Salih Tuna

Salih Tuna

Mail: fsfdsf@hotmail.com

Kıyamet raconu

Aleksandr Dugin nerede ne konuşursa konuşsun dikkatle dinlerim. Batılıların "Putin'in beyni" tesmiye ettikleri için değil, çok ciddi bir entelektüel olduğu ve Batı'ya karşı alternatif bir oluşumun teorisyenliğini yaptığı için.
Lakin son konuşması bana oldukça tuhaf geldi.
"Putin'in beyni" veya "akıl hocası" deniyor ama "Ukrayna'da anlaşma anlaşma yok. Ukrayna'yı bütünüyle kontrolümüz altına almadan durmayacağız. Bu saatten sonra bize zorluk çıkaran ülkeler nükleer savaşı göze almak zorundadır..." mealindeki sözleri, Rusya Devlet Başkanı Putin'in Tucker Carlson'a verdiği o meşhur röportajdaki "anlaşmaya hazır olduklarına" dair yaklaşımından oldukça uzak.
Ayrıca, Putin'in ABD ile uzlaşma yolları aradığını biliyoruz.
Dugin'in tuhaf bulduğum ifadesi şu: "Nükleer savaş istenmiyorsa Türkiye Batı'yı durdursun..."
Neden Almanya veya Fransa değil de Türkiye?
Şundanmış: Batı sorumluluk bilincini topyekun kaybetmiş, Türkiye ise Ukrayna savaşında tarafsız tutum sergileyerek sorumluluğunu yerine getirmiş...
Diyor ki: "Ama Türkiye'nin bir NATO ülkesi olduğunu, Karadeniz ve Akdeniz'de stratejik bir konuma sahip olduğunu dikkate aldığımızda bununla yetinmek durumundayız..."
Yani, Türkiye Batı'yı durdurabilir ama NATO'ya üye olması buna engel demeye getiriyor.
Peki, ABD'nin güney sınırımızda "İkinci İsrail"i kurmak için PKK'nın Suriye kolunu silahlandırmasına NATO'da olduğumuz için mi engel olamıyoruz?
Lafın düzünü edelim: Türkiye'nin Batı'yı durduracak gücü olsa, Gazze'de soykırım yapan İsrail'i durdururdu.
Şayet Dugin "Türkiye Batı'ya tavrını koysun..." demek istiyorsa, herkesten önce devasa nükleer güç olan Rusya sorumluluğunu yerine getirmeli değil mi?
ABD'nin tek kutuplu dünya dayatmasına karşı çok kutuplu dünyanın öncüsü ve sözcüsü olmak isteyen Rusya'nın uluslararası toplum nezdindeki sorumluluğu, Ukrayna sorununu kendince halletmekten ibaret olmasa gerek.
Mesela, ABD ve kuyrukçuları soykırım yapan İsrail'i alabildiğine desteklerken Rusya neden seyretmekten öteye geçmiyor?
Dugin, Gazze direnişini, "tek kutuplu dünya ile çok kutuplu dünya arasında yaşanan savaşın bir başka cephesi" olarak değerlendiriyor ama Gazze'de soykırım suçu işlenirken o çok kutuplu dünyanın varlığını hiç göremiyoruz!..
Ne yazık ki o çok kutuplu dünya, bir Yemen kadar bile varlığını hissettiremedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Gazze'ye atom bombası" atalım diyen İsrail'in nükleer kapasitesinin denetlenmesine ilişkin çıkışı, çok kutuplu dünyada neden derin bir sessizlikle karşılandı? Hayırdır; İsrail söz konusu olduğunda "Omerta kuralı" mı çalışıyor?
Bir yandan Gazze'de ateşkese ilişkin yasa tasarısını veto ederken, diğer yandan dalga geçer gibi Gazze'ye yardım paketleri atan "Deccal zihniyetiyle" gezegenimizin alacağı yol kalmadı.
Aleksandr Dugin de tek kutuplu dünyayı dayatan Batı'yı "Deccal" tesmiye ediyor.
Dahası, teoloji ile jeopolitiği birleştirmenin vakti geldiğini ve eskatoloji savaşında Müslümanlarla aynı safta olduklarını söylüyor.
Gazze soykırımına engel olmak için ellerinden geleni yaparak aynı safta olmanın gereğini yerine getirselerdi, Deccal'ın bölgedeki tüm ayakları domino taşı gibi yıkılırdı.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar