Ahmet Hakan

Ahmet Hakan

Mail: lsdkfld@hotmail.com

Özgür Özel üzerine tezler

***

- LİDERLİK kumaşı olduğu konusunda ciddi kuşkularım var. Fakat iyi bir ikinci adamlık kumaşı olduğu çok net.

*

- Kılıçdaroğlu ile yıllardır o kadar yakın çalıştı ki insan kendisini Kılıçdaroğlu’nun hatalarından çok da uzakta göremiyor. Böyle bir sorunu var.

*

- Konuşması fena değil. Ama kısacık bir zaman içinde çok şey söylemeye çabalıyor. Bu da sözünün etkisini bir parça düşürüyor. Telaş yapmaması lazım yani.

*

- Bir ekibi var mı? İmamoğlu’na vekalet mi ediyor? Kılıçdaroğlu’yla anlaşmalı mı? İşte bunlar hep soru işareti.

*

- Genel başkan olursa ne yapacak? İttifak peşinde koşmayacak mı? Sağa kapıyı kapatacak mı? İşte bunlar da hep soru işareti.

*

- Kılıçdaroğlu’na “Sen şunu yapamadın, ben şunu yapacağım” demesi lazım. Bir şeyler diyor ama ne dese eksik kalıyor.

*

- “Partide demokrasi var” dedirtmek mi istiyor? Yoksa İmamoğlu’na vekalet mi ediyor? Burası bir muamma.

*

- CHP’nin geleceği parlak siyasetçisi olarak gördüm kendisini hep. Ama yıldızının parlayacağı o gelecek acaba tam olarak geldi mi? Emin değilim.

*

- Neyse... Öyle ya da böyle... Bir yola çıktı. Yolu açık olsun.

Özgür Özel üzerine tezler

YILMAZ GÜNEY’E İYİLİK YAPMAK İSTİYORSANIZ

ESKİDEN Yılmaz Güney’in bir dokunulmazlığı vardı.

Onun kadına şiddet uygulaması, cinayet işlemesi, silah külah işlerine bulaşması, magandalığı, lümpenliği falan “tabu” konuydu.

Medyaya egemen olan sol çevreler, bu konuları pek açmazlar, açıldığında da üstünü hemen kapatırlardı.

*

Ama yeni dönem böyle bir dönem değil.

Medyanın süper çeşitlendiği, sol çevrelerin medya egemenliğinin azaldığı, sosyal medya olgusunun yükselişte olduğu bir dönemde Yılmaz Güney’in dokunulmazlığının devam etmesi söz konusu olamaz.

*

Yılmaz Güney’e hayran olan ve ona iyilik yapmak isteyenlere bir tavsiyem var:

*

Gelin, Yılmaz Güney’i dokunulmaz kılmak için nafile bir çaba içine girmek yerine “O iyi filmlere imza atan ama lümpen tarafları da olan bir isimdi” falan diyerek konuyu kapatın.

Özgür Özel üzerine tezler

BARIŞ YARKADAŞ’IN YANITI

İYİ Parti’nin her yerde kendi adaylarıyla seçime girme kararına çok kızıyor Barış Yarkadaş.

Bu kaybettirme stratejisi” diyor.

*

Ben de dünkü yazımda kendisine şöyle demiştim: “Madem öyle bu sefer de CHP, İYİ Parti’nin adaylarına destek versin. Kimse kaybetmiş olmasın”.

*

Şöyle bir cevap gönderdi Barış Yarkadaş bana:

*

“Sayın Hakan. Bugünkü yazınızda yer verdiğiniz öneri de gerçekleşebilirdi. Ancak ne yazık ki artık imkânsız gibi görünüyor. Çünkü sayın Akşener, Devlet Bey’in komşusu olmayı tercih etti. Ayrıca, kimse “İYİ Parti seçime girmesin” demiyor. CHP’nin güçlü olduğu yerlerde CHP, İYİ Parti’nin güçlü olduğu yerlerde ise İYİ Parti desteklenebilirdi. Akşener bunu da tercih etmedi. Belli ki sayın Akşener bizim bilmediğimiz farklı bir angajmana girdi ya da girmek zorunda kaldı. Tarih bunun sebebini de açığa çıkaracaktır”.

*

Barış Yarkadaş’a sadece şunu söylemek isterim:

*

Eğer Akşener, gerçekten de Devlet Bey’e komşu olmayı tercih ettiyse...

İdeolojik olarak, gelenek olarak, dayandığı taban olarak CHP’ye komşu olmaktansa Devlet Bey’e komşu olmayı tercih etmesi daha mantıklı değil mi?

Özgür Özel üzerine tezler
 

SEFER TURAN GÖREVİNİN BAŞINDA

SEFER Turan’la yıllar önce Kanal 7’de çalışmıştık. İyi bir gazeteciydi. Ortadoğu’yu avucunun içi gibi bilirdi. Arap dünyasını politik olarak yakından izlerdi.

Sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanlarından biri oldu. Erdoğan’ın Ortadoğu ve Arap dünyasıyla ilgili en çok yararlandığı isim olduğunu düşünüyorum.

*

Bir haber çıktı internet sitelerinde. “Görevine son verilen başdanışmanlar” başlığıyla verilen haberde Sefer Turan’ın da adı vardı. Kendisini aradım. “Yok böyle bir şey. Görevimin başındayım” dedi.

*

İbrahim Çelik de vardı görevine son verilen danışmanlar arasında. Hiçbir araştırma zahmetine girişilmeden İbrahim Çelik’i, Şanlıurfa’nın efsane belediye başkanlarından İbrahim Halil Çelik’le karıştırmışlar. Oysa söz konusu İbrahim Çelik, Hece isimli edebiyat dergisinin yöneticisi olan İbrahim Çelik’tir.

*

Neyse... Bir kez daha söylüyorum.

İnternetten haber almanın usulü şudur: Haber alınır, üç kere teyit edilir, yanlışlar ayıklanır, ondan sonra inanılır.

EV SAHİBİ KİRACI HUTBESİ

CUMA hutbelerinin akan gündelik hayatın tamamen dışında kalması, gündemden kopuk olması önemli bir sorundu.

Neyse ki bu sorun çözüldü.

Artık Cuma hutbeleri, hayattan kopuk değil.

*

Fakat bu sefer de çok mu abartıldı acaba?

*

Dünkü hutbede “Kiracı / Ev sahibi çekişmesi” konusu işlendi mesela. Bu kadar güncellik, biraz fazla değil mi?

*

Ne yani? Önümüzdeki Cuma hutbesinde “Özgür Özel’in genel başkan adaylığı” falan mı işlenecek?

ÖZLEDİĞİM ŞEYLER

- FOTOĞRAF albümlerine fotoğraf yerleştirme çabası.

- Whatsapp’sız günler.

- Entel dantel Türk filmleri.

- 1998 kışı.

- Kibrit kutusundan koleksiyon yapmak.

- Leblebi tozu artı sade gazoz.

- Yozgat’ın Çamlık’ı.

- Ezginin Günlüğü şarkıları.

DÜN GECE SOHO’DA

BU bir film. İzleme talihsizliğini yaşadım.

Şöyle özetleyebilirim filmi: Fazlasıyla zorlanmış bir öykü. Lüzumsuz bir karmaşıklaştırma çabası. “Bütün mesele bu muymuş yani” dedirten bir son...

*

Londra’nın bugününü ve 1960’lardaki halini görmek dışında ilginç bir şey yok. Ben kendimi yaktım, siz sakın yakmayın.

Özgür Özel üzerine tezler

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar