Nihat Hatipoğlu

Nihat Hatipoğlu

Mail: nfjkldfd@hotmail.com

Manevi yönümüzü güçlendirmeliyiz

Müslümanlar eskisi gibi değiller. Dünyanın farkındalar; bilim, teknik ve maddi imkânlar açısından kendilerini yeniliyorlar. Türkiye'nin dünyaya verdiği özgüven sandığınızdan daha büyük bir karşılık görüyor. Afrika ülkelerine sirayet edecek kadar bir toparlanma var. Elbette ilerideki yıllarda çok daha iyi noktada olunacak. Fakat manevi yönden tam zıddına bir durum söz konusu. Manevi problemlerimiz var. Teşhis yetersiz. Teşhis yetersiz veya yanlış olunca elbette ki tedavi de karşılık görmüyor. Ya manevi hastalığımızın farkında değiliz ya doktorumuzu yanlış seçiyoruz ya da ilaç yanlış.
"Eskiden" demek âdet olmuş ama hakikaten eskiden ailelerimiz Daha sorumluluk sahibiydiler. Şimdi iki nesil arasında bile dehşet veren farklılıklar var. Problemlerimizi dini soyutlayıp konuşuyoruz. Batılı psikologların yöntemlerinin sorunlarımızı çözeceğine inanıyoruz. Sempozyumları dinleyin, yapılan sunumları takip edin. Gönül ısıtan kaç çalışma görüyorsunuz? Müslümanları aşağılayan, silkeleyen sözlerden başka.

DİN KARDEŞLİĞİ
Eskiden ibadetin bir ruhu vardı. "Hepimiz aynı dindeniz" dediğimizde öfkeler yatışır, kavgalar biterdi. Din kardeşliği birçok çözülmez problemi çözerdi. İbadetler ibadetti. Azgınlıkların ardında tövbeler vardı. Şehvetlere koşulmazdı.
Namaz var ama içi boş. En önemli ibadet yitirildi. Bugünü kurtarmaya harcadığımız çabayı din günü (ahiret) için göstermedik. Halbuki o gün mahşeri kalabalıklar içinde yalnız olacağız. "O günde malın da, evladın da hiçbir faydası olmaz" (Şuara/88).
Kendimizi merkez sandık. Gaflet yakamıza yapıştı. Günahlarımızdan usanmak yerine kendimizi Allah'ın has kullarından sanma hatasına girdik. Allah'ı yeterince hatırlamadık. "Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir" (Haşr/19).
Acımasızız. Ufak bir yol verme cinayet sebebi olabiliyor. Küçük bir sürtünme bir anda büyüyor da büyüyor. Manevi dünyamızdaki kırılmalar, maddi dünyamızda fırtınalar oluşturuyor.

ALLAH'IN KULU OLMAK
"İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O'nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti" (Enam/153). Allah'ın kulu olmaktan, Müslümanım demekten daha iyi söz olabilir mi? Paramparça olmaktan, zaafa düşmekten, birbirimizle boğuşmaktan kurtaran reçete çok açık değil mi? "Kuşkusuz Ben, yalnız Ben Allah'ım! Benden başka ilah yoktur. O halde bana kulluk edin!" (Taha/14). Başkasına değil sadece O'na.
"Allah'ın boyasıyla boyan" (Bakara/138). Allah'ın boyasıyla temizlenmek varken hangi boya beni tatmin eder ki? Hz. Muhammed (SAV) varken başka hangi fani beni cezbeder ki? Elbette Allah'a ve O'nun Resul'üne tabiyim! Ve son söz, mührü vuran şu ayet: "Allah'a çağıran, salih amel işleyen ve 'Kuşkusuz ben Müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kimdir?" (Fussilet/33).

***

AMENTÜ DUASI NE DEMEKTİR?
"Amentü" kelime itibarıyla "inandım" anlamına gelir. Amentü, İslam dininin iman esaslarının ana hatlarıyla ifade edilmesidir. Bakara Suresi'nin son iki ayeti (ki Amenerrasulü olarak bilinir) bu temel esasları özetler: "Peygamber, Rabb'inden kendisine indirilene iman etti, müminler de. Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: Onun peygamberlerinden hiçbirini ayırt etmeyiz. Şöyle de dediler: İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır." (Bakara/285).
Kuran-ı Kerim ve sahih sünnetten özümsenerek alınmış olan ve her Müslüman'ın inanması gereken "Amentü" duasının anlamı şöyledir: "Ben Allah-ü Teala'ya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere; hayır ve şerrin Allah-ü Teala'nın yaratmasıyla olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şehadet ederim ki, Allah-ü Teala'dan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (SAV) O'nun kulu ve peygamberidir."

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar