Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Mail: dfdkgjdlgk@hotmail.com

HDP'ye saldırı aydınlatılmalı

HDP İzmir İl Başkanlığı’na yapılan saldırı kınanmakla, geçmiş olsun demekle geçiştirilecek bir olay değil. Öncelikle yaşamını yitiren Deniz Poyraz’a Allah’tan rahmet diliyorum.

Ortada büyük bir siyasi provokasyonun olduğu açık. Bu saldırı sadece HDP’ye değil, demokrasiye ve iç barışımıza yönelik yapılmış bir saldırıdır. Arkasında organize bir yapı olup olmadığı ortaya çıkarılmalı. Onur Gencer, HDP binasında 40 kişinin katılacağı toplantı yapılacağı istihbaratını alarak bu saldırıyı gerçekleştirdiyse büyük bir katliamın planlandığı açık.                                         

BU FİLMİ GÖRDÜK                             

Geçmişte sağ-sol çatışması, Alevi-Sünni olaylarını yaşadık. İzmir gibi duyarlı bir kentimizde yapılan saldırı ile bir Türk-Kürt çatışması, HDP’li MHP’li kavgası planlandığı açık. İlk andan itibaren parmakların gösterdiği hedefler işin arkasındaki gerçek mahfilleri gizlemek için yapılmış olabilir. Kitlelere sokağa çıkmaları yönünde yapılan çağrılar tehlikeli olabilir. Bizim ülkede sokaklar tekin değildir. Aman ha bu provokasyona gelmeyelim. Biz geçmişte bu filmi çok gördük. Hepsi büyük bir felaketle sonuçlandı.                         �              

Bildirilerle, video operasyonlarıyla nihayet HDP’ye yapılan kanlı saldırı ile Türkiye alacakaranlık kuşağına sokulmak isteniyor. Belli ki birileri düğmeye bastı. Bu olayların devamı gelecek. Türkiye’yi bir kaos ortamına sürüklemek isteyecekler. Bu tuzağa düşmemeliyiz. Bu oyuna gelmemeliyiz. Çünkü çatı çökerse hepimiz altında kalırız.                         

ARKASINDAKİ YAPI                                   

HDP’yi basarak Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer’in eylemi PKK nefreti ile yaptığı yönündeki beyanı ikna edici değil. Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ın da milliyetçi duygularla hareket ettiği söylenmişti. Arkasından örgütlü bir yapı çıktı. Onur Gencer’in sağ olarak yakalanması önemli. Arkasındaki bağlantılarını ortaya çıkarırsak bu bize daha sonra yapılacak olan eylemleri önleme fırsatı verir.                         

SAĞDUYU ZAMANI                                                   

Gün birbirimizi suçlama günü değil. Gün kitleleri tahrik edip sokağı harekete geçirme günü değil. Gün elele verip bir provokasyonu önleme ve HDP’ye yapılan saldırıyı aydınlatma günü. Gün her zamankinden daha çok sağduyuya sahip olma günü.

HDP DAVASIYLA İLGİLİ KRİTİK SÜREÇ

HDP hakkında açılan ikinci kapatma davasında bugün raportörün hazırladığı raporu üyelere sunması bekleniyor. Çünkü Anayasa Mahkemesi üyeleri pazartesi günü HDP’yle ilgili kapatma davasını görüşmek üzere toplanacaklar.

Anayasa Mahkemesi üyelerinin toplantıdan önce raporu incelemeleri gerekiyor.

Anayasa Mahkemesi üyeleri raportörün raporuna uymak zorunda değil.

KARAR PAZARTESİ GÜNÜ

Anayasa Mahkemesi 21 Haziran Pazartesi günü ise HDP hakkındaki kapatma davasını görüşmek üzere toplanacak. Kararın aynı gün içinde açıklanması bekleniyor.

Eğer iddianamenin kabulü kararı çıkarsa HDP hakkındaki kapatma davası süreci başlamış olacak. İddianame HDP’ye gönderilecek.

Anayasa Mahkemesi’nin iki konuda daha karar alması gerekecek.

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin HDP’li 451 kişi hakkında siyasi yasak konulmasını talep etmişti. Mahkeme bu konuda bir karar alacak.

2- HDP’nin banka hesaplarına da tedbir konulması talebi karara bağlanacak.

ASİLTÜRK İLE KARAMOLLAOĞLU GÖRÜŞECEK Mİ?

BAŞLIKTAKİ sorunun yanıtını hemen vereyim, görüşecekler. Hatta bugün de görüşmeleri mümkün. Ama bugün olmasa da en kısa sürede görüşecekler.

Çünkü parti tabanından ciddi bir baskı var. Parti içinde bir güç savaşı yaşanmadan Asiltürk ile Karamollaoğlu’nun bir araya gelmesini istiyorlar. Testi çatlamadan Oğuzhan Asiltürk ile Temel Karamollaoğlu’nun bir araya gelip, sorunu çözüme kavuşturmasını istiyorlar. Ama görüşmeden mutlaka bir uzlaşma çıkacak diye beklemeyin. Sorun ciddi. Temel Karamollaoğlu partiye, Oğuzhan Asiltürk ise Milli Görüş’e hâkim. O nedenle Saadet Partisi’ni sancılı bir süreç bekliyor.

SP’DEKİ SORUN

Saadet Partisi’nde üç sorun yaşanıyor.

Saadet Partisi bir türlü büyüyemiyor. Çünkü büyümeye dönük pozitif bir siyaset üretemiyor. CHP, İYİ Parti ve HDP’nin peşine takılmış gibi bir imaj oluşturuyor.

Keskin muhalefet dili muhafazakâr-dindar seçmen tarafından olumlu karşılanmıyor.

Saadet Partisi, millet ittifakında CHP’nin payandası gibi görülüyor.

CHP’YE KAZANDIRIYOR

Saadet Partisi’nin millet ittifakında yer alması hem CHP’ye daha fazla milletvekili kazandırıyor hem de dindar-muhafazakâr seçmen nezdinde meşruiyet sağlıyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2018 seçimlerinde CHP’nin, Saadet Partisi’nin oylarının katkısıyla, hiç milletvekili çıkaramadığı yerlerde yıllar sonra ilk kez milletvekili çıkardığına dikkat çekmişti. CHP, ittifak sayesinde Adıyaman, Karabük, Karaman, Kars, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya, Nevşehir, Şanlıurfa ve Yozgat’ta yıllar sonra milletvekili çıkardı.

ERBAKAN’IN HAYALLERİNİ ERDOĞAN GERÇEKLEŞTİRDİ

Saadet Partisi’nin muhalefette yer alması nedeniyle Milli Görüşçüler değerleri ile ittifakları arasında bir ikilem yaşıyor. Ayasofya’ya vurulan zincirler kırılsın diyen Erbakan’dı. Ayasofya’ya vurulan zincirleri kırıp, cami olarak açan ise Erdoğan oldu.

Taksim Camisi Erbakan’ın hayaliydi. 28 Şubat sürecinde Taksim camisinden dolayı olmadık saldırılara maruz kalmıştı. Taksim’e camiyi yaptıran Erdoğan oldu.

Filistin ve Kudüs Erbakan’ın davasıydı. Filistin davasını omuzlayan, Kudüs’ün mücadelesini veren Erdoğan oldu.

Başörtüsü yasağı ise en çok Erbakan’ı üzüyordu. Başörtüsü yasağını kaldırıp, okullara Kuran-ı Kerim dersi koyan Erdoğan oldu.

Milli Görüş’ün ve Erbakan’ın hedeflerini Erdoğan gerçekleştirdi. Erbakan’ın partisi olduğu iddiasındaki Saadet Partisi ise bu süreçte muhalefet cephesinde yer aldı. Ayasofya’nın, Taksim Camisi’nin coşkusunu paylaşamadı. Saadet Partisi’nden yürek dolusu bir destek ve teşekkür gelmedi.

Bu da muhafazakâr-dindar kesimde burukluğa neden oldu.

O GECE KÂBUSU YAŞAYAN KIZ BÜYÜDÜ

CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın ABD Başkanı Biden’la görüşmesinde tercümanlığını yapan Fatma Gülham Abushanab’ın Merve Kavakçı’nın kızı olması birilerini fena halde rahatsız etti. Onların başında da İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erozan geliyor. İYİ Parti, Ahmet Kamil Erozan’ın başörtüsü düşmanlığı ile muhafazakârlardan nasıl oy alacağını iyi düşünsün. Ben asıl Erdoğan-Biden görüşmesinde yer aldığı için 28 Şubatçıları rahatsız eden Fatma’yla ilgili gündeme gelmeyen bir olayı aktarmak istiyorum.

HDPye saldırı aydınlatılmalı

DGM SAVCISI EVLERİNİ BASMIŞTI

Ecevit’in “Bu kadına haddini bildirin” talimatı üzerine Merve Kavakçı’nın Meclis’te yemin etmesi engellenmişti. Ancak sorun orada bitmemişti. DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel evini basarak Merve Kavakçı’yı gözaltına almak istemişti. Kavakçı’nın evi polis tarafından kuşatmaya alınmış, müthiş bir korku iklimi oluşturulmuştu. Merve Kavakçı’nın dayısı Fazilet Partisi Karaman Milletvekili Zeki Ünal destek için evine koşmuş, FP Milletvekili Meclis’te, “Milletvekili seçilmiş olan bir kadının evi basılıyor. Çocukları korkudan tir tir titriyor” diye tepki göstermişti. O gece kapının arkasında korkudan titreyen kız çocuklarından biri Biden’ın karşısında oturan Fatma’ydı. Cumhurbaşkanı Demirel’in devreye girmesi üzerine Nuh Mete Yüksel geri çekilmek zorunda kalmıştı.

OKUL BAHÇESİNDE YUHALATILDI

Ama zulüm bitmemişti. Merve Kavakçı’nın ellerinden tutup okula götürdüğü iki kız çocuğu bazı TV muhabirlerinin örgütlemesi üzerine okul bahçesinde toplanan çocuklar tarafından yuhalatılmıştı. Fatma bir mücadelenin simgesi olarak oturuyordu o masada. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyüklüğü de oradan geliyor. Annesi başörtülü olduğu için Meclis’ten atılan milletvekilinin kızını ABD başkanının karşısına oturtan liderin adıdır Recep Tayyip Erdoğan.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar