Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

NEZAKETE NE KADAR DİKKAT EDİYORUZ?

Gün içinde, söz ve davranışlarımızla, hayatı güzelleştirebileceğimiz gibi zehir de edebiliriz. Toplumda nazik davranmak alışkanlık haline gelse mutluluğumuz artacak ve hayatımız kolaylaşacaktır. Henry James, “İnsan hayatında üç şey önemlidir: Birincisi nazik olmaktır; ikincisi nazik olmaktır ve üçüncüsü nazik olmaktır” diyerek nezaketin önemi vurgulamıştır.

İletişimde kelimeleri seçerek konuşmak, kırıcı olmamak, suçlamamak, yaftalamamak, kişiye kendini kötü hissettirmemek önemlidir. Bilakis sözümüz, muhatabımızın iyi duygularını harekete geçirmeli, husumeti değil, muhabbeti açığa çıkarmalıdır. Lao-Tzu, “Kelimelerdeki nezaket güven yaratır. Düşüncelerdeki nezaket derinlik yaratır. Vermedeki nezaket sevgiyi yaratır” demiştir. Nezaket karşımızdaki kişiyi iyiye dönüştürdüğü gibi kendi iç dünyamızda da olumlu bir iklim oluşturur.

Bugün bir arkadaşım telefonda, “Beni hiç aramıyorsun” diye söze başlayınca konuşmadaki nezaketin ne kadar önemli olduğunu düşündüm. Gerekmediği halde size kendinizi kötü hissettirecek her söz nezakete aykırıdır. Buda, "Konuşmaya niyetlendiğinde her zaman kendine sor: doğru mu, gerekli mi, nazik mi?" der. Nazik olmayan her söz sevginin düşmanıdır. Mevlâna “Delide nezaket olmaz. Her şey incelikten, insan kabalıktan kırılır” derken İnsan ilişkilerinin nezakete dayanması gerektiğine işaret etmiştir.

Peki insan neden nezakete dikkat etmez, kaba davranır? Bunun cevabı çocukluğa kadar gider. Nezaket kuralları ailede başlar, eğitimle pekişir. Kişinin aklı ve erdemiyle tekemmül eder. Nazik ya da kaba davranışlara bakarak; bir kişinin aile terbiyesi, aldığı eğitimin kalitesi ve aklı ile ahlak seviyesi hakkında bir kanaat sahibi olmamız mümkündür. Bunların dışında bazı meslekler kişilerin kaba davranmasında rol oynayabilir. Hakimlik, savcılık, müfettişlik gibi meslek sahipleri sürekli sorunlu, suçlu insanlarla muhatap oldukları için farkında olmadan sert ve kaba davranma alışkanlığı edinebilirler. Yine farkında olmadan bu davranışlarını sosyal hayata da yansıtabilirler. Mesleği sürdürürken suçlayıcı, yargılayıcı üst konumunun sosyal hayatta da geçerli olduğunu sanısını yaşayabilirler. Oysa kişinin yürüttüğü meslek ile sosyal hayat farklıdır. Meslekte muhatap olduğu kişilerle dikey iletişim söz konusuyken arkadaşlarıyla ve ailesiyle yatay iletişim söz konusudur. Bir arkadaşım, rol farklılığını kavrayamayan biriyle ilgili “Sanki o kaymakam da biz mal müdürüyüz” diyerek nezaketsiz bir tutumu eleştirmişti.

Kişinin mesleği ne olursa olsun, nezakete dikkat etmiyorsa insani kalitesi düşüktür. Pierre CorneiIIe “Nezaket; fikir ve ahlak kültürünün bir simgesidir” diyerek nezaketi insanlık için bir mihenk taşı gibi değerlendirmiştir. Nezaket parçalanmaz genel bir tutumdur. Kişinin korktuğu, menfaat beklediği, zarar göreceği kişilere karşı nazik davranması gerçek nezaketi göstermez.

Kişi kendinden daha alt konumda olanlara nasıl davranıyorsa, asıl nezaket orada açığa çıkar. Tüm zamanların en iyi boksörü olarak kabul edilen Muhammed Ali, “Bana karşı nazik olup bir garsona kaba davranan kişiye güvenmem. Çünkü garsonun yerinde ben olsaydım bana da aynı şekilde davranacaktı” diyerek bu gerçeği vurgular.

Peki, nezaket dediğimiz şey nedir? Nasıl söylersek veya davranırsak nazik davranmış oluruz. Bu konuda Amerikalı bilişsel dil bilimci George P. Lakoff’un belirlediği üç şart konuyu aydınlatmaktadır.

Birincisi dayatmama: Nezaket başkalarının iradesine saygı göstermektir. Bu nedenle bir iradeye yönelik dayatma anlamına gelecek ısrar, fiili durum, emir cümlesi gibi sözler ve davranışlar nezaket dışıdır. Muhatabı söz ve davranışla istemediği bir durumla karşı karşıya bırakmak, icbar etmek kabalıktır. Sözler emir cümlesi değil nezaket cümlesi olmalıdır.

İkincisi seçenek sunma: Muhatabın iradesine, isteyip istememesine uygun bir dille fırsat verilmesidir. Tabi bu seçenek, kırk satır mı kırk karır mı anlamında bir seçenek olmamalıdır. Bir teklif, söz, davranış, muhatabın iradesini serbestçe kullanmasına elverişli olmasıdır.

Üçüncüsü muhatabın kendini iyi hissetmesi: Karşı tarafı eleştirmek yerine ondaki iyi bir hususu öne çıkarmak, iltifat etmek, sevgimizi hissettirmek, konuşmamızla ona neşe vermek gibi hususlar nezaket kapsamındadır. Muhatabımıza kibirli değil tevazuyla yaklaşırsak, kişi kendini mutlu hissedecektir. Çatışmaya değil anlaşmaya yönelik sözler bizi iyi hissettirir. Karşı tarafın duygularını dikkate almak, sözümüzü ona uygun kullanmak nezaketin gereğidir. Duygudaşlık bizi nezakete götürür.

Bir arkadaşım anlatmıştı. Akciğerinden rahatsız olan arkadaşı bir doktora gidiyor. Doktor akciğer filmi istiyor. Film gelince filme bakıyor, sonra. “Senin bu ciğeri köpeğe atsan köpek yemez” diyor. Hasta olan kişi de: “Senin bu sözünü insan düşmanına söylemez” diyor.

Yazımı Goethe’nin bir sözüyle bitirmek istiyorum. “Çevrenize nazik davranmaya zaman ayırın, mutluluğa giden yol budur.”

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar