Okan Müderrisoğlu

Okan Müderrisoğlu

Mail: dfdgdgd@hotmail.com

Kara para suçlaması ve arkasındaki tezgah!

2022 yılını tamamlamamıza sayılı günler kaldı. Yeni yıl, yeni umutlar demek. Ama sorunlar olduğu gibi bir sonraki yıla da devroluyor. Yani yeni olan yıl mı yoksa insanın, kurumların, sistemlerin kendisini yenilemesi gereği mi? Burası mühim.
Bakınız...
Bu yıla damgasını vuran, küresel gelişmeleri derinden sarsan, yeni güvenlik mimarisi ihtiyacını ortaya çıkaran hadise Rusya'nın, Ukrayna'yı işgali oldu. 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan düzen ve sınırların güç kullanılarak değiştirilemeyeceği ilkesi yerle yeksan edildi.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a özgü "liderler diplomasisi" sayesinde, asrımızın krizini oldukça etkili ve dengeli biçimde yönetmeyi başardı.
Maalesef konu bununla sınırlı kalmadı. Neden? Çünkü ABD ve bazı AB ülkelerinin başını çektiği gruplar Türkiye'nin, Rusya'ya karşı uygulanan yaptırımlara taraf olmamasını eleştirmekle yetinmediği gibi bir de "yaptırımları delmekle!" suçlayacak kadar ileri gitti!
Örneğin AB... Türkiye'ye tam üyelik kapısını kapatması yetmiyormuş gibi ekonomik ve siyasi açıdan ağır sonuçları olacak yaptırım dizisine katılmasını ve bedel ödemesini bekliyor! Ne büyük garabet değil mi?
Ayrıca...
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusunda Türkiye, Üçlü Mutabakata bağlı kalınmasını bekliyor. Brüksel bürokrasisi ise Ankara'yı, Avrupa'nın güvenliğini zayıflatmakla suçlayacak ölçüde akıl tutulması yaşıyor.

***

Türkiye Cumhuriyeti'ni, geleneksel ittifak zinciri içinde yörünge devlet olarak tutmayı amaçlayan, külfete katlanmasını isterken nimete ortak olmasına itiraz eden emperyalist güçler, şimdilerde "ekonomide şüphe uyandıracak" şekilde "yayın ve yönlendirme faaliyeti" içindeler!
Öyle ki bu kurgularına muhalefet partileri bile alet olabiliyor. Mesela, "Cari açık, uyuşturucu parası ile finanse ediliyor" diyebiliyor veya "Ödemeler dengesi bilançosundaki net hata noksan kalemi üzerinden Rus kara parası geliyor" iddiasında bulunabiliyorlar!
Oysa...
Rusya bağlantılı resmi veriler gösteriyor ki...
Savaştan bu yana, Rusya'dan transfer olan servetin yüzde 98'i, Birleşik Arap Emirlikleri'ne gitmiş durumda. Türkiye'ye ise Rus orta sınıfına ait birkaç milyar dolar geldiği tahmin ediliyor. Onlar da genellikle gayrimenkul sektöründe yoğunlaşıyor. Yani... Öne sürüldüğü gibi Rusya menşeli, kaynağı belirsiz, ciddi miktarda nakit döviz girişi görünmüyor.
Net Hata Noksan demişken... Gerekçesi ülkeler bazında farklı olsa da bu husus sadece Türkiye ekonomisine özgü değil. Bu yılın ilk 6 ayında Türkiye'nin net hata noksan kaleminde yaklaşık 14 milyar dolar döviz akımı söz konusu iken, aynı kalemin büyüklüğü ABD için 159 milyar dolar, Almanya 88 milyar dolar, İngiltere 69 milyar dolar...
Bu meselenin teknik detayı uzun. Lakin Türkiye'yi "kara para cenneti gibi gösterme" girişimlerinin özünde stratejik karmaşık hesaplara dayandığı asla unutulmamalı.
Bu vesile ile bir diğer hususu da hatırlatmayı görev bilirim.
Şöyle ki...
Uluslararası rezerv toplamımızda altın stoku da önemli yer tutuyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı sırasında Berat Albayrak basiretli bir kararla, Türkiye'nin yurtdışındaki altın varlığını kademe kademe ülkeye getirdi. Bugün Merkez Bankası, yılsonu için 800 ton altın rezervi hedefine ulaşmak üzere. Bir bu kadar mühim husus da yaklaşık 150 ton altının doğrudan Merkez Bankası'nın sahipliğinde olması. Özetle... Bugün Merkez Bankamız, sahip olduğu altın rezervi ile dünyada ilk 5'e giriyor!
Diyeceğim o ki...
Her kim, Türkiye ekonomisi veya liderliği ile ilgili olarak kesintisiz kuşku yayıyor, bir takım iddiaları doğrulanmış gerçekler gibi sunuyorsa, o kişi ya da odakların arkasında, sağında solunda bir yabancı ve muhtelif çıkarlar vardır!
Konu ne olursa olsun... Karar vermeden önce işin ve kişinin önüne arkasına bakmayı ihmal etmemek lazım! Hani, "At izini, it izinden ayırmak" bakımından...

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar