Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

İLETİŞİMDE DİKKAT EDİLECEK BİRKAÇ  HUSUS

DİNLEMEK

Sokrates’ten bir öğrenci konuşma dersleri almak ister. Sokrates ona bir meblağ söyler. Öğrenci, “Bu söylediğiniz meblağ ile ben 3-4 hoca tutabilirim” der. Sokrates, “İyi ama evladım, ben sana bir konuşmasını iki dinlemesini öğreteceğim” diye cevap verir.

Dinlemek konuşmaktan daha önemlidir. Dinlemek sadece konuşan karşısında suskun kalmak değil, konuşmanın tamamlayıcısıdır. Dinlemek, dikkatimizi vererek zihinsel bir çaba sarfetmektir.

Dinleme konusunda dikkat edilecek bir kaç husus:

1-İçimizi temiz tutmak gerekir. Mevlana, “Deniz ne kadar büyük olursa olsun. Siz kabınız kadar su alırsınız” der. Burada iki husus önemlidir. Birincisi kabımızı geniş tutmak, ikincisi ve daha önemlisi kabımızı temiz tutmaktır. Kabımız kirli ise dışardan aldığımız herşey kirlenir.

Delikanlı sevdiği kıza kur yapar.”Dalgalı buğday başakları gibi saçlarınız var.” Kız hoşlanmaz. “Ne yani sen saçımın buğday başakları gibi dağınık olduğunu mu  ima ediyorsun?” der. Aradan zaman geçer, delikanlı tekrar, “İpek gibi güzel saçların var” diye iltifat eder. Kız, yine, “Ne yani sen saçlarımı ipek gibi cansız bir nesneye mi benzetiyorsun?” diye cevap verir. Delikanlı ne dese yaranamadığı düşünerek, kıza “Ne desem zülfi yare dokunuyor” diyerek kahırlanır.

2-Dinleyebilmek için susmak gerekir. Bir kızılderili atasözü, ““Dur, dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın.” 

Kişinin dinleyebilmesi için insanın tamamen dolu olduğunu düşünmemesi, herşeyi bildiğini zannetmemesi gerekir. 

Bir zamanlar Japonya’da yaşayan yaşlı bir bilgeye bir misafir gelir.

Misafir,  “Büyük ustalar ve bilginlerden ders aldım. Zen felsefesini tamamen öğrendim.. Yine de  bilmem gereken bir şey varsa onu bilgime katmak isterim.” der.

Yaşlı Bilge,“Çok güzel, gelin birlikte çay içelim ve öğrendiklerinizi konuşalım.” der.

İkisi karşılıklı otururlar ve yaşlı bilge misafine çay ikram etmek için bardağa dikkatle çayı koymaya başlar. Bardak dolduktan sonra da çayı dökmeye devam eder  Şaşıran misafir,, “Ne biçim bilgesin sen? Neden dolan bir fincanı doldurmaya devam ediyorsun” der.

Yaşlı bilge sakin bir şekilde cevap verir “Aklın tıpkı bu fincan gibi o kadar çok fikirle dolu ki orada bir tek boş oda bile yok. Bana geleceksen aklın boş bir bardak gibi olsun ancak o zaman bir şeyler öğrenebilirsin”.

Her şey bildiğini düşünen bir insan dinlemeyi bilemez. Sürekli konuşmak ister. Çevresindekileri bıktırır. Çünkü herşeyi bildiğini düşünen insan cahil bir insandır.

3-Kişi yoğun duygusal bir durum üzerinde ise konuşulanları tam dinleyemez. 

Camide vaaz veren imam, ön tarafta saf tutan bir köylünün iki gözü iki çeşme ağlıdığını görmüş

Vaazının çok etkili olduğunu sanarak  kendinden geçercesine anlatmaya devam etmiş. Vaaz bittiği halde köylü ağlamaya devam ediyormuş. Diğerleri dağılınca hoca, öbür dünyayı anlatırken köylünün neden ağladığını merak edip sormuş:

 Köylü, “Hocam,benim çok sevdiğim bir keçim  vardı  O sanki benim can yoldaşımdı. Siz başınızı sallayarak anlattırken çenenizdeki sakal sallandıkça hep keçim geldi aklıma! Onun acısıyla ağladım” demiş.

4-Dinlemek sevmeyi gerektirir. Gary Chapman’ın yazdığı “Sevginin Beş Dili” isimli kitapta beş sevgili dilinden birinin de dinlemek olduğunu yazmıştır. Sevmediğiniz kişileri dinleyemezsiniz Tabiri caizse karşıya laf geçirmek üzere karşı tarafı dinlemek dinlemek değildir. 

Birbirine rakip iki üst düzey yöneticinin şöyle bir diyalog kurduklarını varsayalım. Bu birbirlerini dinlediklerini gösterir mi?
-Ben müdürümü yedirmem.
-Ben müdür değil, kemal paşa tatlısı yerim
-Çok yeme tansiyonun çıkar
-Biz çıkartırsak tansiyonumuzu çıkartırız ama işin cılkını çıkartmayız.
-Oradan bakınca öyle mi görünüyor? Bence sadece tansiyon değil göz sorunun da var.

Kastedilenden ziyade karşıya gol atmak üzere bir şeyi algılamak dinlemek değildir. Bu tür diyaloglardan kavga çıkar.

5- Dinlemek aynı zamanda bilgili olmayı gerektirir. Bilgili insan bilginin kıymetini anlar. Konuşarak değil, dinleyerek daha fazla bilgisine bilgi katabileceğini düşünür.

Sadi Şirazi,“Dinlese bilirdi, bilse dinlerdi” diyerek, dinlemenin bilmeyle ilgisini ortaya koymuştur.

Dinlemesini bilmeyen ve sürekli konuşanlar içinbir atasözümüz vardır:  “Boş teneke çok tangırdar” derler.

John Stuart Mill, “Başkalarını iyilikle, saygıyla dinlemek, iç zenginliğinin en güzel belirtisi ve daha iyi olmanın en büyük yardımcısıdır.” Der. Dinlemesini bilmek hem meziyettir hem de bir bilgelik işaretidir. O halde dinleyelim beyler!

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar