Mahmut Övür

Mahmut Övür

Mail: hygjh@hotmail.com

İlk koalisyondan 28 Şubat İttifakı’na

Bugünün eski Türkiye partileri, kendi parti tarihlerini bile bilmiyorlar ki akıl almaz bir koalisyon övgüsü düzüyorlar.
Oysa özellikle Türkiye hiçbir şeyden çekmedi koalisyon hükümetlerinden çektiği kadar. Daha 1961 yılındaki ilk koalisyondan 1999 yılındaki son 28 Şubat İttifakı'na kadar çok sayıda koalisyon girişimi ve hükümetleri, bu ülkeye derin acılar yaşattı, ağır bedeller ödetti. Koalisyonlar dönemi sadece siyaseti değil, Türkiye'yi de güçsüzleştirdi.
İlginçtir, ilk koalisyon hükümetini de 1960 darbesinden sonra CHP kurdu. Darbecilerin desteğine, İsmet Paşa gibi güçlü bir aktöre rağmen darbe sonrası ilk seçimde CHP yine tek başına iktidara gelemedi ve koalisyon hükümeti kurdu. Bu Türkiye'nin ilk koalisyon hükümetiydi. 20 Kasım 1961'de kuruldu ve sadece 217 gün sürdü.
CHP bu hükümeti Adalet Partisi ile kurmuştu.
İkinci İnönü hükümeti 25 Haziran 1962'de kuruldu ve 1 yıl 183 gün sürdü. CHP'nin bu kez ortakları Yeni Türkiye Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ydi.
Üçüncü İnönü hükümeti ise 25 Aralık 1963'te kuruldu, 20 Şubat 1965'te düşürüldü. CHP'nin bağımsızlarla kurduğu bu hükümetin ömrü ise sadece 1 yıl 57 gün sürdü.
Gördüğünüz gibi, İsmet Paşa 4 yılda üç hükümet kurmuş ve hiçbirinin ömrü de iki yıl olmamıştı. Bu hükümetlerin Türkiye'ye ne katkı sunduklarını bir yana bırakıyorum, asıl önemli olan milli iradeyi cuntacılara karşı savunamamasıydı. Darbeciler karşısında sinen siyasetçiler, ne yazık ki birbirlerine karşı acımasızdı

MİLLETVEKİLİ TRANSFERİNDE CHP İMZASI
Çok basit nedenlerle siyaseti itibarsızlaştırdıkları gibi yine çok basit nedenlerle ya da küçük çıkar hesaplarıyla birbirlerini yıpratıyor, hükümetleri düşürüyorlardı.
Elimde tam da bu serüveni anlatan bir kitap var. 60 darbesi sonrası Yeni Türkiye Partisi'ni kuran ve sonra da hızlı bir biçimde kaybolup giden Ekrem Alican'ın günlükleri...
Alican son İnönü hükümetinin neden düşürüldüğünü anlatırken, gerekçe olarak milletvekili transferini gösteriyordu:
"Hele o CHP, Demokrat Parti'nin partizanlık metotlarından tamamıyla istifade eder hale gelmiş, hatta Mahmut Vural hadisesinde olduğu gibi bakanlık vaat ederek partilerden milletvekili çalmaya teşebbüs ederse..."
Diyor ve CHP'yi milletvekillerini ayartmakla suçlayıp diğer muhalefet partileriyle birlikte hükümeti düşürüyordu.
Dikkatinizi çekmiştir, meğer CHP, daha 60'larda Güneş Motel olayını denemiş.
Tabii asıl vaveyla da bundan sonra kopuyordu. Hükümet düşünce, bugün Kılıçdaroğlugillerin öve öve bitiremedikleri "tarafsız" cumhurbaşkanı örneği olan darbeci Gürsel devreye giriyor ve hükümeti düşüren partilerle bir toplantı yapıyordu.
İkinci büyük parti Adalet Partisi'ydi ve onun başında da Süleyman Demirel vardı. Doğal olarak hükümeti kurma görevi ona verilmeliydi. Ancak cunta lideri Gürsel, görevi ona vermiyor, "bağımsız" bir başbakan adayı arıyordu. İlk aklına gelen ismi de kendisi önerdi: ODTÜ Rektörü Kemal Kurdaş.
Diğer partiler de Faruk Erem, İhsan Doğramacı, Ömer Celal Sarc gibi üniversitelerdeki etkili isimleri öneriyordu. Ama ne var ki 3-4 gün koca ülke, partilerin bağımsız başbakan adayı aramalarını izliyordu. Bu arayıştan Devlet Başkanı Gürsel bile sıkılıyor ve Ekrem Alican'a şöyle diyordu:
"Siz hükümeti zamansız devirmişsiniz. Başbakan bulamıyorsunuz."
Tıpkı bugünkü muhalefet gibi... Anlaşılan muhalefet partileri 60 yılda bir arpa boyu yol almamış... Sonunda gele gele 28 Şubat İttifakı'na geldiler. Eh... Boşuna eski Türkiye'nin partileri denmiyor.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar