Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

MUTLU BİR ÇOBAN OLMAK MI MUTSUZ BİR SOKRATES OLMAK MI?

Bugün kişisel gelişim dersinde her gün yeni bir şeyler öğrenmenin öneminden bahsediyorum,  “Öğrenmenin hayatımızı anlamlı hale getireceğini, hayatımızı kolaylaştıracağını, bizi daha fazla insan yapacağını” anlatıyorum.  Öğrencinin biri “ama hocam bir filozof bilmemek mutluluktur” diye söylediklerime karşı tez geliştiriyor.

Sağlık Meslek Lisesinde öğrenciyken matematik öğretmenimiz bir öğrenci arkadaşımızı sözlüye kaldırmıştı. Öğrenci en basit soruları dahi bilmiyordu. Öğretmen “Sen bu zamana kadar matematikten bir şey öğrenmedin mi?” dedi. Öğrenci “Valla hocam bizim bir matematik hocası vardı. Biz bunları öğretiyoruz ama hayatta bir işe işinize yaramaz demişti”. Öğretmen “Aferin, bu zamana kadar matematikten öğrendiğin herşeyi unutmuşsun ama bunu iyi hatırlıyorsun” dedi.

Bazı zihinlere bu şekilde virüslü klişeler girer. Kişi okuyup düşünmezse bu virüslü klişelerle hayata bakar.

John Lubbock, “Ne gördüğümüz büyük ölçüde ne için baktığımıza bağlıdır” der. Hayatta bilmeyi, öğrenmeyi, bilgiyi insan olmanın gerekli bir süreci olarak göremeyen bir hamam böceği, bir kavak ağacı gibi biyolojik varlığı yeterli sayıp hayata öyle bakan insanlara gerçekten okumayı, anlamayı, gelişmeyi anlatmak çok zordur.

Voltaire bir Hint bilgesi masalıyla mutluluk üzerine düşünmemizi sağlar.

Mutlu bir bilge vardır. Hayata dair sorular sorar. Ama bunların çoğunun cevabını veremez.

Oysa bir komşusu vardır hayata dair hiç bir sorusu yoktur. Çok mutlu görünür ancak yobaz ve cahildir. Bir beyin sancısı yoktur, hiçbir şeye kafa yormaz.

Bir gün bilge kişiye sorarlar. “Kapı komşunuz hiç bir şey düşünmez, kafa yormaz ve mutlu olurken sen niye mutsuzsun?”

Bilge cevap verir: “Haklısınız, kendi kendime bin kere komşum kadar salak olsaydım mutlu olacağımı söyledim, ne var ki öyle bir mutlulukta olmaz olsun.”

Konunun anlaşılması için öncelikle kavramsal derinlik ve sınırlar doğru değerlendirilmelidir.

Mutluluk ve zevk farklı şeylerdir

Mutluluk insanın doğrudan bir organıyla hissetmediği, süresi belirli olmayan manevi hazlardır. Erdem, sevgi, gerçeğe ulaşma, öz saygı, kendini gerçekleştirme gibi. Hiç bir hayvan mutlu olmaz.

Zevklerse herhangi bir organımızla hissettiğimiz süresi sınırlı maddi hazlardır. Örneğin yemek içmek cinsellik gibi güdüsel hazlar. Hayvanlarda da aynı zevk bulunur.

Mutlu olmak için mutlu olmayı bilmek, bilinçli olmak gerekir. Cahil insanların mutluluk dediği şey hayvanlarla müşterek özelliğimiz olan güdüsel doyumdan alınan bedensel zevktir.

Hikayedeki cahil komşu kadın mutlu değil sadece zevk yani maddi hazlarla yaşayan biridir.

Mutluluk ruhsal bir durumdur. İnsan, hayata dair sorular sorarak beyin sancısı çekse bile hiç şey düşünmeyen sadece güdülerle yaşayan bir hayvan gibi olmanın üstünde bir manevi haz ve bilince sahip olur.

Açıklanan nedenlerle "Mutlu çoban olmak mı mutsuz Sokrates olmak mı?" sorusu da yanlıştır. beyin sancısına rağmen gerçek mutlu Sokrates'tir. Çünkü o insan olmanın şerefine erişmiştir.

(Dersten sonra bir Hint atasözünün doğruluğunu hissettim. "Bilgi verilmez alınır."mış.)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar