Mahmut Övür

Mahmut Övür

Mail: hygjh@hotmail.com

O mesaj ABD’ye mi?

ABD-Türkiye ilişkileri "stratejik müttefik"liğe rağmen hep sorunluydu. Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra çevremizde yaşadığımız bütün sorunların altında ABD vardı. İç siyasette de bu izi iliklerimize kadar hissettik. Ekonomiden siyasete, eğitimden istihbarata her alanda ABD vardı ve hayatımızı karartan darbeler de ABD patentliydi.
Anlayacağınız, ABD hem dost ve müttefikti hem de değme düşmana taş çıkartacak operasyonların arkasındaydı. Hem demokratik dünyayla birlikte olmamızı istedi hem de demokrasimizin tahrip edilmesinin önünü açtı. Açıkçası, ne zaman Türkiye kendine özgü bir siyaset izlemeye kalksa, karşısında ABD'yi buldu.
Geçmiş iktidarlardan itirazlar geldi; ama hiçbiri de etkili olmadı.
Başkan Erdoğan döneminde bu ilişkiye çok daha güçlü bir itiraz gelince, sorunlar daha da derinleşti. Artık ABD'yle sorun yaşamadığımız alan yok denecek kadar azdı. Suriye'den Yunanistan'a, Libya'dan Karabağ'a, Ukrayna-Rusya Savaşı'ndan Körfez'le ilişkilere kadar her alanda Türkiye, ABD'yle karşı karşıyaydı. Graham Fuller'in dediği gibi, artık iki ülkenin çıkarları örtüşmüyordu.
İş öyle bir noktaya geldi ki küresel güç ABD, terör örgütü ilan ettiği PKK'yla bile kol kola girdi. PKK'nın Suriye kolu YPG'ye para ve silah vererek Türkiye'ye karşı ordu kurmasını destekledi, ortak tatbikatlar yaptı. Bunlar olurken o terör yapısı da açık açık Türkiye'ye saldırmaya devam etti.
Hafta sonu, hem de Meclis'in açıldığı gün Ankara'da İçişleri Bakanlığı'na yapılan terör saldırısı bunun son örneğiydi. Daha önce Mersin ve İstanbul Beyoğlu'nda da benzer saldırılar oldu.
Peki bu saldırılar ne anlama geliyordu?
Acaba zaman zaman devreye sokulan nokta hedefli bu saldırılar ile ABD'nin uzun süredir Türkiye'ye, "Suriye'de YPG'nin varlığını kabul et" dayatması arasında bir ilişki var mı?
Dahası ABD'nin ordulaştırdığı bir örgütün, ABD'ye rağmen Türkiye'de terör eylemi yapmasında bir gariplik yok mu? Üstelik Türkiye ile ABD ilişkilerinin biraz olsun düzelme ihtimalinin olduğu bir zamanda... Yoksa ABD'nin de haberinin olmadığı(!) başka bir güç mü devrede?
Soru çok ama henüz net bilgiler yok. Sadece çok anlamlı iki açıklama var. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler'in arka arkaya yaptıkları açıklamalar bize bir ipucu veriyor. O açıklamayı Bakan Fidan'ın sözlerinden aktaralım:
"Özellikle Irak ve Suriye'de PKK/ YPG'ye ait bütün altyapı, üstyapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekûn meşru hedefidir. Üçüncü tarafların PKK/YPG'li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum."
Birileri Irak'ta başka güçlerin kastedildiğini söylese de görünen o ki asıl hedef Suriye'de YPG'yi ayakta tutan ABD... Artık ABD üstüne alınır mı bilemem; ama tarihe not düşmek adına ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel'e yöneltilen, "Bugün Türkiye Dışişleri Bakanı, Ankara'da terör saldırısı girişiminde bulunan iki PKK/YPG teröristinin Suriye'den geldiğini söyledi. Ayrıca Irak ve Suriye'deki PKK/YPG terör örgütü tesislerinin Türkiye'nin meşru hedefleri olduğunu söyledi. Bu konuda bir cevabınız var mı?" sorusuna verdiği klasik cevabı da aktaralım:
"ABD, NATO müttefikimiz Türkiye'nin ve Türk halkının, ABD tarafından 'Yabancı Terör Örgütü' olarak tanımlanan PKK'ya karşı mücadelesinde kararlılıkla yanındadır."
Sahiden ABD, bölgede terörün devreden çıkmasını istiyor mu?

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar