Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Mail: dfdkgjdlgk@hotmail.com

Sağduyu zamanı

Şu günlerde en çok neye ihtiyacımız var diye sorulacak olsa elbette ki ciğerlerimizi yakan orman yangınlarının sona ermesini isteriz.

İkinci sırada ekonominin iyileşmesini, refahın artmasını, işsizliğin düşmesini talep ederiz.

Yeniden yükselişe geçen koronavirüsün bir daha dönmemek üzere hayatımızdan çıkmasını isteriz.

Bunların hepsi sıralamaya dahi konamayacak kadar önemli konular.

EN ÇOK ONA İHTİYACIMIZ VAR

Ama bizim şu günlerde en çok neye ihtiyacımız var derseniz o da sağduyu derim.

Orman yangınlarından dahi husumet üretebiliyorsak durum vahim demektir.

Erdoğan nefreti yüzünden Türkiye’yi küçük düşürmeyi göze alabiliyorsak sorun ciddi demektir.

Olimpiyatlarda kazandığı altın madalyasını Cumhurbaşkanı’na hediye ettiğini açıkladığı için Busenaz Sürmeneli’yle gümüş madalya kazanan Buse Naz Çakıroğlu’nu ayırmaya kalkıyorsak sıkıntı büyük demektir. Oysa Busenazlarımızın ikisi de gurur kaynağımız, başımızın tacı.

ERDOĞAN’IN GİTMESİ İÇİN

Kutuplaşma öyle bir noktaya geldi ki gazeteci Can Ataklı, “Başkan Erdoğan’ın gitmesi için büyük yangınlar lazım” demişti.

Can Ataklı, Erdoğan’ın gitmesi için gereken felaket senaryolarını şöyle sıralamıştı: “Valla Tayyip Erdoğan’ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin doğması gerekiyor. Büyük bir doğal afet, bir deprem, başka bir doğal felaket, çok büyük sel, çok büyük yangınlar. Mesela Avustralya’yı yakan bir yangın vardı ya, ülkenin her yanını neredeyse. O kadar büyük yangınlar, can kaybına yol açacak bir sel felaketi gibi. Esas korkutucu olan bir askeri başarısızlık.”

Yangın çıktı, o kadar insanımız, o kadar canlı, yabani hayvanlar, börtü, böcek, o kadar ağacımız yandı... İnsanlar evsiz barksız, yurtsuz, yuvasız kaldı.

ASİL BİR MİLLETİZ

Yangında hayatları pahasına haber vermeye çalışan TRT ekibi, Ülke TV muhabiri Sevgi Deniz ve kameraman Fatih Durmuş saldırıya uğradı. Halk TV’nin yayını basıldı. Ne oldu? Herkes kendine yakın yayın kuruluşuna “Geçmiş olsun” dedi.

Beklerdim ki AK Partililer Halk TV’ye yapılan saldırıya çok sert tepki versin. İsterdim ki CHP’liler TRT ve Ülke TV’yi arayıp geçmiş olsun dileklerini bildirsin.

Ama olmadı.

Artık biz ne zaman böyle bir millet olduk sorusunu sormanın bir anlamı kalmadı. Çünkü biz böyle bir millet değiliz. Yangın bölgesinde canı pahasına mücadele eden insanlarımızı gördük. Kahramanlık destanı yazanlara tanıklık ettik.

SİYASETTE KUTUPLAŞMA TEHLİKESİ

 Ama şunu sormak gerekiyor herhalde. Biz neden bu kadar büyük bir siyasi kutuplaşmanın içine giriyoruz? Sanatçımız dahi kendisinden yardım talep edenlere AKP’li olan-olmayan muamelesi yapıyor. Eleştirilince de öfkeden deliye dönüp ağzından köpükler saça saça hakaretler savuruyor.

Biz böyle bir millet değiliz. Felçli eşini yangının ortasında bırakmayan İbrahim Amca’yız. “Anne ölürüm de seni bırakmam” diyen Hasan’ız, Ayşe Nine’yi kurtaran Düzceli gönüllüleriz, Silifke’deki yangında çeyizi yanan Fatma için seferber olan hayırsever insanlarız.

Biz asil bir milletiz. Ama bu kutuplaşma niye? İktidarıyla, muhalefetiyle hepimiz bu ülkenin evlatları değil miyiz? Erdoğan gitsin diye felaketlerden medet ummak niye? Biz siyaseti neden böyle bir kan davasına dönüştürüyoruz? O nedenle diyorum ki bize her şeyden çok sağduyu lazım.

GENEL BAŞKANLIK HESAPLARI

SİYASETTE 
üstte büyük bir taş oynayınca aşağıda da çok taş oynatıyor.

Biz cumhurbaşkanı adaylarıyla meşgulüz ama madalyonun bir de öteki yüzü var. CHP’de Kılıçdaroğlu’nun, İYİ Parti’de Meral Akşener’in koltuğundan kalkmasını gerektiren bir durum oluşursa, iki partide de kıran kırana geçecek bir genel başkanlık yarışı yaşanacak.

Başkanlık sisteminde cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisinden istifa etmesi gerekmiyor. Ancak Millet İttifakı buna karşı. Ayrıca güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunuyorlar.

LİDERLİK YARIŞI

Kılıçdaroğlu ya da Akşener, cumhurbaşkanı olursa CHP ve İYİ Parti’de genel başkanlık yarışı başlayacak. CHP’de “Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olsun, CHP genel başkanı olurum” hesabında olanlar var. Bu ayıp değil. Siyasetin gereğidir. Özal’dan sonra Mesut Yılmaz, Demirel’den sonra Tansu Çiller partilerinin başına geçmişlerdi. Kılıçdaroğlu’ndan sonra CHP Genel Başkanlığı hesabı yapanlar, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını destekliyor. Kılıçdaroğlu gitsin ki onların önü açılsın. Benzer durum Meral Akşener sonrası İYİ Parti’de yaşanacak. Akşener cumhurbaşkanı olursa İYİ Parti’yi kıran kırana bir mücadele bekliyor.

CHP’de genel başkanlık hesabı yapanların bir kısmı Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı için şimdiden desteklerini iletmişler.

Kemal Bey gitsin ki önleri açılsın.

DEMİRTAŞ HESABI YANLIŞ

Millet
 İttifakı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tüm umudunu HDP’ye bağlamış durumda. İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerini HDP’nin desteğiyle aldıkları için 2023 seçimlerinde de HDP’nin cumhurbaşkanı adayı çıkarmadan Millet İttifakı’nın ortak adayını desteklemesini istiyorlar.

Her seçimde aday çıkaran HDP’de bu kez cumhurbaşkanı adayı çıkarmamak gibi bir eğilim var.

HAPİS CEZASI ENGELİ

Ama bir grup ısrarla Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olacağını savunuyor. 2023 seçimlerine daha 2 yıl var. Köprülerin altından çok sular akar ama Selahattin Demirtaş’ın şöyle bir sorunu var. Selahattin Demirtaş’a 7 Eylül 2018’de verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. Buna rağmen Demirtaş, cumhurbaşkanı adayı olduğu takdirde kararı YSK verecek.

Siyasi yasaklara karşı birisiyim. Ancak süreçleri de doğru değerlendirmek lazım. Demirtaş aday olmayabilir ama sistemi test etmek adına aday olur da YSK, Demirtaş’ın adaylığını veto ederse, o zaman HDP hem mağdur rolünü oynayacak hem de cumhurbaşkanı adayı çıkarmayarak Millet İttifakı’nın adayını destekleyecek.

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar