Mahmut Övür

Mahmut Övür

Mail: hygjh@hotmail.com

‘Hani üst akıl yoktu?’

Rahmetli Turgut Özal'a kadar siyaset, bu ülkenin dindarlarını, azınlıklarını görmezden geldi, Kürt'e Kürt, Alevi'ye Alevi demekten korktu, darbelere karşı çıkamadı. Doğal olarak korktuğu sorunları çözmek için de adım atmadı, atamadı.
Nihayet AK Parti iktidarıyla Türkiye siyasi ve toplumsal bu derin sorunlarıyla yüzleşmeye başladı. Belki bu tür sorunlar tam olarak çözülemedi ama farkına varıldı.
Şimdi ise yepyeni ve benzer bir yüzleşmenin eşiğindeyiz. Bu kez, ekonomi ve emperyalizmin kurumları eksenli bir yüzleşme ile karşı karşıyayız.
Kısaca, geçmişte adına emperyalizm, bugün ise "üst akıl" dediğimiz bu dış faktörle "ekonomi" üzerinden bir hesaplaşma yaşanıyor.
Üst akıl, geçmişte kendisini gizleyerek operasyon yaparken, artık kendisini gizlemiyor, açık açık Türkiye'de iktidarı değiştireceğini, FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerine destek vereceğini söylüyor. Garip olansa bu gerçeği içerideki muhalefetin ve muhalefetin gölgesinde siyasetin rotasını değiştiren aydınların görmek istememesi...
"Nerede bu dış güçler?" diyen siyasetçi de var, "Bırakın artık şu dış güçler yalanını, her şeyi ona bağlayarak kurtulamazsınız" diyen mandacı aydın da.
Onlara göre, bugün Türkiye'nin yaşadığı ekonomik kuşatmada ABD'nin, IMF'nin veya küresel finans baronlarının hiçbir etkisi yok. Küresel medyanın Türkiye'ye, Başkan Erdoğan'a yönelik yıllardır yürüttükleri saldırılar ise hiç umurlarında değil.
Birkaç gün önce 2001 krizi döneminde hem de ekonomiden sorumlu eski bir bakan Masum Türker, CNN Türk'te çok önemli bir açıklama yaptı. Krizin yaşandığı günü şöyle anlatıyordu:
"2001 krizi öyle söylendiği gibi Ecevit'e kitapçık fırlatılmasıyla olmadı. Sabah saatlerinde Halk Bankası'nın para talebiyle başladı. Halk Bankası, Merkez Bankası'ndan para istemiş ama alamamıştı. Merkez Bankası'na 'Parayı vermeyin' diye talimat veren de o dönem IMF ikinci başkanı olan Stanley Fischer. O gece faizler yüzde 7500'e fırladı. Bunun nedeni de İsrail ile Türkiye'nin yeni bir anlaşma yapmak istememesi..."
Türker, dağınık ve sansürlü konuşmasının bir yerinde şu acı gerçeği de itiraf ediyordu: "Bu olaydan Başbakan Bülent Ecevit'in de bakanın da haberi yoktu."
Sonra da şu vahim gerçeği açıklıyordu:
"O dönemde IMF, vereceği 10 milyar doları İsrail'le anlaşma imzalanıncaya kadar da vermedi."
Nedense ne o anlaşmanın, ne de IMF talimatının üzerinde duruldu. Oysa vahim bir tablodan söz ediyordu. IMF'nin ikinci başkanı demek, ABD demekti. ABD'li başkan yardımcısı, bizim "bağımsız" denilen Merkez Bankası Başkanı'na, "Halk Bankası'na para vermeyin" diye emir veriyor, krize yol açıyor ve kimsenin "gıkı" çıkmıyordu.
Bütün bunlar da bugün "üst akıl" gerçeğini göz ardı eden, dalga geçen Kemal Kılıçdaroğlu'nun taklit ettiği, hayranı olduğu Ecevit'in başbakanlığında gerçekleşiyordu.
O gece bu açıklamaları biraz kısaltarak sosyal medyada yayınlamış ve şu soruyla bitirmiştim:
"Hani üst akıl yoktu?"
Eee... Tabii IMF ile kapalı kapılar arkasında görüşen, geçmişte birlikte hareket eden CHP'li Faik Öztrak ve İP'ten yol arkadaşı Durmuş Yılmaz'dan ya da Biden'dan medet uman Kılıçdaroğlu'ndan "üst akla" karşı çıkmasını istemek haksızlık olur.
Hem küresel destek iste, hem karşı çık, olmaz tabii...

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar