbir şey bulamazsa çevresinden ölüm haberleri toplayıp paylaşıyor. “Teyzemin eniştesinin üçüncü yılında acısını paylaşıyoruz” diye. Sosyal medya değil sanki acı hissesi dağıtan ölüm borsası.
Ben genelde “Beğendiğim Sözleri” paylaşarak insanların zihninde bir düşünce kıvılcımı olsun istiyorum. Dünyayı daha yaşanılır hale getirmek için düşünürler, mucitler, sanatçılar, yazarlar neler söylemiş. Bizler de onlardan ilham alarak neler yapabiliriz?
Bazen de “Biraz Tebessüm” başlığı altında bir fıkra paylaşıyorum. Maksadım zekâları gıdıklamak ve karşılaştığımız sorunları çözmek için bir farkındalık oluşsun istiyorum.
Kötülüklerden yakınıyorsak, iyiliklere talip olmak zorundayız. Hem kötü durumları, acıyı, kederi etrafa yayıp hem de iyilikler, güzellikler bekleyemeyiz. Yakındığımız sorunun unsuruysak o sorunları çözemeyiz. Belki bu yazı okuyanlar için bir farkındalık vesilesi olur. Sonucuna etki edemeyecek oldukları acılara, kötülüklere ve felaket senaryolarına odaklanmazlar. Aynı zamanda bunları sosyal medyada paylaşarak acının, kötünün, sorunun bizi çaresizlik duygusuna sürüklemesine alet olmazlar.
Sözümü bir soruyla bitireyim. “Kendinize dost musunuz?” Dostsanız ruh sağlığınızı korumaya özen gösterin.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar