Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

HİÇ KARŞILIK BEKLEMEDEN İYİLİK ETMEK

Emeklilik döneminde dostlarımızla sık sık bir araya gelip sohbet ediyoruz. Sohbetlerde ağırlıklı konular, temize çekerek anlattığımız hatıralardan oluşuyor. Diğer bir konu ise finansal hareketliliğin emekli ikramiyesine nasıl bir ikramda bulunacağı umudu üzerinde yoğunlaşıyor.  

Sohbetin bir yerinde arkadaşım,” İnsanın parası çoğaldıkça cimrileşmeye başlıyor. Parayı daha fazla artırmanın yollarını arıyor. Hiç karşılık beklemeden ihtiyaç sahiplerine yardım edenlere imreniyorum. Ben bunun kendi nefsimden pay biçerek çok zor bir şey olduğunu düşünüyorum.” Dedi.  Bir diğer arkadaş, “Hiç kimse öyle karşılıksız, sessiz sedasız yardım yapmıyor. Ya vergi kaçırmak için ya da sosyal ve siyasal rant için veya kişisel reklam için yapıyor.” Diyerek düşüncesini açıkladı.

İnsan birinci derece yakınlarına rahat yardım yapabilir. Bencil gen teorisine göre bunun biyolojik bir arka planı vardır. Ama tanımadığı ihtiyaç sahibi birine hiç kimsenin bilmeyeceği, kendisinin de hiç beklentisinin olmayacağı ve deşifre etmeyeceği şekilde yardım etmesi gerçek bir erdemle ilgilidir. Salt insan olmanın ve özünde iyilik taşımanın bir sonucudur böyle bir iyilik yapmak.

Bir ayakkabı hikayesi okumuştum.

Yoksul biri ayakkabıcının önünden geçerken ayakkabıcı onun eskimiş ayakkabılarını görür, onu içeri davet eder. Sonra ona bir çift ayakkabı hediye eder. Eski ayakkabıları da çöpe koyar. Yoksul adam yeni ayakkabıyı giyer, dükkândan çıkar. Ayakkabıcı arkasından bağırır. “Aman bu ayakkabıyla taşlı yerlerden gitme, köselesi çok kaliteli çabuk eskimesin.” Biraz sonra tekrar bağırır. “Aman ayakkabıyı tozlu yollarda kullanma, hakiki deri, derisi zarar görmesin.” Üçüncü kez “Aman bu ayakkabıyı çok sık kullanma çabuk eskimesin.”

Ayakkabıyı giyen yoksul geri döner gelir. Sessizce çöpten ayakkabısını alır, ayağındakileri çıkarır, onları giyer, yoluna devam eder.

Yazar buradan üç ders çıkarır. Ayakkabıcı açısından ders: İçinizde iyilik yapma iradesi yoksa iyilik yapmayın. O iyilik size dert olur. Adam ayakkabıyı vermiş ama damarından kan gider gibi olmuş. 

Ayakkabıyı giyen açısından ders: Birisi size iyilik yaptığında onun karakterine dikkat edin. Eğer kötü bir insansa onun iyiliğini kabul etmeyin. Çünkü o iyiliğin faturası çok ağır ödenecektir. Kötü insanın bir bardak çayını bile içmeyin. İçtiğiniz çayı burnunuzdan getirebilir.

Ayakkabı açısından ders: Her zaman yeni şeyler insanı mutlu etmez. Onun bedeli önemlidir. İnsan eskileriyle de mutlu olabilir.

Karşılıksız iyilik etmek gerçek bir ruh yüceliği gerektirir. İnsanlar ellerinde imkân olmadığı takdirde bol keseden iyilik yapabileceği duygusunu taşıyabilirler. Olmayan bir şeyi vermek ya da yapmak kolaydır. Bakınız. ( http://www.baderankara.org.tr/olmayan-bir-seyi-vermek-ya-da-yapmak-199yy.ht)Ama imkânı olunca vermek insani bir kaliteyi gerektir. 

Nefsimizde test edip sınavdan geçemediğimiz şeyleri başkalarından beklemeyelim. Zenginlerin fakirlere karşı cimri ve acımasız olduğunu söyleyebilmek için kendi nefsimizi test edelim. Mevcut imkanlarımızla kime ne kadar el uzatabiliyoruz? Haksızlıklara karşı sessiz kalanlara kızıyorsak, kınıyorsak kendimizi test edelim. Biz zalimlerle ne kadar mücadele ediyoruz? Mazlumların yanında ne kadar duruyoruz?

Hepimiz haberlerde yer alan kötü durumlar için sosyal medyada lanetler yağdırabiliriz. Kadına şiddet, yoksulların ekonomik dramları, yalan dolan siyaseti vs. Ama esas olan o kötülüklerin olmaması için ne söylüyoruz, ne yapıyoruz? Tepkisel olmak kolaydır. Önemli olan iyilik konusunda etkisel olmaktır, adım atmaktır.

Kötülüklerden yakınıyorsak iyiliklere talip olmamız gerekir. Aksi takdirde sözümüzün samimiyeti olmadığı gibi kötülüklerin de hayatımızdaki varlığı hep devam edecektir.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar