Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

ÖĞRETMEN ÖZÖĞRENİMİ ÖĞRETMELİ

Konfüçyüs’e atfedilen şu sözü hep doğru bir önerme olarak tekrarlarız. “Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret.”

(Hatta bu söze şimdi sadece balık tutmayı değil, balık üretmeyi, yani balık çiftliği açmayı da öğretmemiz gerek. Konfüçyüs'ün yaşadığı çağda  her şey doğada vardı. İnsan doğada olanları tüketerek hayatını devam ettiriyordu. Günümüzde ise doğadaki kaynaklar tükenmektedir. İnsan bu çağda ancak üreterek varlığını sürdürebilir ve kaliteli bir hayatı yaşayabilir.)

Konfüçyüs'ün sözünü ve eklediğim üretken olmayı eğitimde uyguluyor muyuz? Yani öğrencilere okuma aşkı, öğrenme zevki, beynini kullanma sanatını mı öğretiyoruz? Yoksa var olan bilgileri hafızalarına yüklemeye mi çalışıyoruz?

Onlara var olan bilgileri aktarmak, onlara balık vermektir. Onların okuma aşkı, hayal kurma becerisi, düşünme zevki, beyni kullanma sanatı konusundaki bilgi, beceri ve tutumlarını geliştiriyor isek onlara balık tutmayı ve üretmeyi öğretiyoruz demektir.

Öğrenme güçlüğü çeken ve zor öğrenen bir çocuk olan Einstein’e öğretmeni “senden bir şey olmaz” demiştir. Ancak Einstein 26 yaşına geldiğinde tüm dünyaya dahi olduğunu ispatlamıştır. İzafiyet teorisini E=mc2 formülünü yayımlayarak bilim dünyasına ciddi bir katkı sunmuştur.

Einstein’in beyni incelendiğinde normal bir insan beyninin ¾ ü kadar olduğu ortaya çıkar. Ancak sonraki yıllarda yapılan incelemede Einstein’in beynindeki nöronlar arasındaki ilişki sayısının diğer insanlara oranla çok fazla olduğu anlaşılır.

Einstein’i diğer insanlardan farklı kılan ne idi? Einstein beynini kullanmasını biliyordu? Meraklıydı. Kendini kendine sorular soruyordu. Bilgiler arasında bağlantılar kuruyordu. Beyindeki nöronlar arasındaki ilişkileri artırmanın kendi elinde olduğunu biliyordu. Hayal kuruyordu. Hatta bir sözünde “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.Çünkü bilgi sınırlıyken, hayal gücü tüm dünyayı kapsar.” demiştir.

Eğer sadece hafızaya yönelik mevcut bilgiler öğretilir, zeka, muhakeme, hayal gücü aktive edilerek beynin üretken gücü kullanılmazsa papağanlaşmış, edilgin, dünyaya artı değer katamayan bir sürü toplumu yetişecektir.

Öğretmen sadece beyni kullanmayı değil, yüreğin ve vicdanın nasıl kullanılması gerektiği konusunda da öğrencileri bilgi, beceri, ve tutum yönünden geliştirmelidir. Aksi takdirde toplumu diplomalı yolsuzlar, diplomalı caniler, diplomalı hainler, diplomalı zalimler saracaktır.

Geleceğe dair ümidimizi besleyecek adımlar, öğretmenlerin elindedir. Onlar öğrencilere düşünmeyi, öğrenmeyi, iyiliği, güzelliği öğreterek yaşamaya değer bir dünya ve gelecek oluşturabilir.

Eğitimi öğretmenden ayrı olarak düşünemeyiz. Eğitimin kalitesi öğretmenin kalitesiyle ilgilidir.Öğretmene değer vermiyorsanız, eğitime değer vermiyorsunuz demektir. Eğitime değer vermiyorsanız insana değer vermiyorsunuz demektir. Çünkü Immanuel Kant'ın dediği gibi "İnsan ancak eğitimle insan olabilir."

Bu duygu ve düşüncelerle tüm öğretmenlerin günü kutlu olsun.

Not: özöğrenim kavramını özsaygı, özgüven kavramlarından mülhem olarak kullandım. Özöğrenim kişinin kendi kendine düşünmeyi, öğrenmeyi, üretmeyi bilmesi, kendini yetiştirmesi anlamındadır. Öğretmen ise bu melekeleri aktive eden kişidir. Papağan yetiştiren öğretmen değildir.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar