Yaşarken önemini yeterince idrak edemediğimiz sorunlarımızdan biri de sağlığımıza vermemiz gereken değerdir. İnsan olarak sağlığımızı korumanın öncelikli bir yaşam modeli olduğunu bildiğimiz halde sağlığımıza gereken özeni göstermiyoruz.
Sağlıklı insan, sağlıklı toplumun önemli bir parçasıdır; ancak insan sağlıklı olmayınca toplumsal sağlıkta bozuluyor.
İnsan genellikle maddi açıdan zengin ve müreffeh olunca, sağlık gibi daha önemli bir değerinin farkına varamıyor.
Günümüzde çeşitli hastalıklar bir sarmaşık gibi insan yaşamını sarmış durumda…
Doğuştan gelen hastalıklar, sonradan yakalandığımız hastalıklar, bulaşıcı hastalıklar, zararlı bağımlılıkların oluşturduğu hastalıklar ve çevresel faktörler sonucu oluşan hastalıklar insan sağlığını tehdit ediyor.
Sağlıklı olmak, bilimsel çalışmaların konusu altındadır ve bilim insanları asırlar boyu insan sağlığının iyileştirilmesi üzerine çaba göstermiştir.
TÜRK TOPLUMUNDA SAĞLIK
Gerek geçmişte gerekse günümüzde sağlık alanında tıp bilimine katkıda bulunan, değer katan ve bilim insanları yetiştiren bir ecdadın mensuplarıyız.
Geçmişte sağlık alanındaki çalışmalarıyla adını duyurmuş İbn-i Sina (980-1037), Akşemseddin (1389-1459), Farabi(870-950) gibi bilim insanlarımız tıp bilimi dışında da düşünür olarak yaşadıkları toplumu hizmet ürettiler.
Özellikle İbn-i Sina’nın tıp bilimindeki eserlerinin Avrupa’da okullarda ders olarak uzun yıllar okutulduğu bilinir.
İbn-i Sina yalnızca bir hekim olarak değil, düşünür, astronom ve yazar olarak da yaşadığı topluma hizmet vermiştir.
Yakın tarihimizde ve günümüzde ülkemizin tıp fakültelerinden mezun olup, yurt dışında sağlık alanında temsil ettiği tıp dalında faaliyet gösteren bilim insanlarına sahip olmamız da ülkemiz adına gurur vericidir.
Bu bilim insanlarının hizmet yürüttüğü tıp dalında uygun çalışma koşullarını ülkemizde bulamayıp, yurt dışında faaliyet göstermeleri ise sahip olduğumuz beyin gücüne gerekli koşulları sağlayamadığımız anlamına gelir. Halbuki tıp dalındaki örnek çalışmaları olan bu insanlara sahip çıkabilmeliydik.
Bu isimlerden Prof. Dr. Aziz Sancar, yaptığı çalışmalar sonucu 2015 yılında Nobel Kimya Ödülünü kazandı, kendisi 1997 yılından beri ABD de Kuzey Karolina Üniversitesinde görev yapıyor.
Bilim insanlarımızdan Prof. Dr. Mahmut Gazi Yaşargil ise tıp hekimi olarak beyin ve sinir cerrahisi alanında uzman olarak yurt dışında uzun yıllardır çalışmalarını sürdürmektedir.
Pandemi döneminde adını sıkça duyduğumuz Dr. Özlem Türeci kanser hastalığı araştırmaları, immünolog ve Dr. Uğur Şahin ise onkolog, immünolog olarak yaşadıkları Alman toplumunda Mainz Merkezli biyoteknoloji şirketi BioNTech kurucu ortağı ve CEO su olarak çalışmalarını yürütüyorlar.
Bunların dışında halen yurt dışında olup, tıp biliminin değişik dallarında hizmet veren kadın ve erkek bilim insanlarımızın varlığı ülkemiz adına memnuniyet vericidir.
Tıp alanındaki çalışmalarını başarıyla sürdüren ve yurt dışında bulunan bilim insanlarımıza sahip çıkıp ülkemiz içinde de kendilerine uygun çalışma ortamı hazırlamak Sağlık Bakanlığının öncelikli görevleri arasında yer almalıdır.
SAĞLIKLI OLMANIN ÖNEMİ
Sağlıklı olmak demek, kendimizi iyi hissetmek demektir. Kendimizi iyi hissetmediğimiz durum bizi bir sağlık sorunuyla baş başa bırakabilir.
Sağlık alanında yürütülen yoğun çalışmalara rağmen hastalıkların insanlar üzerindeki olumsuz etkileri devam etmektedir.
Osmanlı padişahları içinde önemli bir konuma sahip olan Kanuni Sultan Süleyman asırlar önce insan sağlığına verdiği önemi şu sözleriyle vurgulamış:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Bedensel, zihinsel, ruh ve akıl sağlı da insan için öncelikli olmasına rağmen acil bir sorun yaşamadan hekimin, hastanenin yolunu bilmiyoruz.
Yaşama tutunmamızın ilk yolu sağlığımızı koruyabilmektir. Sağlıklı toplum oluşturma amacıyla öncelikle kendi sağlığımıza özen göstermek zorundayız.
Hastaneler, sağlık ocakları, semt poliklinikleri ve bunlar içinde görev yapan hekimler insan sağlığına verdikleri önem nedeniyle sağlığımızın iyileşmesi yönünde gayret gösteriyorlar. Ne var ki; hastanelerin acil servisleri dolup taşıyor, her geçen yıl hastane polikliniklerine başvuran hasta sayısında artış gözleniyor.
Biz de bilinçli bir birey olarak sağlıklı olma yolunda kendimizin hekimi olup, hastalığımıza neden olan koşullardan uzak bir yaşam tarzını ilke edinmek zorundayız.
Yorum Yazın