Ahmet Hakan

Ahmet Hakan

Mail: lsdkfld@hotmail.com

Şairi bile nobranlaştıran milletvekilliği koltuğu

Bir arkadaşım vardı.

Şiir yazardı. Şairdi yani.

Siyasete girdi. Milletvekili oldu.

*

Hiç unutmuyorum:

Bir sohbet sırasında bir trafik polisiyle yaşadığı bir olayı anlatmıştı.

Şairi bile nobranlaştıran milletvekilliği koltuğu
 

Trafik polisi, “Aracınızı buraya park edemezsiniz” demiş.

O da buna karşılık arabasının anahtarını polisin suratına fırlatıp, “Al sen park et o zaman” demiş.

*

Kendisine şöyle çıkışmıştım:

*

“Polise kibarca milletvekili olduğunu, bir toplantıya yetişmen gerektiğini söyleseydin. Adam seni tanımak zorunda mı? Surata anahtar fırlatmak da nedir? Bir de şair olacaksın.”

*

Trafik polisleriyle tartışan milletvekilleri görüntülerine maruz kalıyoruz son günlerde.

*

Görüntülerin kaydedilmesi, kaydedilen görüntülerin sağa sola servis edilmesi, milletvekili arabalarını durdurmaya yönelik iştah...

Bunların tümünde sorunlar var, kabul.

*

Ama asıl sorun, milletvekilinin polise karşı takındığı tutumdaki kabalıkta.

Şöyle bir bakıyoruz duruma:

Yaklaşım saygısız.

Üslup hakaret içeriyor.

Davranış kibirli ve aşağılayıcı.

*

Bu milletvekilliğinde ne var acaba?

Şairleri bile nobranlaştırıyor!

KILIÇDAROĞLU “CİHATSEVER DEĞİLİZ” DİYE YAZDI MI?


CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet gazetesine Sakarya Savaşı’nın yüzüncü yılı nedeniyle bir yazı yazmış.

*

Başlık şu:

*

“Cihatsever değiliz, barışseveriz.”

*

Merak ettim:

Şairi bile nobranlaştıran milletvekilliği koltuğu
 

Acaba Kemal Bey, “cihat” kavramını nasıl tanımlıyor diye...

Başladım tam sayfa yazıyı okumaya...

Yazının içinde “Cihatsever değiliz” diye bir cümle geçmiyordu. Bir daha okudum, yok. Üşenmeyip bir daha okudum, yok.

*

Sonra şöyle düşündüm:

Galiba gazete, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yazısına kafasına göre başlık atmış.

*

Ama tabii şöyle bir ihtimal de var:

Kılıçdaroğlugönderdiği yazıya böyle bir başlığı uygun görmüş de olabilir.

*

Neyse... Neyse...

Bu vesileyle şu “cihat” meselesiyle ilgili bir şeyler söylemek istiyorum:

*

Cihat, İslami literatürde sıkça geçen bir kavram.

Anlamı çok katmanlı ve derin.

Mesela dini anlayışa göre...

Bireyin kendi nefsine karşı verdiği mücadele, “en büyük cihat” olarak kabul edilir.

*

Ama cihat kavramı, maalesef bir takım terörist oluşumların elinde yıpratıldı. Arkasında kimlerin olduğu belirsiz birtakım gruplar, “Cihat ediyoruz” diyerek olmadık barbarlıklar sergiledi.

Batılılar da bu barbarları, “Cihadistler” diye tanımlamada hiçbir sakınca görmediler.

*

Yani demem o ki...

Kılıçdaroğlu’nun da Cumhuriyet gazetesinin de...

Batılı perspektifin bize sunduğu kavramlaştırmalara teslim olmaması gerekir.

*

Bağımsızlık karakterimizse...

Literatürel anlamda da bağımsız olmalıyız.

BARIŞ PEHLİVAN ŞÖYLE DEMİŞ


BİR televizyon programında...

Şairi bile nobranlaştıran milletvekilliği koltuğu
 

Gazeteci Barış Pehlivan’ın söyledikleri aynen şöyle:

*

“Fetullahçılar şuna hazırlanıyor: Yarın öbür gün Tayyip Erdoğan gittiğinde oluşacak yeni süreçte tekrar Ergenekon, Balyoz gibi kumpasları bu ülkeye getirmek için hazırlanıyorlar. Atatürkçüleri, Cumhuriyetçileri tekrar hapse atmak için çabalıyorlar. Ve bunun zaten fazlasıyla ipucunu veriyorlar.”

*

Ne anlıyoruz Barış Pehlivan’ın bu dediğinden?

Şunu anlıyoruz:

*

Erdoğan’ın devre dışı kaldığı bir süreç, FETÖ’cüler açısından düğün bayram süreci olacak.

CUMHURİYET KADINLARI DERNEĞİ’NİN TALİBAN’A ÇAKTIĞI SELAM

CUMHURİYET Kadınları Derneği diye bir dernek varmış.

Bu dernek adına yapılan açıklamada Taliban’a selam çakılmış.

Şairi bile nobranlaştıran milletvekilliği koltuğu
 

Gülgün Feyman, bunun üzerine dernekten istifa etmiş.

*

Derneğin Taliban’a selam çaktığı bildirisine baktım:

*

Özetle:

“Asıl olan bağımsızlıktır, gerisi teferruattır” deniliyor bildiride.

*

Umarım bir gün o teferruatta yaşamak zorunda kalmazlar.

BİR MASKELİ SELAM VERDİĞİNDE MIRILDANDIKLARIM

- Bu kimdi ya?

Allah Allah! Bunu bir yerden tanıyorum ben.

Selam verdi ama kimdi bu?

Tanıyor gibiyim.

Şu maskeyi indirse de tanısam.

Kimdi bu ya?

SOYER / İNCE POLEMİĞİ

BİR pankart tartışması var Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce ile İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer arasında.

Şairi bile nobranlaştıran milletvekilliği koltuğu
 

İnce “Bizim pankartları indirdi” diyor Soyer için. Soyer de “İndirmedim” diyor.

*

İnce, doğrudan Tunç Soyer’i hedef alıyor ve sanki karşısında AK Partili biri varmış gibi vuruyor da vuruyor.

*

Tunç Soyer ise “adam kızmış” falan türü iğneli, alaycı, göndermeli cevaplarla polemiğe omuz veriyor.

*

“Durun, siz kardeşsiniz” diyeceğim ama artık değiller.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar