Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

KISSADAN HİSSELER

Geçmiş dönem fabllere, fıkralara baktığımızda, hep hayata, insana, dünyaya dair içinde ahlaki dersler, evrensel gerçekler bulunduğunu görürüz. Bu fıkralar, kötülükleri gülünç duruma düşürerek ahlaki düzelmeye hizmet ederler. Her fıkra bir kıssadan hisse şeklindedir.

Eskiden sohbetlerde kıssadan hisse şeklindeki fıkralara sık yer verilirdi. Fıkralar sohbetin tuzu biberidir. Sohbete ayrı bir lezzet katar. Hoş sohbet kişilerin fıkra dağarcığı geniştir.

Bu yazıda beğendiğim kıssadan hisselerden bir demet sunuyorum.
 
KARANLIĞA MAHKUM OLMAMAK İÇİN GÜNEŞLE DOST OLUN!

Bazı insanlar kendi mağaralarının karanlığından dışarı çıkmazlar. Bunu hayatın değişmez bir kaderi sayarlar. Oysa bu bir tercihtir. Aslında mağaralarının dışına çıksalar mutlaka güneşle karşılaşacaklardır.

Bir fıkra bizi bu konuda gülümsetirken düşündürür.

Kendi karanlığı dışında dünyası olmayan bir mağara vardı. Bir gün güneş, mağarayı karanlığından dışarı çıkması ve ışıklarını görmesi için davet etmişti. Mağara ışıktan çok hoşlandı. Güneşin bu jestine karşılık, karanlığı görmesi için güneşi mağaraya davet etti.

Güneş mağaraya girdi ve hayretle bağırdı. “Hani, karanlık nerede!”

KENDİ İYİLİĞİMİZ BAŞKALARININ İYİLİĞİNİ DÜŞÜNMEKTEN GEÇER

Roma hukukundan kalma bir kural vardır. “Kimse sahip olduğundan fazlasını başkasına veremez.” Doğal olarak bizde ne varsa onu başkasına verebiliriz. Başkalarına iyilik yapmak istediğimizde önce o iyiliği içimizde oluşturmalıyız ki, sonra onu başkasına yansıtmalıyız. Onun için iyilik eden kişi önce kendine iyilik eder. Bunun tersi de söz konusudur. Başkalarına kötülük edecek kişinin önce yüreğini karartması, kötülüğü içinde oluşturması gerekir. Yani başkalarına kötülük eden de önce kendine kötülük eder. Bu sebepten olsa gerek ki, “Kin tutan insan iki tabut hazırlasın. Biri kendisi, diğeri öbürü için” derler.

Günhan Özhan’ın Japon Zihniyeti isimli kitabında yer alan, Riyuunosıke Akutagava’dan alıntılanan “Kumo no ito” adlı hikâye,  bencilliğin ne kadar kötü olduğunu vurgular.

“Buddha, hayatında birçok kötülükler işlemesi sonucu cehenneme gitmiş bulunan ancak hayatında sadece bir kez örümceği öldürmekten sakınma merhameti gösteren Kandartada adlı bir günahkârı bu iyiliğinden dolayı cehennemden kurtarmak ister. 

Cennetteki nilüfer gölünde bulunan bir örümcekten bir iplik ödünç alır ve bunu cehennemin dibine sarkıtarak tırmanmasını ister.
Kandata uzunca olan yolu tırmanırken bir ara dinlenmek için durduğunda aşağı bakar ve ipin alt kısmında birçok suçlunun kendisi gibi aynı ipten faydalanarak yukarı ya tırmanmakta olduğunu görür. Kendisinin bile tırmanmasının güç olduğu incecik ip bu kadar kişiyi çeker m? Hemen,
“Bu ip benim ipim, siz kim oluyorsunuz da benim ipime sarılıyorsunuz” der. O an incecik olan örümcek ipi kopar ve Kandata tekrar cehennemin dibine düşer.

SÖZLÜ HAKARETLERLE SAKİN VE DOĞRU BİR ŞEKİLDE BAŞA ÇIKMAK

Bir kişinin küçük düşürülme ile nasıl başa çıktığı onun erdem seviyesini belirleme bakımından önemli bir ölçüttür.

Bu konuda bir Çin hikâyesi ibret vericidir.

Sakyamuni bir zaman boyunca belirli bir kişinin kıskançlığına ve de küfürlerine maruz kalır. Ama Sakyamuni mükemmel bir şekilde sakin kalır ve sessizliğini korur ve zamanını insanları kurtarmaya adar. 

En sonunda, bu kişi Sakyamuni’ye küfür etmeyi bıraktığında, Sakyamuni bu kişiye bir gülümseme ile şöyle sorar: 

-Arkadaşım, bir kişi bir başkasına bir şey verirse ve bu kişi bunu almayı reddederse, bu şey kime ait olur?” 

Bu kişi de kayıtsız bir şekilde şöyle cevap verir: 
-Tabii ki onu verene aittir.

Sakyamuni bunu üzerine: 

-Bu doğru. Şimdiye kadar bana küfür ettiniz. Eğer sizin küfürlerinizi kabul etmezsem, o zaman bu küfür kime olacak.

Sakyamuni’nin bilge ve şefkatli sorularını duyması üzerine, bu kişi susar ve bir daha hiçbir zaman Sakyamuni’ye küfür etmeye cesaret edemez.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar