Okan Müderrisoğlu

Okan Müderrisoğlu

Mail: dfdgdgd@hotmail.com

İsrail Ordusunun kayıpları... Hamas’ın kontrolden çıkan eylemi!

İsrail'in, "Hamas'ı yok etme" iddiasıyla giriştiği son savaş, her türlü insani ve vicdani kriterden uzak biçimde 45 gün sürdü ve nihayet "rehine/tutuklu takası ile "geçici insani ateşkes" aşamasına vardı. Görünen o ki... İsrail Ordusu, "Hamas'a toparlanma fırsatı vermeyelim" düşüncesi ile ateşkesi kalıcı hale getirmeye niyetli değil. Buna karşın, başını Türkiye'nin çektiği bir grup devlet, ateşkes fırsatının kullanılmasından yana.
Peki, bu mümkün mü?
İsrail'in, çocuk-kadın demeden sivilleri öldürdüğü hesaba katıldığında, kendi açısından "asker kaybı dâhil pek çok riski göze aldığı" anlaşılıyor! Hâlihazırda ciddi karartma uygulandığı için İsrail'in kayıplarının gerçekçi bir bilançosu yok. Ancak, sahadan elde edilen veriler, "yenilmez!" gibi sunulan, adeta "efsaneleştirilen!" İsrail Ordusunun, 370 civarında nitelikli askerini kaybettiğine dair. Buna bir de 180'den az olmayan zırhlı araç ve tank kaybını da eklemek gerekiyor. Gazze'yi yıllardır abluka altında tutan; su, elektrik, yakıt, gıda ve tıbbi malzeme akışını kesen İsrail'in, fosfor bombası türü yasaklı mühimmatları kullanmasına, her gün acımasız bombardıman yapmasına rağmen Gazze'de dar bir alanda ciddi zayiata uğraması, artçı şoklara da gebe! Meskûn mahal çatışmasının İsrail'in asker gücünü sanılandan da fazla yıprattığı, moral faktörünü dibe çektiği de bir gerçek!
Elbette madalyonun diğer yüzü de var. Hamas'ın direniş kabiliyetinin ne düzeyde olduğu ve ne kadar kayıp verdiği de masaya yatırılmalı. İleri sürdükleri verilere göre, 35 bin silahlı unsuru mevcut. Lakin reel analizlere göre bu sayı 10 bini aşmıyor. 6 haftayı geçen İsrail bombardımanı ve kara harekâtı sonrasında Hamas'ın 1.000 civarında kayba uğradığı tahmin ediliyor. Son iki yıldır planladığı belirtilen 7 Ekim saldırısının ardından, silahlı kapasitesinin ise yüzde 20'sini yitirdiği öngörülüyor. Tabii ki bütün bunlar birer psikolojik savaş argümanı olma özelliği de taşıyor. Yine de bağımsız kaynaklardan derlenen bilgiler her iki taraf için de yukarıdaki sayıların dikkate alınabilir değerde olduğunu teyit ediyor.

***

Katar'ın arabuluculuğunda, üçüncü tarafların katılımı ve Türk Dışişleri ile istihbaratının aktif rolü sayesinde, İsrail ile Hamas arasında 1'e 3 oranı üzerinden rehine takasının başlaması bekleniyor. Hamas, elindeki farklı uyruklardan olanlarla birlikte 50 sivil rehineyi serbest bırakmanın karşılığında "geçici ateşkes, insani yardım ve ilk etapta 18 yaş altı 150 Filistinli genç ve kadının İsrail hapishanelerinden tahliyesini" sağladı. Esasen İsrail savaş kabinesi, Hamas'a nefes bile aldırılmasından yana olmadığını defalarca duyurdu. Ama bu kez "kamuoyu baskısı, rehinelerin ailelerinin özel bir mektupla Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yardım istemesi ve dozu artan sokak hareketleri" savaş suçlusu Netanyahu'yu istemeyerek bu noktaya getirdi. Hatta yükselen tepkiler, Netanyahu'yu iktidardan götürecek eşiğe dayandı!
Bu vesileyle... Hamas'ın 7 Ekim eylemi ile ne amaçladığı ve ne elde ettiği de halâ merak konusu. Arka plan bilgileri, Hamas'ın, İsrail güvenlik duvarını bu kadar kolay, hızlı ve derinlemesine aşmayı ummadığını gösteriyor. Hamas unsurlarının; Gazze sınırına yakın bölgelerde bulunan İsrail birlikleri ve karakollarından olabilecek en yüksek sayıda rehine almayı, Filistin meselesini yeniden uluslararası gündeme taşımayı ve esir pazarlığını hedeflediği değerlendiriliyor. Saldırının bir anda kontrolden çıktığı, farklı grupların da İsrailli rehine alma saikiyle sürece dâhil olduğu gibi hususlar da tartışılıyor. Fakat neresinden bakılırsa bakılsın... Hamas ne İran ne de Hizbullah desteği alabildi. Bu manada yalnız kaldı. Gazzeli masumlar ise Hamas'a karşı çıkmadıkları gerekçesiyle Siyonistler tarafından katledildi. İşin daha da vahimi yanı ise Hamas'ın silahlı ve siyasi kanadının hakiki biçimde gelecek tasavvuru geliştirmediği, sadece anlık olayları yönetmeye çabaladığı yönünde!

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar