Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

KENDİYLE BARIŞIK OLMAK NE DEMEK?

Beğendiğim söz olarak Dalai Lama’nın “Kendi içimizde barış yapmadan dışarı ile barışı sağlayamayız.” Sözünü paylaşmıştım. Değerli dostum Bekir karaca “Durdu Bey, kendi içimizde nasıl barış yapacağız, yani kendimizle nasıl barışacağız. Bu konuda bir yazı kaleme alıp da bizi tenvir edersen çok memnun oluruz” diye yorum yapmıştı. Bu konu üzerinde düşündüm. Kendi penceremden iç barışa yönelik düşüncelerimi aktarıyorum. Yeni yorumlarınızla yazıyı zenginleştirebiliriz.

İç barışın olması için:

1-İnsanın geçmişiyle barışık olması: Bazıları geçmişinden utanabilir, geçmiş deneyimleriyle ilgili öfke duyabilir, geçmişini hakir görüp onu saklamak isteyebilir. Böyle bir durumda bagajını hep sorunlarla ve çatışmalarla doldurmuş olur. Nereye gitse ne yapsa geçmiş ona acı verecektir. Oysaki geçmişiyle yüzleşip onu ne iyi ne kötü olarak yaftalamadan olduğu gibi kabul etse rahatlayacaktır. Çünkü geçmiş insanın gerçekliğidir. İnsan yaşanmışlıklarını asla değiştiremez, yaşanmış ve bitmiştir. Ancak onlara bakış açısını değiştirebilir. Başarısız, üzüntü verici deneyimlerinden ders alarak onları başarının bir basamağı haline getirebilir. Onu bir sanata dönüştürebilir. Örneğin Aziz Nesin çok yoksul ve zor bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Hayatta karşılaştığı zorlukları mizaha dökmüştür. Kendini “Gözyaşlarını kahkahaya çevirmeyi başaran simyacı” olarak tanımlamıştır. Aşık Veysel, "Kör olmasaydım çoban olurdum. Kör oldum aşık Veysel oldum” diyerek körlüğünü başarı merdiveni yaparak meşhur bir halk ozanı olmuştur.

2-İnsanın bedeniyle barışık olması: Bazı insanlar bedensel bazı özelliklerini beğenmeyerek kendilerini kötü hissedebilirler. Bedenlerimiz genetik özellikler taşır. Bedensel özelliklerimizi kendimiz tayin edemeyiz. Göz rengimizi, boyumuzu, ten rengimizi vs. Bazı kişiler beden yapısıyla barışık olamaz. Onunla çatışır, sürekli huzursuz olurlar. Bakanlıkta aday memurlara ders verirken avukat bir öğrencim vardı. Kızlarla iletişim kuramadığını çünkü boyunun kısa olduğunu söylüyordu. Oysa boyu kısa değildi. Ama uzun boylu olmayı ideal olarak görüyor, kendi boyunu bir eksiklik olarak algılıyordu. Boyu ile barışık olmadığı için çevresiyle sağlıklı iletişim kuramıyordu. Bir zamanlar Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı Faruk Öztimur’du. Ortopedik engelliydi. Kendi engeliyle öyle barışıktı ki bunu sürekli mizah konusu yapardı. Farklı durumlarla karşılaştığında “sakata gelmeyelim” derdi. TRT’ 2 de uzun süre “Her Şeye Rağmen” isminde bir program yapıp engellilere moral aşılıyordu.

3-İnsanın değerleriyle barışık olması: Bazı kişiler milliyetleri, kültürleri ve dinleriyle tam barış içinde olamazlar. Bunlar özellikler içinde doğduğumuz ailenin, ortamın, bize yüklediği niteliklerdir, iradi bir tercihimiz söz konusu değildir. Ailenin ve kültürel ortamın bize mirasıdır. Bazıları milliyetiyle, diniyle ve mezhebiyle barışık olamazlar. Ondan utanç duyabilir, onu gizlemek isteyebilirler. Gerçekliğini açık edemez. Gerçi özgürlük ortamının buna elverişli olup olması kişinin değerleriyle aleni bir barışıklık içinde olmasını değiştirebilir. Aday memurlara hukuk sistemlerini anlatırken bunlardan biri olan İslam hukuk Sistemini anlatacaktım. Mezheplere göre hukuk değiştiği için sınıftakilere mezheplerinin ne olduğunu sordum. %95 Hanefi dedi. %4 Şafi dedi. Bir Öğrenci de “Ben aleviyim hocam” dedi. Sınıftakilerin hiçbiri mezheplerini bilinçle ve özgür iradeleriyle tercih etmemişti. Hiçbiri aileden tevarüs eden mezheplerini değiştirmemişti. Osmanlı devleti yargıda birliği temin etmek için Hanefiliği resmi mezhep kabul etmişti. Bu nedenle büyük çoğunluğumuz Hanefi idi. Bizler için Hanefi’yim demek kolaydı. Çoğunluktuk ve hiçbir riski yoktu. Tek başına “Aleviyim” diyen çocuğu takdir etmiştim. İnancıyla barışıktı. Bunu çekinmeden ortaya koymuştu.

4-Özsaygının olması: Özsaygı bizim kendimizle barışık olduğumuzu gösterir. Yaşadığımız süreçte hatalar yapabiliriz. İnsan mükemmel değildir, kusursuz değildir. Ama hata yaptığımız için değersiz olmayız. Yeni başladığımız bir işte acemilikler gösterebiliriz. Bu bizim berbat olduğumuzu göstermez. Kendimizle barışıksak bu tür insani halleri bir değersizlik olarak algılamayız. Diğer taraftan iş yerinde doğru dürüst ve çalışkan olsak bile adaletsizliklere maruz kalabiliriz. Arabamızı trafik kurallarına uygun kullansak da biri gelip bizim arabamıza çarpabilir. Eğer özsaygımız varsa kendimizle barışıksak bunları travmatik bir sorun olarak algılamayız.

İç barış konusunda daha çok şey yazılabilir. Ancak meramımızı anlattık, maksat hasıl oldu sanırım. Kendimizi bir çek edelim bakalım, ne kadar iç barışımız vardır. İç barışımız varsa dış barışımız da vardır?

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar