Mevlüt Tezel

Mevlüt Tezel

Mail: dfdklggl@hotmail.com

Kılıçdaroğlu kazanırsa sistem kilitlenir mi?

İkinci turda Recep Tayyip Erdoğan'ı şanslı görenlerin sayısı fazla. Peki, Kemal Kılıçdaroğlu, şapkadan tavşan çıkarıp kazanırsa ne olacak?

Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı'nda! Kılıçdaroğlu, Meclis'e hakim değilken vaatlerini gerçekleştirebilir mi? Sistem kilitlenir mi, siyasi kaos yaşanır mı?
Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı, bakanları doğrudan seçiyor. Bütçeyi reddedebiliyor. Bazı yasaları engelleyebiliyor. Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ülkeyi yönetebiliyor.
Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun da katkılarıyla tarihin en sağcı Meclis'i oluştu.
Meclis'te Cumhur İttifakı'nın 323, Millet İttifakı'nın 212, Emek ve Özgürlük İttifakı'nın ise 65 vekili var.
Anayasa değişikliği teklifi sunabilmek için ise 360 vekile ihtiyaç var. Vekillerin listelerinden seçime girdikleri partilerden ayrılırsa Meclis'teki sandalye dağılımı şöyle şekilleniyor:

AK Parti (263), CHP (130), Yeşil Sol Parti (58), MHP (50), İYİ Parti (44), DEVA (14), Gelecek Partisi (10), Saadet Partisi (10), Yeniden Refah (5), HÜDA PAR (4), TİP (4), DP (3), EMEP (2), DSP (1), TDH (1), TÖP (1).
20 vekili bir araya getiren Meclis'te grup kurma hakkını elde ediyor. Yeni Meclis'te çok farklı oluşumlar olabilir.
Kazanırsa Erdoğan'ın bile Cumhurbaşkanlığı sistemini yürütebilmek için diğer partilerin desteğine eskisinden daha çok ihtiyacı olacak.

MECLİS ARİTMETİĞİ!
Kılıçdaroğlu'nun durumu ise daha zor olabilir.
Örneğin Kılıçdaroğlu'nun 14 vekil hediye ettiği Ali Babacan bile 28 Mayıs'ı beklemeden "Eğer Cumhur İttifakı Anayasa değişikliği konusunda 'Gelin beraber çalışalım' derse ona da hazırız" dedi.
Dakika bir gol bir!

Seçilirse Kılıçdaroğlu, her icraatında Memleket İttifakı partilerine taviz vermek zorunda kalabilir.
Hatta tarihin en sağcı Meclis'i isterse Cumhurbaşkanlığı makamını eskisi gibi sembolik hale getirebilir.
AK Parti, hem Cumhur İttifakı hem de Memleket İttifakı'ndaki sağcı, muhafazakâr partileri ya da ya da bu partilerden ayrılan vekillerle Meclis'te büyük bir muhafazakâr cephe oluşturabilir.
Hatta buna bile gerek kalmayabilir!
Erdoğan kazandığında Cumhurbaşkanlığı sistemi MHP'nin de desteğiyle eskisi gibi işleyebilir.
Kılıçdaroğlu kazandığında ise yeni Meclis aritmetiğinde her istediğini yaptıramama ihtimali var.
En küçük yasa değişikliğinde bile pazarlıklar yaşanabilir. Siyasi kaoslar çıkabilir, sistem kilitlenebilir. Bu da para piyasaların en sevmediği belirsizlik ortamı demek.
Böyle bir durumda AK Parti'nin de desteğiyle Parlamenter Sistem'e dönüş bile hızlanabilir.
Ya da erken seçime gidilir.
Ve Kılıçdaroğlu, Ahmet Necdet Sever gibi resmi törenden törene gözüken sembolik bir Cumhurbaşkanı olabilir.
Yeni Meclis aritmetiğinde her şey olabilir.

***


EMEKLİLİK PLANI BİLE SUYA DÜŞEBİLİR!
Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin şu açıklamaları yaptı:
"Yaptırmış olduğumuz anketlerde ilk turda Kemal Kılıçdaroğlu ipi göğüslüyor diye bir sonuç yoktu.
Bunu CHP'li dostlarımız da biliyor." "Sanki ilk turda bitecek gibi bir algı satın alındı. Bu son derece yanlıştı. Seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz, ben de CHP Genel Merkezi'ndeydim saat 20:00 itibarıyla 3 aşağı 5 yukarı sonuçlar belliydi." Bunlar "Her şeyi biliyorduk" anlamı da çıkabilecek itiraflar.

Eğer Şahin doğruyu söylüyorsa Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş seçim gecesi "Biz kazanıyoruz" dedikleri saatlerde CHP'liler seçimin ikinci tura kaldığını biliyorlardı.
Deva gibi ittifakın küçük ortakları da ittifaktan ne kadar vekil kopartırsak o kadar kârdır diyerek kazanma ihtimali olmadığını düşündükleri halde Kılıçdaroğlu'nu desteklemiş olabilirler.
Kılıçdaroğlu da bu gerçekleri biliyor olmasına rağmen sırf kendi adaylığını kabul ettirmek için tüm şartları zorlamış olabilir.
Normalde bir lider, kazanmak için en kolay yolu seçer ama Kılıçdaroğlu, en zor yolu seçerek ilk turda muhalif seçmene yeni bir travma yaşattı.
Eğer ikinci turu kazanamazsa, seçim sonrasında gelecek itirafları da hesaba katarsak Kılıçdaroğlu'nun en kötü senaryoda "Bir Ege kasabasında emekliliğe ayrılırım" planı bile suya düşebilir! ***


FOGGO'NUN İZMİR'I UMURSAMAMASI...
Seçimden sonra o kadar çok olay yaşandı ki, bazılarını yazmaya fırsatım olmadı.
Örneğin Hacer Foggo vakası!
CHP'nin Türk Ordusu'na iftira atan, İzmir ile bir bağı olmayan Hacer Foggo'yu İzmir'den aday göstermesinden Kemalistler de rahatsız olmuştu. Ve Foggo, vekil olamadı.

Peki, Foggo ne yaptı?
Seçimden hemen sonra İzmir'den ayrılırken havalimanından sanki turistik geziden dönüyormuş gibi bir fotoğraf paylaşıp "İzmir dün ben geliyordum, bugün biraz gidiyoruz" dedi.
Bazı CHP'liler de , "Siz bizimle alay mı ediyorsunuz?", "Geri dönüp oyuna sahip çık" diye tepki gösterdi. Ama Fagoo bu çağrılara kulak asmadı.
Bir parti kendi seçmen tabanını bile umursamazsa her zaman kaybeder! ***
MİLLİYETÇİLİĞİN YÜKSELİŞİ
Seçim sonuçlarına göre MHP yüzde 11, İyi Parti yüzde 10, Zafer Partisi yüzde 3, Büyük Birlik Partisi ise yüzde 1 oy oranına sahip.
Elbette bu partiler kendilerini siyasette farklı alanlarda konumlandırıyorlar ama sonuçta kendini direkt milliyetçi olarak tanımlayanların toplam oy oranının yüzde 25 olduğu gözüküyor.

Milliyetçiliğin yükselişinde AK Parti'nin PKK'yı eylem yapamaz hale getirmesi ve HDP'ye karşı yürüttüğü başarılı politikaların etkisi büyük.
Elbette AK Parti'nin de içinde kendini salt milliyetçi olarak görenler de var. CHP'nin HDP'ye yaklaşımından rahatsız olan Atatürkçü milliyetçiler de var.
Eğer milliyetçi partiler birleşip, AK Parti ve CHP'deki milliyetçileri de kendilerine çekerse gelecek seçimden çok daha fazla oy alabilirler.
Cumhurbaşkanlığı da kaybedilirse CHP'de yeni lider arayışı, bölünmeler olabilir. Bu kopuştan milliyetçi partilere de kayış olabilir.
Göçmen sorunu sadece ikinci turda değil, gelecekte de uzun yıllar Türk siyasetinde belirleyici unsur olacak gibi gözüküyor.
Milliyetçi partilerin yükselişi sürebilir.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar