Mahmut Övür

Mahmut Övür

Mail: hygjh@hotmail.com

‘Okumadan eleştiriyorlar’

Eğitim meselesi, halledilmeyen memleket meselelerinin başında geliyor. AK Parti 21 yılda eğitim altyapısı alanında ciddi adımlar atsa da ezberci eğitim modelini, çağın gereklerine uygun bir biçimde değiştiremedi. Bu alanda birkaç girişim yapılsa da sonuç etkili olmadı. Sadece küresel bir ölçüm sistemi olan PISA verileri bile -son yıllarda artsa da- parlak değildi ve Türkiye bu eğitim sistemiyle ne dünyayla yarışabilirdi ne de küresel kuşatmalara karşı ayakta kalabilirdi.
Başkan Erdoğan da uzun iktidarı döneminde sık sık sanat, kültür ve eğitim alanlarındaki başarısızlığa dikkat çekiyor ve "köklü reform" ihtiyacını seslendiriyordu.
Nihayet Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bir süre önce 2014 yılından beri bakanlık bünyesinde hazırlanan "köklü eğitim reformu"yla ilgili ilk adımı attı ve "Türkiye Yüzyılı, Maarif Modeli, Köklerden Geleceğe" başlıkla reform çalışmasını kamuoyuna duyurdu.
Türkiye'de siyasi kutuplaşma varken, bu kutuplaşmanın bam teli eğitim reformunun tartışılması da doğaldı. Ancak doğal olmayan bu tartışmanın bizzat kutuplaşma üzerinden yapılmasıydı.
İşte birkaç örnek:
Araştırmacı yazar Bekir Ağırdır: "Kim tarafından nasıl ve hangi hedeflerle hazırlandığı belli olmayan son derece gerici bir eğitim stratejisi metniyle karşı karşıyayız."
Prof. Dr. Emre Kongar: "Erdoğan/AKP iktidarı, siyasal gücünü ve halk desteğini hızla kaybederken bir yandan 'Yumuşama istiyorum' diyor ama öte yandan da toplumu geri götürmeye yönelik baskı ve zorlamalarını süratle artırıyor. 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' de böyle bir zorlama örneği."
Gördüğünüz gibi ortada metnin içeriğine ilişkin bir eleştiri yok. Büyük ihtimalle AK Parti'nin iktidar döneminde hazırlandığı için "gerici ve baskıcı" damgası vurmak, "tartışma" sayılıyor.
Aslında bu yaklaşım inanılır gibi değil. Çalışmayı hazırlayan bir bürokrat bu durumu şöyle özetledi: "Programa hiç bakmadan eleştiriyorlar..."
Dün de bugün de dünyanın en çağdaş, en ilerici yasasını da getirseniz fark etmiyor. Çünkü 1950'deki Menderes iktidarına "karşı devrim" diyen, darbelere gülücükler gönderen "çağdaş" aydın zihniyeti hâlâ etkin ve hiç değişmiyor. İflah olacakları da yok. Onların bu önyargılı, düşmanlaştırıcı tavırları gerçek eleştirileri de gölgede bıraktığı için hiçbir alanda köklü adım atılamıyor.
Buna rağmen Bakan Tekin, umutlu ve bir ihtiyaçtan yola çıktıklarını söylüyor:
"Her şey bize 'Müfredatı yeniden yapılandırın' diyor. Her PISA sonucu açıklandığında bunu konuşuyoruz. OECD 'Müfredat yükünüz çok fazla ve beceri odaklı değil' diyor. Bunu öğrencilerimiz yurtdışına çıktıklarında da görüyoruz. Uzun yıllardır müfredatın ağır olduğuna yönelik hem kamuoyunda hem de öğretmenlerimiz ve velilerimizde bu yönde bir beklenti vardı."
Eğitim uzmanı olmasam da reform metinlerini dikkatle okudum. Belki eğitim bilimi açısından eleştirilecek birçok nokta var ama tartışma bu minvalde yapılmadığı için onlar da güme gidiyor.
Matematikten teknolojiye, biyolojiden felsefeye her disiplin yeni yaklaşımlarla ele alınmış ve şu ortak paydayla sunulmuş:
"Kökeninde bilgi, odağında beceri, hedefinde gelecek! Yetkin ve erdemli insanı hedefleyen: yenilikçi... bütüncül... beceri örgüsüne dayalı..."

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar